İlişkileri Algılamak ve Hissetmek ( Maddenin Dili)

Bir ömür boyu aradığımız mucizeler uzaklarda değil, yakınlarımızdadır.
    Kavram olarak ilişki olgusunu eğitim-kültür boyutunda ele almakta ve değerlendirmekte yarar vardır. Çünkü eğitim bir ölçüde iletişim demektir. En sağlam ve güvenilir dünya iletişim dili ise eğitimdir. Bu bağlamda bir iletişim formatını gerçekleştirmek için ilgileri ve alanları saptamamız gerekir.
    Eğitim ve konusunu oluşturan her unsurun ilişki yumağında bulunması ve bulundurulmasının sağlanması gerçekten çok önemlidir. Fakat eğitim işlemcilerinin, kullandıkları materyaller arasında ilişki kurabilmeleri çok daha önemlidir. İlişki tespitleri eğitimcilerin işlerini kolaylaştıracak ve daha ötesi başarıyı getirecektir. İlişki terminolojisi, bir bütünlük içinde ele alınmalıdır.
    Tam anlamayı gerçekleştirmemiz ve ilgi çekmeyi başarmamız gerekir. Sözlük anlamı olarak ilgi: ilişki, bağlantı, merak anlamlarına gelmektedir.
    Genel anlamda iletişim olgusu; kendi içinde ilgi ve merak uyandırmayı, ilişkiler ve bağlantılar kurmayı gerektirmektedir.     
    Bu konuda anlatım ve teknikler, tercih ve yaklaşım tarzı çok önemlidir. Biz tercihlerimizle yön belirleriz. Fakat daha sonra tercihlerimizin şekillendirdiği tarzımız da bizleri yönlendirmektedir. Özetle bir şey diğerini gerektirerek süreç devam etmektedir.
    Samsun’da Kurupelit İlköğretim Okulunda 2004–2005 Eğitim ve Öğretim yılında ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin fişlerinde bulunan “Şu, Bu, O” kelimelerini karıştırdıklarını ve bu yüzden anlamakta zorluk çektiklerini fark ettim. O an farklı bir yöntem uygulamak aklıma geldi. Televizyon reklâmlarında oldukça revaçta olarak “Şubuo” paketleri konu ediliyordu. Çocukların hepsi de bu reklâmı biliyorlardı. Reklâmdaki kelime, üstelik sırası da bozulmadan bizim dersin üç kelimesinden oluşuyordu. Bu reklâmı da anımsatıp kullanarak kısa bir ders yaptım. On dakika sonra bütün sınıf hoş bir metafizik gerilim içinde derse adapte olmuş ve konuyu kavramıştı. Belki günlerce sürecek bir olay, iyi bir fırsat değerlendirilerek on dakika içinde gerçekleşmişti.       
    Yukarıda verilen örnekler o an akla gelen, ani ve hoş yaklaşımlar manzumesidir. Fakat daha tutarlı ve devamlı, üstelik yukarıdaki örneklerde verildiği şekilde yaşanabilen ani reflekslerimizi de motive edecek daha kompleks bir sistematik içinde yaklaşımlara ihtiyacımız vardır. Bu sistematik; yöntem ve teknikler konusunda pratik zekâmızı oldukça geliştirecektir. Hissetmediğimiz bir şeyi asla hissettiremeyiz. Bu durum tıpkı karşılıklı aynaların yansıması gibidir.
    Öğrenmenin asli metodu olup başlı başına bir yaşam tarzı olan dinleme patentli tefekkür seviyesinde bir düşünme sistematiğine ihtiyacımız vardır. Bu yaklaşım, bilgiyi adeta insan ruhuna enjekte etmekte ve bilgi adeta içimizde canlanarak hareketlenmektedir. Eğitim-bilim ikilisinin fonksiyonelliği ilmin yorumu yeteneğinde saklıdır.

İlişkileri Algılamak ve Hissetmek ( Maddenin Dili)