Sayfa Yükleniyor...
Geçen hafta günümüzün en büyük problemlerinden biri olan kabızlığı incelemeye başlamıştık. Bu hafta konuklarımız Uzman Diyetisyen Cansu Kahraman ve Uzman Klinik Psikolog Ege Ece Birsel ile kabızlığın psikolojik alt yapısını ve doğru beslenme tarzını konuşacağız. Öncelikle Sayın Ege Ece Birsel ile birlikte sindirim sisteminin psikolojik alt yapısını incelemeye başlıyoruz.
A.D.: Bağırsaklarımız ve kabızlık duygu durumumuzdan etkilenir mi?
E.C.B.: Vücudumuzda sinir ve sindirim sistemi uyum halinde çalışır. Aralarında sürekli bir iletişim vardır. Bu nedenle psikolojik rahatsızlıklar, kaygı, yoğun stres ve duygusal iniş çıkışlarda sindirim sistemi olumsuz etkilenir. Stres hormonlarının bağırsaklar üzerindeki olumsuz etkisi ve beslenme alışkanlıklarımızın kötü yönde değişmesine paralel olarak sindirim sistemimizin çalışma hızı azalır ve kabızlığa yatkınlık gelişir. Artan stres, psikolojik sorunlar ve duygusal iniş çıkışlar özellikle içe dönük, kaygılı ya da kaygılı-kaçıngan bir bağlanma yapısına sahip insanların vücudunu daha fazla etkileme eğilimindedir.
Bu süreçlerden geçerken düzensiz beslenmeye, paketli gıdalar ve daha az su tüketmeye, alkol kullanmaya, düzensiz uykuya yatkın olabiliyoruz. Bu durumlar da kabızlığa sebep olabilir. Ayrıca tam tersi yoğun bağırsak problemleri de kaygı ve stres düzeyini olumsuz etkilediği için kabızlık probleminin daha da artmasına neden olup sorun kısır döngüye dönüşebilir. Böyle dönemlerde yoga, egzersiz, mindfulness pratikleri ve meditasyon stresinizi hafifletmeye yardımcı olabilir. Stres, anksiyete ve duygusal iniş çıkışları yönetebilmeyi kolaylaştırmak için profesyonel psikoterapi desteği alabilirsiniz. Bu dönemlerde beslenme alışkanlıklarımıza da oldukça dikkat etmek gerekiyor.
A.D.: Beslenme alışkanlıklarımız kabızlığa neden olur mu?
C.K.: Kabızlıkta beslenme çok kıymetlidir. Lif açısından fakir bir beslenme düzeni, yetersiz sıvı alımı, hareketsizlik kabızlığı tetikleyebilmektedir. Yaşam tarzınızda yapacağınız bazı düzenlemeler ile kabızlığa çözüm bulabilirsiniz.
A.D.: Kabızlık şikayeti çekenler için ideal beslenme nasıl olmalıdır?
C.K.: Gün içinde yeterli lif alındığından emin olunmalıdır. Günlük 30 gr lif alımı bağırsaklarınıza faydalı olacaktır. (1 porsiyon sebze yemeği (10-12 gr), 3 porsiyon meyve (10 gram), Salata (10-12 gram)) Lif alımını arttırmak için meyvelerin gücünden faydalanmalıyız. Kabızlığı olanlar meyvelerden kuru erik, kavun, kuru kayısı, incir, armut, kivi, elma tüketebilir veya komposto olarak da içilebilir. (taneleriyle birlikte ve kendi meyve şekeri ile) Sebzelerden enginar, taze fasulye, ıspanak, tatlı patates ve kabak bağırsakların çalışması için faydalı olacaktır. Yağlı tohumlardan keten tohumu (ince öğütülmüş), zeytinyağı ve zeytin bağırsaklardaki hareketliliği arttırır. Beslenme alışkanlığımıza probiyotik ve prebiyotiklerin eklenmesi bağırsaklarımızdaki yararlı bakterileri arttırır. (Prebiyotik besinler; yaban mersini, ahududu, ıspanak, enginar, kuşkonmaz… Probiyotik besinler; Yoğurt, kefir, sirke, tarhana, kombuça…)
Su tüketimi en az günlük 2-2,5 litre olmalıdır ve asitli içecekler yerine, doğal evde hazırlanan kompostolar tercih edilmelidir. Bitki çaylarında sinameki içerikli ürünler kısa sürede fayda sağlar ancak uzun süreli kullanılması durumunda bağırsak sağlığını olumsuz etkileyeceği için kontrollü tüketilmelidir.
A.D.: Kabızlık yaşayan okuyucularımıza önereceğiniz bir tarif var mıdır?
C.K.: Kabızlıkta çok yararlı bir marmelat tarifi verebiliriz. 2 kuru incir, 3 kuru kayısı ve 5 kuru erik ince şekilde doğranıp 1,5 su bardağı suda haşlanır. Üzerine 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ve 1 tatlı kaşığı öğütülmüş keten tohumu eklenir. Marmelat 1 hafta boyunca sabahları aç karnına 1 tatlı kaşığı tüketilir, üzerine 1 bardak su içilir. Sonrasında sağlıklı bir kahvaltı yapılır. Karışım buzdolabında saklanarak, 1 hafta boyunca tüketilmelidir.
Son olarak geçen hafta yayınlanan yazımda da belirttiğim gibi kabızlık kader değildir. Tüm bu tedaviler ve öneriler hakkında daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak, ileri tanı ve tedavi planlaması yapmak için ivedilikle bir genel cerrahi veya gastroenteroloji uzmanına başvurun. Tüm okuyucularımıza mutlu ve sağlıklı haftalar diliyorum.