Bir Baş Ağrısını Dünyanın Sonuymuş Gibi Görmek


  • Oluşturulma Tarihi : 19.07.2022 05:18
  • Güncelleme Tarihi :
Bir Baş Ağrısını Dünyanın Sonuymuş Gibi Görmek yazının resmi

Allah bize bir şeyi doğuştan az vermişse ya da engelliysek, her zaman söylediğim gibi, mutlaka onu telafi edecek başka şeyler vermiştir. Yani yaşıyorsak, nefes alıp veriyorsak, tuvalete gidebiliyorsak, hafızamız güçlüyse, insanlara pozitif enerji yayabiliyorsak, aranıp soruluyorsak, sohbetlerde adımızdan hep sevgiyle bahsediliyorsa daha ne isteriz hayattan?

***

Dünyadaki güzelliklerin farkındaysak, bir yetimin başını okşayabiliyor, bir yaşlıya yardım edebiliyor, bir çocuğu okutabiliyor, birini kötü yoldan döndürebiliyorsak, şiirden, resimden, sinemadan, tiyatrodan, müzikten zevk alabiliyorsa, kitap okuyorsak, kaç yaşında olursak olalım bir ağaç dikebiliyorsak, uyandığımızda “Allah’ım bana bir gün daha bahşettin” diye şükredebiliyorsak ne mutlu bize!

***

Kimi insanlar kendi başlarına tuvalete gidemezken, gözleri görmezken, açlıktan bir deri bir kemik kalmışken bile hâlâ şükretmeyi başarabiliyorsa, üstelik hepimizin birer potansiyel engelli olduğu da ortadayken, şükretmemek neden? Her şeyleri olup da, “Yok, şu beni terk etti, şu bana kaşını kaldırdı, bu şöyle demiş, şunu yapmış, boyum kısa, şu marka ayakkabım yok, bu marka parfümüm yok, evim dar, yazlığım yok, arabam neden daha lüks değil” diye söylenenlerin, mutsuzum demeye hakları yok! Vallahi de yok, billahi de yok, yok kardeşim, işte o kadar!

***

kazası sonucu felç olmuş bir beyefendiyi eşi terk etmiş. Üstelik biri 5, diğeri 7 yaşında olan iki kız çocuğunu da babaya bırakarak, ilk duyduğumda inanamadım mutlaka bir açıklaması vardır, diye düşündüm. Hemen beyefendinin evine doğru yola çıktım, durum içler acısıydı. Evin 7 yaşındaki kızı ev işlerini yapıyor, o küçücük elleriyle sobayı yakmaya çalışıyordu. Komşuları, sırf onun boyu yetişsin diye, çamaşır ipini daha aşağıya bağlamışlardı.

***

Adamcağız gözyaşlarını akıta akıta benden eşini ikna etmemi istedi. Çünkü hâlâ onu seviyordu. Eşi yaklaşık 500 metre ileride üvey annesi ve üvey kardeşleriyle yaşadığı tek göz eve gittim. Kendi oturduğu ev, inanın çok daha güzeldi kaldığı evden. İşin ilginç tarafı, babası da öleli epey olmuş. Kendi evlatları dururken nasıl olup da üvey annesi ve kardeşleriyle bu evde yaşadığını sordum hanımefendiye. “Onun parası yok” dedi.

***

aldığım cevap karşısında yıkılmıştım. “Senin ömrün boyunca sağlam olacağının bir garantisi mi var da, böyle davranıyorsun? Ya kazayı sen geçireydin de, sen felç olsaydın, kocan sana böyle davransaydı hiç hoşuna gider miydi? Allah aşkına aklını başına devşir. Kocanı sevmediğin için o, bu duruma gelmeden boşanmış olsaydın seni anlayışla karşılardım. Ama şimdi, onun sana en çok ihtiyaç duyduğu anda yoksun yanında. Ya çocukların? Bu kadar yakında olmana rağmen aylardır onları görmeden nasıl dayanabiliyorsun?” dediğimde “ onları sildim” şeklinde cevap verdi.

***

Sanırım şapkamızı önümüze alıp düşünme zamanı geldi, ben kimim, hayatın neresindeyim, nelerden sorumluyum ve ne yapıyorum? Düşene vuruyor muyum, hayal âleminde mi yaşıyorum? Ne işe yarıyorum Allah aşkına? Gerçekten bir baş ağrısı ile dünyanın sonumu oluyor?

Hadi şimdi avazınız çıktığı kadar bağırın “Mutluyum, mutluyum çok şükür” diye.

Bir Baş Ağrısını Dünyanın Sonuymuş Gibi Görmek
Mine Kapı
Yazarımız Kim ?

Mine Kapı