İlginç Bir Zaman, Mekân ve Mana Çakışması-2


  • Oluşturulma Tarihi : 27.03.2019 06:56
  • Güncelleme Tarihi :
İlginç Bir Zaman, Mekân ve Mana Çakışması-2 yazının resmi

Kadir Gecesi’ni idrak edebilmek için o yoğunluğu bir süreç içinde iç dünyamızda yaşayıp, içimizde olayın bir simetrisini oluşturmamız gerekir. Aradığımız bu sonuç, kalpte başlayan bir ruh ve şuur yükselişiyle gerçekleşir. Tıpkı aynı frekansta seslerin meydana getirdiği rezonans olayı gibi... 
Burada çok ilginç ve anlamlı bir olayın yaşandığını fark etmemiz gerekir.
Eğer dikkat edilirse madde, mana ve zamanın aynı noktada çakışması söz konusudur. Fakat bu olayda, söz konusu edilen çakışma çok daha düşündürücüdür.
Bütün varlık, madde, sistem, canlı organizmalar, organlarımız, küçük canlılar, hücre, atom ve dünyamız zarla çevrilidir. Bir sanatçı ve ressam gözüyle de bu gerçek estetik bir şekilde görsel olarak yorumlanabilir. Resim sanatında geçişler rölanti ve tedricidir. Direkt bir geçiş yoktur. Bir ressam resim yaparken bu gerçeğe ve eşyanın tabiatına dikkat ederek resim yapar. Bilimsel ve sanatsal gerçekleri mana âlemimize de enjekte ettiğimizde ilginç ve düşündürücü sonuçlar elde ederiz.
Literatürde Berat Gecesi’nde melekler gökyüzüne çıkarlar, Kadir Gecesi’nde ise yeryüzüne inerler. Aradaki mesafe yani olayın geçtiği yer dünyanın koruyucu zarı atmosferdir. Bütün bu bilgilerin ışığında artık olayı yorumlayabiliriz. Her iki gece arasında geçen zamanın, olayın geçtiği mekânın (atmosferin) ve içerdiği anlam (mana) kavramının aynı noktada çakıştıklarını ve her üçünün de (zaman, mekân, mana) koruyucu zar hükmünde olduğunu söyleyebiliriz.
Her organın ve organizmanın bir zarla çevrili olduğu ve de katmanlardan oluşan maddeler silsilesini içinde barındıran dünyamızın yapısında da aynı şekillenmeler varken; zaman, mekân ve mananın; mana âleminden gelen bir sesle aynı noktada çakıştığını fark etmek, üstelik maddenin yapısı ve diliyle (maddenin dili) gözlemlemek gerçekten düşündürücüdür.
Günümüzde din ve ahlak kültürü dersinin müfredata konmasını istemeyenler veya o ders kitabı içinde yeterince temsil edilmediklerini iddia edenler ya da ders kitabını eksik ve yetersiz olduğu görüşünde olanlar vardır. Modelimizin çözüm öneren bölümlerinde bu konulara ayrıca değinilecektir. Aslında Fen Teknolojileri ve Sosyal Bilgiler kitaplarının en azından konularında, moral (manevi) gıda ve enfes ilişkiler fazlasıyla mevcuttur. Bu sebeple kullandığımız yöntem ve metotlar çok önemlidir. Eğitimin doldurmadığı alanları olumlu veya olumsuz; bir şekilde başka unsurlar doldurmaktadır.
Bilgiyi kullanma sanatı ve işlevi gerçekten çok önemlidir. Aksi halde ansiklopedileri en iyi okullar olarak kabul etmek zorunda kalırız. Bu durumda okul ve eğitimcilerin hiçbir fonksiyonu kalmaz.
Özellikte başta Fen Teknolojileri ve Sosyal Bilgiler dersleri olmak üzere, Türkçe, Matematik, Görsel Sanatlar, müzik derslerinden kuru ve ham bilgilerin daha ötesinde anlamlar çıkaramıyorsak maddeci (materyalist) olmayı bile başaramadığımızı kabul etmemiz gerekir. Bu, gerçekten acı ve hüzün vericidir. Aslında maddeyi tanımadan manayı; manayı tanımadan da maddeyi algılamamız, anlamamız mümkün değildir. Bu bağlamda toplumun bir dönem maddeci ve manacı diye şeklinde ayrışmasındaki tezat ve anlamsızlık gün gibi aşikârdır. Aslında madde ve manayı, kendimize ve karşımızdaki sınırsız aynalara bakarak bir arada düşünemediğimizde pratikte manacı veya maddeci hiçbir kategoriye giremeyiz. Çoğu kez yapılan bu ayrımcılığa aslında hiç gerek yoktur. Bu ayırımcı yaklaşımın zararlı etkileri hep duyulmuştur. İnsanın yapısal hamurunda kesinlikle var olan bütünlüğü reddetmememiz gerekir.
Eğitim olgusu ve hayatın içinden gelen etkilerle daha komplike bir şekilde düşünecek olursak, düşünce tarihi boyunca insanla alakalı her konuda ciddi bir ikilem mevcuttur. Bu sorun iç dünyamızda mevcut çatışmalar şeklinde hep yaşanmaktadır. Bu konunun samimi ve realist bir şekilde yorumlanması gerekir. Eğitim, bunu başarmalıdır.

İlginç Bir Zaman, Mekân ve Mana Çakışması-2
İsmail Ferruh Destebaş
Yazarımız Kim ?

İsmail Ferruh Destebaş