Sayfa Yükleniyor...
Afganistan’daki Türklerin ilk izleri, Milattan Önce (M.Ö) II’nci yüzyılda yaşayan Sakalara aittir. İskitler olarak bilinen Saka Türklerinin hemen ardından ise Yue-çiler, Kuşaniler (125–480) ve 5’inci yüzyılda Ak Hunlar (Eftalitler)’in ve ardından Gök-Türklerin Afganistan topraklarında hüküm sürdükleri bilinmektedir.
VII. yüzyılın başlarında Halife Hz. Osman zamanında İslamiyet Afganistan’a ulaşmış, henüz daha Hicri 29 yılında Sasanilerin elindeki Herat Zerdüşilikten İslamiyet’e geçmiş, batı bölgeleri başta olmak üzere Afganistan halkı İslamiyet’i kabul etmiş, kısa zamanda İslamiyet yayılmış ve tam İslamlaşmaya ise 9 ve 12. yüzyıllar arasında Seferi-(Saffari), Samani, Gazneli ve Gurlu hanedanları altında ulaşılmıştır.
Gazneli Sultan Mahmut zamanında (990-1030) Afganistan Müslümanları İslam dinini bugünkü Hindistan Pakistan ve Bangladeş’e kadar yaymışlardır. 1040 yıllarında ise Gazneli hakimiyeti yerini bir başka Türk devleti olan Büyük Selçuklulara bırakmıştır.
Afganistan 10, 11, 12, 13 ve 14’ncü yüzyıllarda sırasıyla Gazneliler, Büyük Selçuklular, Emir Timur Devleti ve Harzemşahlar döneminde Türkler için önemli yerleşim yerlerinden biri olmayı sürdürmüştür.
Afganistan Türk kültürü ve tarihi için hiçte yabancı olmayan, Doğu ve Batı Türkistan’a açılan önemli bir kapı konumundadır.
Türklerin yoğunlukta olduğu ülkenin kuzey bölgeleri tarihi Güney Türkistan olarak bilinmektedir. Hazar Denizi’nden Kaşgar’a, Urallardan Hindikuş Dağları’na kadar uzanan bölge güzel Türkistan’ın doğal bir parçası görünümünü vermektedir. Tarihte binlerce yıl boyunca bu bölgede pek çok Türk devleti kurulmuş, dini ve etnik kökenlerine bakılmaksızın tüm halklara adaletle hükmetmişlerdir.
Moğolların 13’üncü yüzyıldaki istilasından sonra 14.yüzyılda bozkırların yeni Fatihi Timurlenk’in Delhi den Moskova’ya Anadolu’dan Asya ve Avrasya’ya kadar hükmetmesinin ardından Türkler, 15, 16 ve 17’nci yüzyıllarda bu coğrafyaya bu kez Babür Şah komutasındaki Babür Devleti ile yerleşti.
Hindistan-Afganistan hattı ise tarihi süreçte Doğu Türkistan başta olmak üzere anavatanlarını çeşitli gerekçelerle terk etmek mecburiyetinde kalan Türklerin genel olarak kullandığı bir göç güzergahı durumundadır.
17. asırda bölgede Babür Devleti, Avşarlar, Türkistan beylikleri, Astrahanlar ile yakın zamana kadar da Afganistan’da mutlak bir Türk hakimiyeti yaşanmıştır.
Modern anlamıyla Afganistan devletinin siyasi tarihi 1709’da Hotaki hanedanının kurucusu Mirveys’in bağımsızlık ilan etmesi ile başlamış olup bölgede en son Türkistan beylerinden olan Şerif Han öldürülünce (1887) Türk hakimiyeti de zayıflamaya başlamaktadır.
19.Yüzyılda İngiltere ve Rusya arasında Asya’da Egemen olma mücadelesinden Afganistan’da nasibini almıştır. Rus İmparatorluğu Türkistan’ı adım adım işgal ederek güneye doğru ilerlerken Hindistan’da da bulunan İngiliz İmparatorluğu’nun işgal kuvvetleri de kuzeye doğru ilerlemiştir. Güney Türkistan da karşı karşıya gelen İngiltere ve Rusya bu coğrafyada uzun süre çatışmış sonunda Afganistan’ı tampon bölge olarak kullanmışlardır.
Kuzeyi Türkistan, güneyi de Peştunistan ve Belucistan dan koparılarak oluşturulan Afganistan Devleti Peştun idaresine bırakılmıştır. “Ruslar ve İngilizler tarafından çizilen bu suni sınırlar Afganistan’da bugüne dek devam eden istikrarsızlığın en önemli nedenlerinden biri olmuştur.”