2

Ekim Ayı, “Meme Kanseri Farkındalık” Ayıdır


  • Oluşturulma Tarihi : 17.10.2023 05:40
  • Güncelleme Tarihi :
Ekim Ayı, “Meme Kanseri Farkındalık” Ayıdır

Çünkü meme kanseri görülme sıklığı pek çok nedene bağlı olarak giderek artmaktadır. Öyle ki son yıllarda meme kanseri, akciğer kanserini geçerek dünyada en sık görülen kanser olmuştur. Bu nedenle 2004 yılından itibaren Dünya Sağlık Örgütü 1-31 Ekim tarihlerini, erken tanı ve tedavinin önemine dikkat etmek için “Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık” ayı olarak belirlemiştir. Simgesi ise “Pembe Kurdele”dir.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Endeksi verilerine göre meme kanseri en sık, Batı’daki gelişmiş ülkelerde görülmektedir. Bunun nedenleri arasında; Batı tarzı yanlış beslenme ve hayat tarzı, giderek artan hareketsiz yaşam ve obezite, az ve geç yaşta doğum yapma, emzirmeme, doğum kontrol ilaçları ve çeşitli hormon tedavilerinin yaygın kullanımı gibi pek çok faktör yer alır. Fakat gelişmekte olan daha fakir ülkelerde de kadınlar arasında meme kanseri görülme sıklığı giderek artmaktadır. Bunun nedeni bu ülkelerde de Batı tarzı beslenme ve yaşam tarzının giderek yaygınlaşmasıdır. Tüm bu olumsuz durumlara rağmen meme kanserine yönelik tarama programları giderek yaygınlaşmaktadır. Bu sayede erken tanı oranları artmakta, kanserler daha erken evrelerde yakalanmaktadır. Ayrıca son yıllarda uygulanan modern ve etkili tedavi yöntemleri ile meme kanseri tedavisinde ölüm oranı ve nüksler de giderek azalmaktadır. Meme kanserinin genetik ve hormonal alt yapısı patoloji incelemeleri ile çok ayrıntılı şekilde ortaya konarak, çeşitli özel tedavilerin kullanımı da rehberlerde yer almaktadır.

Meme Kanseri Nedir?

Meme kanseri, memedeki çeşitli hücrelerin kontrolsüzce çoğalarak hücrelerdeki normal doğum-büyüme-ölüm dengesinin bozulmasıdır. Kanserli hücreler sonsuza kadar çoğalma ve memeden uzak organlara yerleşme kabiliyeti kazanır. Meme dokusu; süt salgılayan bezlerden, salgılanan bu sütü taşıyan kanallardan, yağ ve çeşitli destek dokularından oluşur. Meme kanseri en sık süt salgılayan bezler ve sütü taşıyan kanallardan kaynaklanmakla birlikte; nadir olarak yağ ve destek dokudan da gelişebilir. Meme kanseri daha nadir olmakla birlikte erkeklerde de gelişebilir.

 Meme Kanserinde Değiştirilebilen ve Değiştirilemeyen Risk Faktörleri Nelerdir?

 Bazı faktörlerin varlığı meme kanseri görülme riskini arttırmaktadır. Bu risk faktörlerinden bazıları insanlar tarafından değiştirilerek bu risk azaltılabilir.

Değiştirilebilen risk faktörleri arasında; hareketsiz bir yaşam sürmek, obezite, hiç doğum yapmamış olmak veya 30 yaşından sonra doğum yapmak, emzirmemek, obez olmak, sigara içmek, alkol kullanmak, doğum kontrol ilacı kullanmak sayılabilir.

Değiştirilemeyen risk faktörleri arasında da kadın olmak, 40 yaş ve üzerinde olmak, erken ergenliğe girmek ve geç menopoza girmek, meme kanseri açısından risk faktörü taşıyan çeşitli genlere sahip olmak, yakın akrabalarında meme kanseri varlığı, göğüs bölgesine radyasyon tedavisi almak gibi faktörler yer alır.

Meme Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Meme kanserinden şüphelenilmesi gereken belirtiler arasında; memede ve koltuk altında ele gelen sertlik veya şişlik, her iki meme arasında sonradan gelişen asimetrik oluşumlar, meme dokusunda ve meme başında çekinti ve içe göçüklük oluşumu (gamzeleşme), meme derisinde gelişen kızarıklık, yaralar, ülserler, portakal kabuğuna benzeyen görünüm, meme başından akıntı (özellikle kanlı ve tek memede ise) gibi durumlar sayılabilir.

Meme Kanserinin Tanı ve Tedavisi Nasıl Olmalıdır?

Meme kanserinin tanısında ilk ve önemli basamaklardan biri kişinin ‘kendi kendine meme muayenesini’ düzenli ve uygun olarak yapmasıdır. Bu muayeneye ayna karşısında, üzeri çıplak bir vaziyette öncelikle yukarıda sayılan belirtilerin varlığı araştırılarak başlanır. Muayene daha sonra uygun bir meme ve koltuk altı muayenesi ile tamamlanır. Saydığımız belirtilerden bir veya birkaçı varlığında ivedilikle sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Ülkemizde herhangi bir şikayeti olmayan, kişisel ve ailesel risk faktörleri taşımayan kadınlar, Ulusal Kanser Tarama Programı kapsamında 40-69 yaş arasında 2 yılda bir mamografi ile taranmaktadır. Çeşitli risk faktörlerinin varlığında, hekimler tarafından uygun görülmesi durumunda daha erken yaşta da tarama yapılabilir. Tanıda ultrason, MR (emar) ve diğer görüntüleme yöntemleri de gerekli durumlarda devreye sokulur. Kalın iğne biyopsiler ile şüpheli durumlarda kesin tanıya gidilir. Meme kanseri ile ilgili son on yılda giderek artan özel tanı metodları sayesinde hastalık karşısında kullanılan silahlarımız artmakta, hastalığın öldürücülüğü giderek azalmaktadır. Özellikle yakın ailesinde meme kanseri bulunan kadınlar çok daha dikkatli olmalıdır.

Meme kanserinin tedavisinde en önemli aşama “Erken Tanı”dır. Erken dönemde yakalanan meme kanserli hastalar hayatta kalma ve nüks etmeme açısından ciddi avantajlara sahiptir. Tedavide hastanın ve hastalığın özellikleri çok önemli yer tutar. Meme kanserinin çeşidine, biyolojik özelliklerine, yakalanma evresine göre tedavi metodları değişmekte; bu metodların en uygunu kişinin yaşı, meme boyutu, ek hastalık varlığı gibi kişisel faktörler ışığında seçilmektedir. Günümüzde meme kanserinin tedavisinde artık uygun hastalarda estetik cerrahiler yapılmakta, meme koruyucu operasyonlar ön plana alınmaktadır.

Meme; kadının cinsel kimliğinde önemli bir yer tutmaktadır. Sıklığı giderek artan ve dünyada en sık görülen kanser türü olan “Meme Kanseri” ile mücadelede en önemli basamak farkındalık ve bu sayede “Erken Tanı ve Tedavi”dir. Herkese kanserden uzak, mutlu bir yaşam dileği ile…

Ekim Ayı, “Meme Kanseri Farkındalık” Ayıdır
Op. Dr. Ayberk Dursun
Yazarımız Kim ?

Op. Dr. Ayberk Dursun