1
Muhammet Tunç
İlkses Gazetesi Yazarımız

Muhammet Tunç

Yazarın Köşe Yazıları

İsrail Terör Devleti

İsrail işgal girişimi;1917 yılında İngiliz dışişleri bakanı olan Arthur Balfour’ un girişimiyle, Balfour Deklarasyonu ile başlamıştır. Bu bildirge, Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Deklarasyon ile birlikte Yahudiler, hızlıca Filistin’e göç ettirilmiş; 600bin Arap nüfusuna karşı 60bin Yahudi sayısına ulaşılmıştır. Bu sayı, dünyanın dört bir yanından toplatılan kabile mantığıyla oluşturuldu. İsrail’in kabile devleti anlayışı, aradan bir asır geçmesine rağmen “caniliğinin” önüne geçemedi…  


Yaman Çelişki!

20 Ocak’ta başlayan Zeytin Dalı Harekatı, 18 Mart Pazar günü önemli bir safhaya geçiş yaptı. Afrin kent merkezinin terör unsurlarından temizlenişi, bölge halkının can ve mal güvenliğini koruma altına alınmasını sağladı. Harekatın 57. gününde yaşanılan bu gelişme, bizi 103 yıl öncesine götürdü. Öyle ki; Çanakkale Zaferi 18 Mart’ta elde edilmiş ve bu cephede yer alan 57. Alayın bütün askerleri de şehit olmuştu… Gerek Çanakkale’de gerekse de Afrin’de dünya tarihine nakşedilen bir destan yazıldı. Bu destanı yazan şanlı ordumuzun aziz şehitlerini rahmetle yad ediyorum.


Vicdanımızın Sessiz Çığlığı

Geçtiğimiz günlerde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladık. Ülkenin bir çok yerinde onlarca irili, ufaklı programlar yapıldı. Konusunda uzman akademisyen, siyasetçi, hukukçu panelist katıldı. Bu programlardaki konuşmacılar, güzel konulara değinerek hoş noktalara temas etti. Maalesef ki bu temas, kısa bir süre sonra unutulup gidiyor.


Çağımızın Kutlu Şahitleri

Gündem bir hayli yoğun. Bir saat içerisinde onlarca son dakika gelişmeyi barındırabiliyoruz. Ana haber bültenleri ise “flaş haberler” ile dolup taşıyor. Bu yanıyla da haber bültenlerini hazırlayanların işi zor olsa gerek. Afrin operasyonuyla birlikte yaşadığımız hareketli dakikalar, saatler ve günler “Mehmetçiğimizin Kahramanlık Hikayeleriyle” dolup taşıyor. Rabbimiz bu şeref sahibi askerlerimizi korusun, kollasın ve her türlü kötülükten muhafaza buyursun.


Tunku Hasan di Tiro ve Hollanda

Tarihi katliam ve soykırımlarla dolu bir Avrupa ülkesi, Hollanda. Hollanda parlamentosu, “1915 Ermeni iftiralarını” Türkiye’yi uluslararası arenada köşeye sıkıştırmak ve zora düşürmek amacıyla “soykırım” olarak tanıdı. Türkiye düşmanlığının daha ne gibi yalan, iftira ve aşağılıklara sebep olacağını ise zaman içerisinde daha net göreceğiz.


Avrupa’nın Şımarık Çocuğu: Yunanistan

Uluslararası hukuk ve antlaşmalar hazırlanırken dipnotta bizim göremediğimiz bir şerh düşülmüş sanırım. Yapılan haksızlık ve ikiyüzlülükten anladığım kadarıyla o şerh şöyle olsa gerek: “İmzalanan söz konusu bu antlaşmadan Türkiye Cumhuriyeti faydalanamaz. Faydalanması teklif dahi edilemez…”


Büyük Savaşın Son Provası: Afrin

Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkemizin ve bölge halkının güvenliğini sağlamak amacıyla gerçekleştirdiği “zeytin dalı harekatı” bir destan havasında devam ediyor. Bu harekatı baltalamak isteyen bir takım Türkiye düşmanı ülkeler ile iç cephede bu harekatı bilinçsizce sabote edenler, aşağılık bir algı operasyonuna maalesef meze olmuşlardır. Yalan ve iftiralarla birlikte oluşturulmak istenilen bu algı operasyonlarını -Allah’ın izniyle- engellemeye çalışacağız.


Zeytin Dalı, BM ve NATO

Türkiye, 1945 yılında “dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak” amacıyla kurulan BM’nin kurucu üyesidir. Bu kuruluşun 51. maddesinde yer alan “meşru müdafaa hakkı” BM üyesi ülkeler ve uluslararası hukuk açısından tartışmasız kabul edilmektedir.


Türkiye Açısından Çin

Türkiye 2015 yılının temmuz ayında aldığı tarihi bir kararla açılım sürecine resmen nokta koymuştur. Bu noktadan sonra TSK, Kuzey Irak’a girerek aslında bir nevi -üstü kapalı- ABD ile savaşa bir start vermiştir. Bu startın sonucunda malum 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı ve ABD’nin bu darbe girişimindeki piyonları etkisiz hale getirildi. Bunun ardından Türkiye 2017 yılının Ağustos ayında ise “Fırat Kalkanı Harekâtını” gerçekleştirerek, ABD açısından daha önce hesapladığı harita mühendisliğinin açıkça içine daldı. Bu gerçeği uluslararası ilişkiler bazında Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel çok iyi fark etmiş olmalı ki, bu durumu “Türkiye ulusal çıkarları için ABD ile savaşı göze aldı” diye dile getirmiştir.


Zeytin dalı harekatı

Amerika sınırımızın dibinde yer alan terör unsurlarına 4900 tırlık silah yardımında bulundu. Bu yardım bizim ve bölgemizin güvenliği açısından ciddi sorun teşkil ediyordu. Amerika Başkanı Donald Trump başta olmak üzere birçok Amerikalı yetkiliye durumun hassasiyeti ve Türkiye açısındaki öneminden bahsedildi. Bütün bu dostane uyarılarımıza rağmen durumun düzeltilmesi bir yana, terör örgütlerine silah yardımı artarak devam etti. Hal böyle olunca Türkiye Cumhuriyeti yapması gereken bütün adımları atarak “Zeytin Dalı Harekatını” başlatmış bulunmaktadır. Afrin, Halep’e bağlı ufak bir ilçe olmasına rağmen jeopolitik konumundan dolayı önem arz etmektedir. Bu ilçe, Amerika’nın Türkiye sınırında oluşturmak istediği terör koridorunun Akdeniz’e ulaşmasını sağlayan en önemli kantonudur. Suriye’nin kuzeybatısında yer alan bu dağlık ilçe, yedi beldeden oluşmaktadır. Bu beldeler; Merkez, M’abatli, Şeren, Bülbül, Şeyh Hadid, Cinderes ve Rajo’dan oluşmaktadır. Harekatımızın ilk gününde bu dağlık ilçeye üç farklı yerden (Afrin’in kuzey, kuzeybatı ve batı yönlerinden) giriş yaparak terör unsurlarını adeta dumura uğrattık. Fırat Kalkanı harekatında şehit verdiğimiz 72 aslanımızı temsilen; Türk Silahlı Kuvvetlerine ait 72 savaş uçağı havalanarak, belirlenen 108 hedefi daha ilk günden yerle bir ettik. Geçen sene ekim ayında yapılan TRT World Forumunda konuşan Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Özellikle ekonomik noktada güçlü olanın ‘haklı’ olarak takdim edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Haklı olanın güçlü olduğu değil, güçlü olanın haklı olduğu bir dünya. Böyle bir dünyayı kabullenmek mümkün değildir.” diyerek bugüne mesaj göndermişti. Yapmış olduğumuz bu harekat ile birlikte bölgemizi sömüren, yakıp ve yıkan bir anlayışa adeta meydan okumuş olduk. Artık, “güçlü olan haklı değil, haklı olan güçlüdür” ​anlayışını ilmek ilmek dünya kamuoyunun zihnine nakşediyoruz… Bu operasyonun hedefi ve amacı, bölgede kaosu oluşturan dış kaynaklı şer güçleri yok etmektir. Harici herhangi bir ırka veya sivillere yönelik bir girişim değildir. Öyle olsaydı dünyanın dört bir yanında Türkiye için gece namazlarına kalkılıp dua edilmezdi. Harekat ile birlikte artık bölge rahat bir nefes alacak. Bakınız Cerablus’a… Yüce Rabbimizden dileğimiz bölgenin huzuru ve refahı için operasyona katılan askerlerimizi koruyup kollamasıdır. Rabbimiz yar ve yardımcıları olsun….


Sarraf Davasının Siyasal İzdüşümleri

Türkiye günlerdir; iktidarıyla, muhalefetiyle, bürokrasisiyle ve basınıyla topyekûn olarak bu davaya kilitlenmiş durumdadır. Çünkü bu dava, siyasal sonuçları açısından birçok deşifre edilmemiş küresel ilişki ağlarını açığa çıkartabilecek niteliğe sahiptir. Tabii bu ilişki ağlarını görebilecek ve anlayabilecek bir ferasete sahipsek eğer.


IRAK ve SURİYE ÜZERİNE

Irak ordusunun gerçekleştirdiği Kerkük operasyonu sonucunda, Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir kazanım elde etmediği beyanlarına katılmıyorum. Bütün platformlarda, Türkiye Cumhuriyeti olarak komşularımızın toprak bütünlüğü ve bölgemizin istikrarından yana olduğumuzu dile getirdik.


Müftü Nikah Kıyarsa Ne Olur?

unc47@gmail.com


“Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? ‘Gömelim gel seni tarihe’ desem, sığmazsın!”

Bu aziz Millet; bedeninde taşıdığı her hücresiyle, vatan, millet, bayrak ve din kavramlarıyla hemhal. Tarih bunların örnekleriyle dolu. İki saat içerisinde işgal edileceği planlanan Çanakkale Savaşı’na bakın. O savaşta verilen yüz binlerce şehidimizi hatırlayalım. Üzerinden neredeyse bir asır geçmiş olmasına rağmen, Çanakkale Destanı halen konuşulmaya ve örnek alınmaya devam ediyor. 


Hazır mıyız?

15 Temmuz’un birinci sene-i devriyesi yaklaşıyor. Kurtuluş gecesini diri tutmak adına kolları sıvadık. Ülkemizin her köşesinde çeşitli etkinlikler ve programlar gerçekleştirilecektir. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Trabzon, Şırnak, Van ve diğerleri…


İNSAN DEĞİL MİYİZ?

Kurtuluş savaşından bu yana çeşitli sıkıntılar yaşadık. Darbeler, muhtıralar, terörizm ve katliamlar… Bunların hepsi varlığımızı yok etme gayreti ve amacı taşıyordu. Kimi zaman ağır yaralandık kimi zaman ise komaya girdik. Ama hiçbir zaman ölmedik, yok olmadık.


BİZ DE ADALET İSTİYORUZ

Günler oldu halen yürüyorlar, dillerinde ‘adalet’ zihinlerde ‘kargaşa’…  Adalet istiyoruz diyerek yollara düşen yüzlerce insan.


BİRİ HARİÇ

Elimizdeyken nimetin farkına varamıyor, kıymetini de kaybedince anlıyoruz. Neden böyle oluyor, anlamıyorum. Ama kabullendiğimiz tek nokta, pişmanlığımız oluyor. Böylesi bir ruh haliyle de ramazan ayını bitiriyoruz. Ne diyelim, sağlık olsun…


Düşmanı Bol Bir Ülkeyiz

Ümmet olarak maneviyatı bol bir ayı idrak ediyoruz. Ramazan’la birlikte daha sabırlı, sakin ve mütebessim olmaya gayret ediyoruz. Kalp kırmıyor, sinirlenmiyor ve şer ortamlardan kaçıyoruz. Örnek bir Müslüman olmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.


Hoş Geldin Reis!

AK Parti’nin olağanüstü kongresi büyük bir coşkuyla, bayram havasında gerçekleşti. Türkiye’nin dört bir yanından gelen on binler, Ankara’da toplanarak bu tarihi ana şahitlik etti. Bu tarihi kongre, yeni dönemin ‘besmele’si oldu.


Millet Kazandı, Hayırlı Olsun!

Tarihi referandum sürecini alnımızın akıyla tamamlamış bulunuyoruz. Her şeyden öte bu süreci kazasız belasız geçirebildiğimiz için Rabbimize hamd etmek istiyorum. Çünkü tek bir insanın yaşama hakkı her şeyden daha önemlidir.


Cumhurun Başkanı Adana!

Tarihi halk oylamasına sayılı günler kaldı. Türkiye’nin dört bir yanında ise demokrasi şenliği adeta bir bayram havasında devam ediyor. Siyasi parti liderleri, teşkilat mensupları ve sivil irade kuruluşları da kendi doğrularını anlatmayı sürdürüyor. Hal böyle iken, bende kararımın evet olduğunu belirtirken, neden evet dememiz gerektiğini de anlatmaya çalışmıştım.


CB Hükümet Sisteminde Tek Adam Yalanı

tunc47@gmail.com


CB Hükümet Sistemi

Sandık başına gitmemize üç hafta kaldı. Bu kadar az bir süre kalmasına rağmen sığ bir tartışma ortamı devam ediyor. Tartışmalara baktığımız da ülkenin geleceği için  “Hayır” cephesinden olumlu tek bir söylem göremiyoruz. Bilakis darbe anayasasına olan muhabbetlerini sergilemeye devam ediyorlar. Bu amaçla aldığım birkaç notu sizlerle paylaşmak istedim.