Düşünce tarihi süreci içinde bilimsel gelişmeler, buluşlar; bilimsel veri ve gerçeklerden hareket edilerek, aksi ispatlanamayacak yeni teoriler ortaya atma şeklinde gerçekleştirilmiştir. Bu tarz yaklaşımları bir ölçüde düşünme sanatının ilginç ve renkli versiyonları şeklinde yorumlayabiliriz.
Düşünme sanatını, bilimsellik ve inanç faktörüyle bir arada yaşayabilmek biz insanlar için ciddi bir avantajdır. Moral değerlerimizin desteğinde, bilimsel refleksimizi geliştiren yaklaşımlar sergilememiz mümkündür. Eğitim-sevgi birlikteliğine inanç faktörünü de katarak üç boyutlu bir format şeklinde bize sunulan fırsatları kaçırmamamız ve bunları iyi değerlendirmemiz gerekir.
Örneğin önceki bölümde belirttiğimiz, maddenin iç içe katmanlardan oluşan yapısını ve onu oluşturan, çıplak gözle göremeyeceğimiz kadar küçük atomların şaşırtıcı, enfes özelliklerini hatırlayalım. Bir atomu faraza 60.000 kişilik bir stadyum kadar büyüttüğümüzde, atomun içindeki çekirdek o kadar küçüktür ki, stadyumun ortasında duran bir çekirge büyüklüğündedir. Fakat atomun çekirdeği o kadar yoğundur ki, atomun ağırlığını ve asli nüvesini oluşturur. Bütün kimyasal reaksiyonlarda ve bu olayı anlatan denklemlerin esprisinde de aynı şey vardır. Kâinatın oluşumunu açıklayan artık aksiyom olan ünlü Big Bang (Büyük Patlama) Kuramında da aynı espri saklıdır.
Bu enfes bilgileri çok ilginç ve düşündürücü bir şekilde anlamlandırarak kullanabiliriz.
Örneğin bir yılda bulunan on iki ayın içinde kutsal sayılan üç aylar (Recep, Şaban, Ramazan) vardır. Bu üç kutsal ayın da içinde bulunan ramazan ayı bütün aylardan daha yoğun bir değer ifade eder. Ramazan Ayı içinde bulunan Bir gece (Kadir Gecesi) o kadar yoğun ve değerlidir ki, bin aydan ve 83 yıl ibadet etmenin daha üstünde bir değer ifade eder.
Dikkat edilirse yukarıdaki örnekte dünya ve katmanlarının, maddenin iç içe yapısı ve içindeki atom çekirdeğinin veya bitki tohumunun (çekirdeğinin) düşündürücü yoğunluğu açıklanmaktadır. Aslında soyut ve somut olarak tanımladığımız her şeyin bir idrak ve ilişkiler manzumesi olduğunu anlamamız gerekir.
İncil’de de, “Tohum sözdür.” “Tohum Benzetmesi”, “Tohum Tanrı’nın sözüdür.” (1) denilmektedir. İlerleyen bölümlerimizde bu sözün açılımına ayrıca değineceğiz.
Toplumlararası kültür alışverişinin kriterlerini iyi anlamamız gerekir. Kutsal Kadir Gecesine özgü olarak belirtilen bu yoğunluğu bilimsel ölçülerle açıklamamızda ayrıca yarar vardır. Maddeyi oluşturan atom çekirdeğinde, söz konusu mana yoğunluğunun simetrisi saklıdır.