Hicaz Demiryolu-1
Sultan Abdülhamit’in büyük hizmetlerinden birisi de Hicaz Demiryolu olmuştur. Bu demiryolu Projesi ile Şam ile Medine ve Mekke Şehirleri birbirine bağlanıyordu. Bu yol ile Hicaz ve Yemen’de Sultan’ın otoritesi kuvvetlenecek, Mısır’da nüfuzu artacak, demiryolu ile Hicaz ve Yemen’e askerlerimizi emniyet içinde sevk etmek mümkün olacak, hac farizasının yerine getirilmesini de kolaylaştıracak, az da olsa geçtiği yerlerin ziraat ve ticaretini de canlandıracaktı.
Hicaz Demiryolu, askeri ağırlıklı bir hat olması sebebiyle bölgede en çok İngiltere’yi tehdit edeceği için, özellikle bu devlet, demiryollarının yapılmasını istemiyordu.
İngilizler, sabote için Arap kabileleri arasında eski adetlerin bozulacağı, her sene hazineden aldıkları gelirin kesileceğini, deve ve at kervanlarının ortadan kalkacağı vb. propagandalar yapıyorlardı. Üstelik şeyhlere bol para hediye ve silah dağıtarak onları inşaat aleyhine tahrik ediyorlardı
Suriyeli bir Arap ve Sultan’ın özel sekreteri İzzet Paşa’nın demiryolu yapımı için madalya çıkararak İslam dünyasından yardım toplama talebi kabul edildi. Osmanlı Devleti hazinesinden para harcanmamak kaydıyla Sultan Abdülhamit kendi şahsi mal varlığından olmak üzere 50 bin lira ödeyerek yardımda bulunanlar listesinin en başında yer aldı.
Bütün Müslüman ülkelerden özellikle Hindistan Müslümanları, İran, Tunus, Cezayir, Rusya Müslümanları, Doğu Türkistan, Sumatra, Java, Malezya’dan büyük yardımlar gelmiş, Afganistan Sultanı Amar Han da yüksek yardım yapan kişiler arasında yer almıştı. Ve bu yardımlar sonrasında 1 Eylül 1900 tarihinde Hicaz Demiryolu’nun inşaatına başlandı.
Osmanlı Devleti, Hicaz Demiryolu için yardım kampanyası başlatınca İngilizler, Hindistan ve Mısır’daki gazeteleriyle bunu baltalamaya çalışarak Türklerin Hicaz Demiryolu’nu yapacak kabiliyet ve iktidarda olmadıklarını, Müslümanları soymak için yeni bir bahane uydurduklarını, Müslümanların boş yere aldanıp para vermemelerini propaganda ediyorlardı.
Mısır’daki İngiliz Konsolosu da halkı demiryolu aleyhine tahrik etmişti. Fakat İngilizler, bütün bu propaganda tahriklerinden hiçbir sonuç alamadılar.
30 Ağustos 1908 tarihinde Hicaz Demiryolu faaliyete geçti. İstanbul’dan kalkan tren, gelen misafirlerle birlikte 27 Ağustos Perşembe Günü, Şam Şehrinden Medine yönüne hareket etmişti. Trende devlet adamlarından oluşan kalabalık bir heyetten başka, yerli ve yabancı birçok gazeteci bulunuyordu. Özel trenin büyük bir salon vagonu, bir lokantası, bir cami vagonu ve üç yolcu salonu vardı. Trenin hızı o zaman için mükemmel sayılırdı.
Tren saatte 40–60 km hız yapıyordu.
Tren sadece ikmal ve namaz için duruyordu. Çöl kumları üzerinde cemaatle namaz kılınırken, ikmal için develerle su getiriliyordu. Tren 30 Ağustos Pazar Günü öğleden sonra saat iki sularında Medine-i Münevvere’ye vardı.
ve Ermenistan gibi Osmanlı bütünlüğünden koparılmak istenen illerinin ve dolayısıyla İslam’ın beşiği olan toprakların müdafaası ve İslam âlemine doğru giden yoların telkin edeceği maddi ve manevi bağ ve bağlılık değeri ve bütün bu yollar, Halife’nin vatanına bağlayıcı özelliğiyle büyük bir önem arz ediyordu.