Kitap okuma alışkanlığı okumayı söktüğümüzden bu yana kulağımıza nam salan fakat ya eyleme geçirilemeyen ya da isteksizce başlanıp sevmiyorum diyerek sonlandırılan bir olgu olarak bugüne değin süregelmiştir. Bu olgunun eksikliği genellikle geç fark edilir ve telafi edilemeyeceği düşünülerek hiç başlanmamak tercih edilir, bir nevi yenilgi baştan kabullenilir. Bunların yanı sıra kişi bir şeyler okuyup da anlayamayınca rehavete kapılıp hevesini yitirebilmektedir. Hâlbuki kitap okuma eyleminin alışkanlığa dönüşmesi her olgu gibi zaman ve sabır istemekte. İnsanların en büyük hatası, aceleci bir tavır takınmalarıydı aslında. Biz insanlar her şey hemen olsun istiyoruz ama hep hüsrana uğramamıza rağmen bu alışkanlığımızdan hiç vazgeçmiyor aksine daha da körü körüne bu davranışımızla hareket etmeye devam ediyoruz. Görmüyoruz bazı şeyleri, hatta biraz daha ileri gidip anlamadığımız için başarısız olduğumuz eylemleri sevmediğimizden dolayı yapmadığımızı ifade ederek insanları, en önemlisi kendimizi kandırıyoruz.
Kitap okuma alışkanlığı edinmek için öncelikle ilgi alanını saptaman gerekli. Hatta hikaye kitaplarından bile başlayabilirsin. Farklı kitaplar okudukça yavaş yavaş ne tarzda kitap sevdiğini anlayacaksın ama burada önemli olan şey; kitabın sayfa fazlalığından dolayı rehavete kapılıp kitaplığa kaldırmamak. Ne demiştik, sabır. Okuduğunuz kitapta bilmediğiniz kelimeler mi var? Sözlük de senin arkadaşın olacak bu süre zarfında. Zamanla anlamını bilmediğin kelimeler üzerinde bile cümlenin gelişine göre anlam tahmininde bulunabilecek hale geleceksin. Farkında olmadan kelime dağarcığın gelişecek, etkili konuşmaya başlayacaksın. Bunlarla birlikte yorum yapma kabiliyetin gelişecek, olayları değerlendirmekte zorlanmayacaksın. Başlarda en ufak sesten rahatsız olan sen, müzik dinleyerek kitap okuyacaksın belki de. Empati kurma yeteneğin gelişecek, farklı bakış açıları edinecek, kendine soyut bir dünya oluşturacaksın.
Fakat gel gör ki gençlere bu alışkanlık aşılanırken yalnızca okuyun demekle yetiniliyor. Eksiği ya da fazlası olmaksızın okuyun deniliyor bir dünyadan bahsedilirken. Böylesi nasıl olabilir? Bu nasıl bir teşviktir? Büyüklerin ellerinde telefon ya da elektronik aletler volta atarken, sosyal medya amacının dışında kullanılmaya başlanmış, internetteki bilgi kirliliği adeta çöp yığınına dönüşmüşken yalnızca okuyun denmesi nasıl bir traji komikliktir? Ebeveynler çocuğum kitap okumuyor diye yakınıyor lakin kendilerine kitap okuyup okumadıkları hakkında soru yöneltildiğinde zamanımız yok yanıtını alıyoruz. Bunun sebebi bilinçsizliktir, çağımızın getirdiği teknolojilerin bize köhnemiş zihinler olarak geri dönüşüdür. Batıdan en az yüz yıl geride olmamızın sebebi de pozitif bilimlerin yerini başka şeylerin doldurması değil miydi? Her şeyden önce düşünce sistemimizi değiştirmeliyiz ki kendimiz gelişip değişelim. Okuma eylemi öyle bir puzzle parçasıdır ki hiçbir parça onun yerini tutamaz. Bunu geç de olsa anlıyoruz ama yalnızca anlıyoruz. Eyleme geçirdiğimiz yarınlara...