İzmirin en önemli festivallerinden biri olan Alaçatı Ot Festivalinin 9.su geçtiğimiz perşembe günü başladı. Festival, Alaçatının doğasını anlayacağınız ve buradaki ot çeşitliğini gözlemleyebileceğiniz en özel etkinlik olma özelliğini taşıyor. Hem bir kültür olan Egenin otlarının muhteşem lezzetlerinin tadıldığı festival aynı zamanda kent ve bölge ekonomisine de büyük katkı koyuyor. Alaçatı Ot Festivali bu yıl da Çeşmeye önemli ekonomik girdi sağladı. Alaçatı sokaklarında açılan birbirinden renkli ot, gıda ve hediyelik eşya stantları daha ilk günden büyük ilgi gördü. Stantlarda, Çeşmenin doğasında yetişen yenilebilir yabani otlar ve endemik bitkilerin yanı sıra, Çeşmeli üreticilerin tarlalarında yetiştirdikleri mevsimlik sebzeler ve Çeşmeye özgü kokulu limonlar da festival ziyaretçileri için satışa sunuldu. Gıda stantlarında ise Çeşmeli kadınlar, evlerinde festival için özel olarak hazırladıkları lezzetleri, festival ziyaretçilerinin beğenisine sundu.
566 yılında Osmanlıların Sakız adasını fethetmesine kadar geçen süre içinde Alaçatı, Cenevizlilerin yönetimi altında şarapçılığı ile ön plana çıkmış Anadolunun önemli ticaret merkezlerindendi. 19. yüzyılın ortalarında Osmanlı mimarı Hacı Memişin çalışmaları ve çevreden yöreye getirilen Rum işçilerin katkıları sonucunda Alaçatının güneyindeki bataklık bölge kurtarılarak yerleşime açıldı. Buraya yerleşen Rumlar, yörenin imarında önemli rol oynamışlardır. 120 yılı geçkin belediyesi ile Alaçatı, Türkiyenin en eski belediyelerindendir. İlk başlarda bağcılıkla geçinen yöre halkı Girit, Yugoslavya, Selanik ve Makedonyadan gelen göçmenlerin buraya yerleşmesi ile tütüncülüğü de geçim kaynakları arasına katmış oldu. Zaman içinde tarımın gelişmesi ile yörede zeytin, enginar, anason ve narenciye de yetiştirilmeye başlanmıştır. Bunun yanında, tarihi dokusunun içinde oldukça önemli bir yer tutan sakız ağacı da yörede yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Özellikle Rum mimarisinin etkisinde kalan Alaçatıda evler yöreye özgü taşlardan ekseriyetle cumbalı ve iki katlı olarak inşa edilmişlerdir. Alaçatının sembolü haline gelmiş ve dönemin teknoloji harikası olarak adlandırılan yel değirmenleri ise yörenin en eski yapılarındandır. Pazar yerindeki camii, mozaikli çarşısı ve karabiber ağaçlarının gölge yaptığı daracık sokakları ile Alaçatı, İzmirin âdeta arka bahçesi gibidir. Dünya haritacılığında ayrı bir yeri olan Pirî Reis Kitab-ı Bahriyede Alaca at limanında deniz yufkadır derken Alaçatı Koyunun dalgasız olduğunu tasvir etmek istemiştir. Bununla beraber, yaz ayları boyunca kuzey, kuzey-batı yönlerinde 15-25 Knots süratle esen rüzgâr, Alaçatı koyunu sörfçüler için vazgeçilmez yapmaktadır. Daimi esen rüzgârı, dalgasız ve derin olmayan denizi nedeniyle dünyanın sayılı sörf merkezlerinde biri olan Alaçatı, hem amatör hem de profesyonel sörfçülere hitap etmektedir.
Festival boyunca çeşitli yemek atölyelerinin yanı sıra, söyleşiler de gerçekleştirildi. Festivalin en yoğun günü ise dün yaşandı. Festival, kapsamında ise bugün yemek yarışması gerçekleşecek. Sizde bu eşsiz deneyimi yaşamak için bugünü fırsat bilip değerlendirebilirsiniz.