2

Anal Fistül, Az Bilinen Fakat Bilindiğinden Daha Yaygın Bir Hastalıktır


  • Oluşturulma Tarihi : 14.11.2023 05:41
  • Güncelleme Tarihi :
Anal Fistül, Az Bilinen Fakat Bilindiğinden Daha Yaygın Bir Hastalıktır

Köşemizde bu hafta toplum tarafından çok bilinmeyen fakat kısmen yaygın olarak görülen bir makat bölgesi hastalığı olan “Anal Fistül” hastalığını inceleyeceğiz. Halk arasında makat bölgesinde yer alan hastalıklar eğer şişlik şeklindeyse hemoroid, iltihaplı bir akıntı varsa apse olarak yanlış şekilde değerlendirilirler. Bu nedenle ihmal edilir ve ötelenirler. Bunun sonucunda doktora ve hastaneye başvurulduğunda makat bölgesi patolojileri genellikle ilerlemiş dönemlerde tanınır ve tedavide güçlükler yaşanır. Bu hastalıklar arasında olan Anal Fistülleri tüm yönüyle değerlendirelim.

Fistül ve Anal Fistül Nedir?

Fistül terimini kabaca iki farklı organ arasındaki delik veya oluk olarak tarif edebilir. Genellikle içi boş organların (örneğin bağırsak) veya vücuttaki boşluklu bölgelerin delinerek diğer organlarla veya cilt ile birleşmesi, içlerinde yer alan çeşitli içeriklerin (örneğin bağırsak içindeki dışkı) bu deliklerden birleştikleri bu diğer organlara veya cilde aktarılması olarak açıklanabilir. Anal fistüller de bağırsakların son kısmı olan anüste yerleşimlidir. Bağırsakların bu son kısmı (anüs) delinerek makattaki cilde açılırlar ve dışkının bir kısmının buraya aktarımı nedeniyle tekrarlayan şiddetli enfeksiyonlar ve apseler oluşur.

Anal Fistülün Nedenleri Nelerdir?

Anal fistüllerin en sık oluşma nedeni anüsteki ter veya diğer bezlerde oluşan apseler/iltihaplardır. Bu apseler bir taraftan makat cildini, bir taraftan kalın bağırsakları delerek bir oluk meydana getirir. Anal bölgesinde apse gelişen hastaların %30 ile %70 arasında değişen oranlarda anal fistül meydana gelir.

Travmalar, çeşitli kanserler, verem (tüberküloz), bazı iltihaplı bağırsak hastalıkları (Crohn) zorlu doğum ameliyatları, çeşitli kanserlere bağlı radyoterapi tedavileri sonucunda da daha nadir olarak anal fistül ortaya çıkabilir. Bu durumlarda fistülün tedavisi çok daha zor ve meşakkatli olmaktadır. Fistüller her yaş grubunda görülebilse de en sık 20 ile 40’lı yaşlar arasında ortaya çıkar. Bazı bilimsel yayınlara göre fistül gelişimi için risk faktörleri arasında; şişmanlık, diyabet hastalığı, sigara kullanımı, yüksek kolesterol hastalığı ve hareketsiz yaşam tarzı yer alır.

Anal Fistülün Tanısı ve Tedavisi Nasıldır?

Anal fistülün tanısında en önemli aşama doktora başvurulması ve iyi bir fizik muayene yapılmasıdır. Tanı genellikle deneyimli bir doktor tarafından yapılan iyi bir fizik muayene ve hasta ile detaylıca konuşulması ile konulur. Tomografi ve ultrason da çeşitli durumlarda kullanılabilmekle birlikte anal fistül tanısında en önemli görüntüleme yöntemi MR’dır. Anal fistüller, iç ve dış makat kaslarını ne ölçüde ve anatomik olarak ne şekilde tuttuğuna göre sınıflandırılır. Bu nedenle yerleşim yerine göre tedavi planları değişmektedir. Çünkü ameliyat sırasında fistül oluğunun etrafındaki makat kaslarının zarar görmemesi temel amaçtır. Anal fistüllerin ne yazık ki ameliyatsız bir tedavisi yoktur. Anal fistüller makat kaslarını çok az tutmuş veya hiç tutmamışsa (makat cildi yüzeyine çok yakınsa) fistül oluğunun iç ve dış ağızları tamamen kesilerek (fistülotomi) tedavi edilmektedir. Fakat fistül makat kaslarından yüksekte yerleşiyorsa veya kas liflerini çok miktarda tuttuysa, iç ve dış ağızları kesilerek (fistülotomi) ameliyat edilemeyebilir. Çünkü bu durumda hastanın makat kasları çok zarar göreceği için dışkı tutamama/ istemsiz dışkı kaçırma, gazını tutamama/ istemsiz gaz kaçırma şikayetleri gelişebilir. Bu nedenle hastaların ameliyat sonrası büyük abdest kaçırmasını engellemek için ‘seton’ adı verilen fistül oluğunun iç ve dış ağzından geçirilerek makat bölgesine bir dikiş materyali yerleştirilir. Çeşitli plastik, lastik veya cerrahi dikiş materyalleri kullanılabilmektedir. Bu seton dikiş deliğin içindeki iltihabın tahliyesini sağlayarak birikmesini ve tekrarlayan apse oluşmasını engellemektedir. Seton yerleştirilen fistül deliğinin kaslara zarar vermeden yavaş yavaş dokuları iyileştirmesi beklenir. Ne yazık ki bu süreç çok uzun süreleri kapsayabilir, hasta uzun süre makatındaki seton dikiş ile yaşayabilir. Daha sonra uygun zaman geldiğinde bu dikiş çıkarılır ve hastanın dışkı-gaz kaçırmasına neden olmayacak doğru bir operasyon şekli planlanır. Bazen bu iyileşme çok olumlu yönde olur ve bu seton dikiş kendiliğinden iyileşme sağlar. Diğer tedavi şekilleri arasında; bu deliklerin çeşitli özel materyallerle doldurularak kapatılması, fistül oluğunun aşamalı olarak bozulması, fistüle komşu diğer hastalıksız bağırsak dokusunun getirilerek deliğin içerden kapatılması gibi yöntemler sayılabilir. Uygun hastalarda ve uygun anatomik yerleşimli fistüllerde “Lazer” ile oluğun yakılarak kapatılması gibi güncel yöntemler de uygulanabilmektedir. Çok ileri ve kompleks hastalığı olan kişilerde dışkının alt bölgeye inmesini engellemek için kalın bağırsakların daha üst kısımlarından karın cildine ağızlaştırılarak (kolostomi) anüsün ve makatın iyileşmesinin hızlandırılması hedeflenebilir. Ne yazık ki seton dikiş dışındaki bu son saydığımız yöntemlerin başarı oranları düşüktür. İyileşme sonrası fistülün tekrar etme (nüks etme) oranları yüksektir. Bu nedenle fistülün tamamen kesilmesi (fistülotomi) veya seton dikiş yerleştirme yöntemleri en sık uygulanan ameliyat şeklidir. Sonuç olarak anal fistülün cerrahi tedavisinde en önemli amaç makat kaslarının en az zarar göreceği yöntemi belirlemek ve hastanın altına istemsiz olarak büyük abdest kaçırmasını engellemektir. Anal fistüller bir kanser türü olmamakla birlikte tedavi dönemi uzun ve sabır isteyen bir süreçtir. Her hastalıkta olduğu gibi anal fistül hastalığında da sağlıklı ve şeffaf bir doktor-hasta ilişkisi kurulmalı, internet veya arkadaş bilgilerine değil takip eden hekim ile olan iletişime güvenilmelidir.

Anal Fistül, Az Bilinen Fakat Bilindiğinden Daha Yaygın Bir Hastalıktır
Op. Dr. Ayberk Dursun
Yazarımız Kim ?

Op. Dr. Ayberk Dursun