2

Afganistan neden bize yakın? Ne işimiz var Afganistan’da… - 2


  • Oluşturulma Tarihi : 29.11.2021 06:46
  • Güncelleme Tarihi :

Anadolu’daki Türkler ve Afganlar arasındaki etkileşim, 18’inci yüzyılda Afganistan’ın ilk kurucusu Ahmed Şah Durrani’nin Osmanlı Padişahı 3’üncü Mustafa ile mektuplaşması Sultan Abdülmecid ile yapılan heyetler arası görüşmeler ve 19’uncu yüzyılın sonlarında Sultan Abdulhamid Han’ın henüz tahta yeni çıktığı sırada Ahmed Hulusi Efendi başkanlığında Afganistan’a diplomatik heyet göndermesi ile devam etmiş heyetler arası görüşmelerde bölgeye hakim olan İngiltere ile izlenen denge politikası II. Abdülhamid’in Afgan siyasetini belirleyen en temel unsurlardan biri olmuştur. Arşiv belgeleri bize göstermektedir ki Asya ve Afganistan’daki siyasi gelişmeler Osmanlı Devletince çok daha yakından takip edilmektekiydi.

Arşiv kayıtlarına göre Ahmed Hulusi Efendi, Afganistan ziyaretinin sebebini Şir Ali Han’a şu şekilde aktarmış; “Din-i Mübini ve İslam’ın en büyük düşmanı bulunan Rusyalıların Orta Asya’da şimdiye kadar yapmış oldukları istila hareketleri ve Türkistan taraflarında ehl-i imana karşı gösterdikleri gaddarca davranışların esas gayesi oralarda bulunan İslam hükümetlerinin tamamını mahvetmektir. Rusyalının birkaç İslam hükümetini mahvetmekten sonra işi Afganistan’a kadar ilerletmiş olduğundan padişahımız efendimizin Halife olmak sıfatıyla bütün Müslümanların sığınağı ve başı olarak en son emelinin Asya’daki Müslüman kütleleri arasında bir yardımlaşma ve birlik kurma olduğu ve benim vazifemin de esasen bu hayırlı işi yürütmek olduğu bildirildi. Afganistan’ın coğrafi mevkii itibariyle tabii rakibi İran devleti olmakla beraber Türkistan’daki İslam kavimlerini istila pençesine alarak ilerleyen Rusya’dan daha çok sakınmak gerektiğini ifade etmektedir.

Şir Ali Han’ın, verdiği cevabı ise Ahmed Hulusi Efendi şöyle aktarıyordu: “ Henüz yaşça küçük bir hükümdar olmasına rağmen İslam’ın halifesi tarafından kendisine böyle halis bir niyetle sefir gönderilmesinden dolayı son derecede müteşekkir olduğunu bildiren Emir, Afganistan ahalisinin hemen hepsinin Sünni Müslüman bulunduğu cihetle Osmanlı devletinin duacısı olduğunu ve kendi hükümetinin dahi Devlet-i Aliye’nin bir parça müstemlekesi olduğunu söyledikten sonra, Rusyalıların gaddarca düşünceleri malum ve tasdik edilmiş olmakla beraber, İngiltere devletinin hileleri dahi sayılamayacak kadar çok olduğunu ve kendilerine daima suret-i haktan görünüp bizi mahvetmek derecesine kadar gittiği ve hatta eski dostluğun semeresi olarak bu defa Kandehar hududuna on saat mesafede bulunan Afganistan’a bağlı Kuvetta’ya asker sevk edip niyetinin Kabil’i almak olduğu, ne Rusya ne de İngiltere ile dost olmadıklarını ve Rusya’nın dahi asıl gözünün Hindistan’da olduğunu belirtmiştir.

20’nci yüzyılın başlarında Habibullah Han, Afganistan’a Osmanlı’dan alanında tecrübeli Türk danışmanlar davet ederken, Afganistan’daki ilk devlet hastanesini de 1913 yılında bu danışmanlar tarafından kurulmuştur.

Afganistan TBMM’yi tanıyan ikinci ülke konumundadır. Afganistan, Sovyetler Birliği’nin ardından tarihte TBMM’yi tanıyan ikinci ülke oldu. İki ülke arasında diplomatik ilişkiler 1921 tarihli Türkiye-Afganistan İttifak Muahedenamesi ile tesis edildi. Bu çerçevede Afgan asıllı bir Türk subayı olan Abdurrahman Samadan Kabil’e temsilci atandı, daha sonra Afganistan’a Büyükelçi olarak Medine müdafi Fahrettin Paşa gönderildi. Öte yandan cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal, Türk Kurtuluş Savaşı devam ederken 1921’de Afganistan Kralı Emanullah Han’dan gelen askeri eğitim alanında yardım talebini geri çevirmedi ve 2. Dünya Savaşı’na kadar Afganistan’a akademisyen, doktor, subay ve öğretmenlerden oluşan bir heyetle desteğimiz devam ettirilmiştir. Ortak değerlerimiz Mevlana Celaleddin-i Rumi, Belh doğumludur. Çağatay Türklerinden büyük şair Ali Şir Nevai, 15’inci yüzyılda Herat’ta doğmuştur.

Sonuç olarak Türkiye’yi Hilafet merkezi olarak gören, Çanakkale’de cephede omuz omuza çarpışarak milli mücadelede yanımızda yer alan, kolundaki bilezik ve birikimlerini göndermekten çekinmeyen Afgan halkı vefalı ve gerçek bir dosttur. Milletlerin birbirine vefa borcu vardır. Komşularımız kadar bize yakın kardeş Afgan halkına vefanın gereği olarak ta bugün yüz binlerce Afganlı kardeşimizi ülkemizde misafir ediyoruz. Geçmişten bugüne ecdadımızdan tevarüs eden “Tüm mazlumların sığınağı” rolünü bugün aynı heyecan ve anlayışla devam ettiriyoruz…

Afganistan neden bize yakın? Ne işimiz var Afganistan’da… - 2
Mucip Uludağ
Yazarımız Kim ?

Mucip Uludağ