Sayfa Yükleniyor...
Dünya neredeyse yarım asırdır Afganistan’ı konuşuyor. 200 yıl önce İngiliz işgali ardından SSCB ve en son olarak ABD işgali ile mücadele eden mücahit gruplar henüz rahat bir nefes alamadı. Batı dünyası tarafından sömürülüp çoraklaştırılarak geri bırakılan bu coğrafyada yaşananlar bir sonuçtur. Sebep sonuç ilişkisi içinde bir suçlu aranacak ise Afgan halkını eğitim, sağlık, güvenlik ve aştan yoksun bırakan işgalci emperyalist batı dünyasıdır. Gittikleri her yere ölüm kan ve gözyaşı taşıyan, emellerine ulaşmak için hastaneleri ve sivil halkı bombalayan sözüm ona Özgürlük, İnsan Hakları ve Demokrasinin sözde savunucusu batılılar, kendilerine boyun eğmeyen Afgan mücahitlerini kamuoyuna kan dökücü kadın düşmanı olarak pazarlamaktan da geri durmuyor.
Şimdi taktikleri icabı İslam’ı ve Müslümanları dünya kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırabilmek için medyaya servis edilen senaryolar ile bilinçaltımızı yönetmeye yönelik negatif algı ve karalama kampanyaları düzenlemektedirler. Afgan halkı asırlardır maruz kaldığı kan gözyaşı, hicret ve direnişin ardından bugün yeni imtihanlarla karşı karşıya bulunmaktadır. ABD stratejik olarak bugün Taliban yönetimini iktidarda başarısız kılarak sahada ve masada bölge üzerindeki etkinliğini devam ettirmeyi hedeflemektedir.
Planlı beyin ve sermaye göçü ile ekonomik yönden ülkede Taliban’ı köşeye sıkıştırarak kontrollü bir iç kaos izlenimi yaratmak istenmektedir. Önümüz kış bölgede şartlar oldukça zor geçecek. Ülkede 20 milyon insan doğrudan açlıkla karşı karşıya bulunmakta ve ayrıca bir milyon çocukta açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle ölümle karşı karşıya bulunmaktadır. Ülke içinde hareket halinde yaklaşık 5 milyon civarında insan bulunmakta ve bölgede ötekileştirilmekten kaynaklı insani bir facia her an patlak verebilir. Afgan aileler ile yapılan röportajlarda, bazı aileler çocuklarının açlıktan ölmemesi ya da hayatta kalabilmeleri için sattıklarını acı ve utanç içerisinde ifade etmişlerdir. Afganistan’da çocuğunu satmak zorunda kalan pek çok ailenin de varlığı bilinmektedir.
Taliban yönetiminden önce ABD destekli koalisyonun yolsuz ve istikrarsız yönetim anlayışı nedeniyle oluşan işsizlik ekonomik zafiyet ve yokluk nedeniyle bugün son sınırına gelen yoksulluk, Taliban’dan sonra halkta kırılma noktası olabilir. Tüm Afgan vatandaşlarının bugün dilinde yer alan ortak cümle, “Taliban’dan sonra ülkede hırsızlık, gasp, zina gibi tüm suçlar neredeyse bitme noktasına geldi ancak ekonomik anlamda ciddi sıkıntı yaşıyoruz.”
Bu bağlamda hayatını idame ettirebilme kaygısı dışında bir beklentisi olmayan mazlum Afgan halkının hayata tutunması ve geleceğe güvenle bakması için acil insani desteğe ihtiyacı bulunmaktadır.
Eminiz ki Taliban dış ülkelerle siyasetini güçlendirdikten sonra ekonomisi de düzelecektir ancak önümüzün kış olması ve vatandaşların açlıkta en son sınıra gelmeleri nedeniyle bu kadar süreye tahammül edebileceklerini düşünemiyoruz.
Uluslararası yardımlar gecikti… Türbülanstan nasıl çıkılabilir?
Afgan halkı evlatlarını satma derecesine gelmiş bir açlığın içinde iken, dünya kamuoyunun, BM’nin ve uluslararası insani yardım kuruluşlarının bu dramı görmezden gelmeyeceklerine inanıyorum.
İnsani yardım, diplomasinin dur-bekle politikasının üzerinde ve acilen değerlendirilmesi gerektiğine, Taliban’ın menfi-müspet uygulamalarının dışında değerlendirilmeli ve acilen uluslararası yardımlar başlatılmalıdır.
Türk kurumlarının, Afganistan ve Afgan halkına yardımları bir insani görev sorumluluk bilinciyle kesintisiz olarak halen devam etmektedir. Türkiye halihazırda Kızılay aracılığı ile bölgeye 33 ton gıda yardımı sağlamış bulunmaktadır. Bu yardım çalışması, 16 bin kişinin bir aylık gıda ihtiyacını karşılayacak şekilde yaklaşık 2 bin kolinin dağıtımı şeklinde yapılmıştır. Ayrıca Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı -TİKA, Türkiye Diyanet Vakfı TDV, Türkiye Maarif Vakfı TMV ve İnsanı yardım Vakfı İHH başta olmak üzere bölgeye insani yardımlarını aktarmaya devam etmektedir.
İHH İnsani Yardım Vakfı “Yalnız Bırakma” sloganıyla başlattığı yardım kampanyasında 18 bin Afgan’a gıda kumanyası ve bölgede oluşan iklim çeşitliliğine göre 4 farklı tohum şeklinde toplamda 100 ton tohum ulaştırdı. Bugüne kadar Türkiye’den Afganistan’a çok sayıda yardım ulaştırıldı lâkin bunun, bugün karşı karşıya kalınan açlık önünde yeterli gelmediğini belirtmek zorundayız.
Kamuoyundan talebimiz, bu konuda en azından okullar, vakıflar, dernekler çapında sadece bu durum özelinde ciddi bir seferberlik başlatılmasıdır. Bu çağrı ne kadar ciddiye alınır veya ne kadarını uygulamaya imkan bulunur bilemiyorum ancak bir birey olarak çareyi tüm hassasiyetiyle duyarlı okuyucularımızla paylaşmak olarak görmekteyim. Siz hayırseverlere ve yetkili mercilere konunun ulaşacağını ümit ediyorum. Afganistan’ın istikrarı Türkiye başta olmak üzere Türk dünyasının istikrar ve güvenliğidir!..