Yakın tarihimizin en önemli simalarından olan Sultan Abdülhamit, sistemli ve kasıtlı bir şekilde bizlere tamamen yanlış aksettirilmiştir. Abdülhamit, Birinci Dünya Savaşı’nın mutlaka çıkacağını biliyor. Ve o güne kadar yapmış olduğu dâhiyane siyasetinin meyvelerini toplamayı düşünüyordu. Osmanlı üzerinde gözü olan bu devletlerin bir gün birbirleriyle kapışacaklarını çok iyi biliyordu ve heyecanla bugünü bekliyordu.
Sultan Abdülhamit, Osmanlı Devleti’nden pay koparma planlarının yapıldığı bir dönemde devletten hemen hemen hiç toprak kaybettirmemiş, Osmanlı Devleti’nin ömrünü yarım asır daha uzatmıştır. (1) Fakat ne yazık ki Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı günlerde Sultan Abdülhamit, İttihat Terakki İktidarı tarafından hal edilmiş (tahttan indirilmiş) olarak bir odada esir hayatı yaşıyordu.
Enver, Talat ve Cemal Paşalar, gizli anlaşmalarla kararlaştırdıkları gibi Osmanlı Devleti’ni Birinci Dünya Savaşı’na sokuyorlardı. İki Alman gemisi Osmanlı sularına sığınıyordu. Kısa bir süre sonra da Rus limanlarını bombalayacaklardı. Bu olay, Abdülhamit’in çilekeş hatıra defterinde aynen şöyle anlatılmaktadır.
“İki Alman harp gemisinin (Goben-Breslav) Boğaz’dan süzülüp Karadeniz’e çıktığı gece, sabaha kadar uyuyamadım. Bu maceranın devletime ne getireceği belli idi. Son asırda kendisiyle yaptığımız muharebelerin cümlesini kaybettiğimiz Rusya ile denizlere hâkim İngiltere ve Fransa’yı karşımıza almıştık.
Üstelik devlet ağyara (düşmana) el açacak haldeydi. Duyun-u Umumiye’den ve Reji İdaresinden tavizler karşılığı alınmış borçlarla memurların maaşı ödeniyordu.” (2)
Görüldüğü gibi Sultan Abdülhamit’in kendi el yazısıyla kaleme aldığı hatıra defterinde verilen bilgiler yakın tarihimize ışık tutmaktadır.
Yakın tarihimize ışık tutmak ve bazı gerçekleri aydınlatmak için hemen bu bölümün ardından küçük bir “Sultan Abdülhamit” belgeseli sunulacaktır.
Yakın tarihimizle ilgili okul ve ders kitaplarımızda mutlaka bulunması gereken bilgilerin, kırıntılar şeklinde televizyon dizilerinden algılanmaya çalışılması ve bu şeklinde oluşan toplumsal manzaraların duygusal toplamaları ve yansımaları biz eğitimcileri oldukça düşündürmelidir.
(1) Adnan Nur Baykal, 2. Abdülhamit’in Yöneticilik Sırları İstanbul 1999
(2) Münevver Ayaşlı, Teşrinisani ve Ötesi İstanbul 2002 s. 126
Tahsin Paşa, Sultan Abdülhamit, Boğaziçi Yay. s. 223–224