1332–1406 hicri 732 / 308 yılları arasında yaşamış olan İslam bilginidir. Asıl adı Abdurrahman b. Muhammed b. Ebu Bekr Muhammed b. Hasan’dır.
İbn-i Haldun, 1332 yılında Tunus’ta doğdu. SahabelerdenVail b. Hacer’e uzanan Arap bir aileden gelmektedir. Aslı Yemen kabilelerinden Hadramut’a kadar uzanır. Dedelerinden ilk olarak Haild b. Osman Endülüs’teki Kermuna’ya hicret etmiştir. Endülüs’te, Halid olan ismine u ve n harfleri eklenerek ismi Haldun’a dönüşmüştür.
İbn-i Haldun Kur’an-ı Kerim’i ezberleyerek ve tecvit öğrenerek yetişti. İslam hukuku ve Arapça dersleri aldı. Babası devrinin en iyi âlimlerinden ders almasına özen gösterdi.
Seyahatleri
İbn-i Haldun, Tunus’tan ayrıldı. Cezayir’deki Bisk’raya yerleşti. Oradan da Cezayir’deki Konstantin’e geçti. Daha sonra ailesini Konstantin’e bırakarak Fas’a geçti.
İbn-i Haldun o dönemde Batı İslam dünyasının başkenti Fas’a yerleşip orada kaldı. İbn-Haldun Fas’ta kaldığı süre içinde Mağrib ve Endülüs’teki ilim adamlarıyla tanıştı.
İbn-i Haldun Fas’taki kütüphanelerden yararlanıyordu. Bu dönemde el ibat isimli kitabının giriş bölümünü tamamladı. İbn-i Haldun, öğretmenlik ve kadılık görevlerinde bulundu.
İbn-i Haldun’un ailesi deniz yolculuğuyla Tunus’tan Kahire’ye gelirken gemi kasırgaya tutulup battı. Bütün ailesi bu kazada boğularak öldü. Bu olay İbn-i Haldun’u büyük bir üzüntüye sevk etti. Artık kendisini ilim, ders verme okuma ve kitap telif etmekten başka teselli edecek bir şey bulamadı.
İbn-i Rüşt’ün öğrencisi olan İbn-i Haldun yaşamı boyunca İspanyadaki son Müslüman dünyasının yok olmasını belirleyen olaylara, Kuzey Afrika’daki toplumsal karışıklıklara tanık oldu. Tunus’un istilası sırasında Doğuda bulunmuştur. İbn-i Haldun.’un en önemli eseri “Mukaddime” onu çağdaş toplumbilimcilerin öncülerinden olmasını sağladı.
İbn-i Haldun’un toplum bilimsel tarih tanımı önemlidir. Ona göre tarihin gerçek konusu bize insanın toplumsal durumunu, uygarlığını anlatmak ve buradan ona bağlanan olguları, gelenekleri, aile, kabile hayatını, toplumsal tabakalar arası ayrıntıları, insanların geçimlerini sürdürmek için yaptıkları uğraşları, kısacası nesnelliklerin doğası gereği toplumun yapısında meydana gelen değişimlerini öğretmektedir.