Sultan İkinci Abdülhamit Han-5


  • Oluşturulma Tarihi : 13.01.2021 07:16
  • Güncelleme Tarihi :
Sultan İkinci Abdülhamit Han-5 yazının resmi

Tebligatı yapmak üzere seçilmiş dört milletvekili arasına Selanik Milletvekili Emanuel Karous Efendi, kendini ısrarla dâhil ettirdi. Abdülhamit gelenlere, “Sizler Müslümansınız. Beni Halife olarak istemek veya istememek hakkınız var. Fakat bu Yahudi’nin aranızda işi ne?” demekten kendini alamadı. Sonra sessiz bir teslimiyet içinde “Bu aziz ve âlim olan Allah’ın takdiridir” şeklindeki ayeti okudu. Abdülhamit hal edildikten sonra kasten Selanik’te bir Yahudi semtinde bir eve hapsedildi Aile fertleriyle birlikte aç bırakıldı. Şahsi mallarına el konuldu. Bu arada Hareket Ordusu tarafından yapılan talan ve yağma sırasında çalınan kıymetli mücevheratın listesi tarihi vesika ve dokümanlarla sabittir.

ortam İttihat Terakki’nin keyfi yönetimine kalmıştı. Ve durum oldukça kötüydü. Öyle ki, Abdülhamit’e suikast düzenlendiğinde suikastçıyı şiirinde “Şanlı avcı” diye nitelendiren şair Tevfik Fikret bile yanılgısını dile getiren bir şiir yazmaktan kendini alamamıştır.

Bu sofracık ki efendiler

İhtikârına muntazır titriyor

Şu milletin hayatıdır

Şu milletin ki muzdarip

Şu milletin ki muktazır

Fakat sakın çekinmeyin yeyin

Yutun hapır hapır

Sultan Abdülhamit’in hal edilmesinden sonra Osmanlı Devleti’nin dağılma süreci hız kazandı. Hain Sadrazam İbrahim Hakkı Paşa Trablusgarp’ı adeta işgale hazır bir hale getirdi. Kendisi Roma Büyükelçiliği’nden Sadrazamlığa getirilmişti. İtalyanların Trablusgarp’ı işgal edeceklerini herkesten iyi bilmeliydi. İtalyanların Trablusgarp çıkarmasıyla ilgili ültimatomu kendisine verildiğinde Osmanlı Ordusu’nda müşavir olarak çalışan İtalyan asıllı Rubidan’la briç oynamaktaydı. Kendisine arz edilen ültimatoma aldırmadan, “Şuraya koyun oyunum bitsin” dedi. Ültimatomu saatler sonra açtı. Trablusgarp’ta halk direnişi sürerken bu defa Balkan Savaşı çıktı. Hatalı, eksik seferberlik ve bazı komutanların ihanet derecesinde gafletleri, yüzünden Balkan Savaşı’nı kaybettik. Hatta Selanik’i bile boşaltmak durumunda kaldık. Abdülhamit, nakil sebebini sorunca, düşmanın Selanik’e yaklaşmakta olduğu söylendi. Uzun zamandır hapis tutulan Sultan’ın dış dünyayla bağlantısı kesildiğinden, olanlardan habersizdi. Durumu öğrenince dehşete kapıldı. “Galiba siz kiliseler meselesini çözdünüz” diye üzüntüyle haykırdı. “Rasim Bey, Rasim Bey, Selanik demek İstanbul’un anahtarı demektir. Ordumuz nerede? Askerimiz nerede? Ecdat kanlarıyla sulanan bu toprakları nasıl terk ederiz. Biz buraları bırakıp gidersek tarih ve ecdat yüzümüze tükürmez mi? Biraderim Hazretleri burasının tahliyesine razı mı oldular? Nasıl olur? Hayır. Ben razı değilim. 70 yaşında olduğuma bakmayın. Bana bir tüfek verin. Asker evlatlarımla Selanik’i son nefesime kadar savunacağım” dedi. Fakat yerine tahta çıkarılan kardeşi Sultan V. Reşat’ın selamı ve ricası iletildi. Bir Osmanlı hanedanı olmanın mesuliyetiyle Padişah’ın iradesine boyun eğmek zorunda kaldığında büyük bir üzüntü içindeydi.

Sultan İkinci Abdülhamit Han-5
İsmail Ferruh Destebaş
Yazarımız Kim ?

İsmail Ferruh Destebaş