Sayfa Yükleniyor...
Kasık fıtığı yani tıptaki orijinal adıyla ‘inguinal herni’ hastalığı tüm dünyada son derece yaygındır. Yine kasık fıtığı nedeniyle uygulanan ameliyatlar da aynı şekilde tüm dünyada en sık gerçekleştirilen cerrahi operasyonların en başlarında yer alır. Bugün köşemizde genel cerrahi polikliniklerine çok yaygın bir başvuru nedeni olan kasık fıtığı (inguinal herni) hastalığını detaylıca değerlendireceğiz.
Karın bölgemizin pek çok farklı bölgesinde karın duvarında zayıflığa bağlı fıtık gelişebilmektedir. En sık olarak kasıkta meydana gelir. Kasık fıtıkları tüm karın bölgesi fıtıklarının yaklaşık %75’ini tek başına oluşturmaktadır. Erkeklerde görülme olasılığı kadınlara göre çok daha sık olup kasık fıtığının erkeklerde görülme riski kadınların neredeyse 9 katıdır. Doğuştan olabileceği gibi ileri yaşlarda da görülebilir. Doğuştan bazı anatomik kusurlara bağlı olarak gelişen fıtıkları saymazsak; yaş ilerledikçe kasık fıtığı görülme riski de giderek artar.
Kasık fıtıkları da kendi içinde çeşitli alt tiplere ayrılır. Bu tiplendirme farklı anatomik özelliklerine göre yapılmaktadır. Fıtık türü değiştikçe ameliyatlarda ince detayları içeren farklılıklar oluşur. Kasık fıtığının tanısı çeşitli tıbbi branşlar tarafından rastlantısal olarak veya muayene ile koyulabilse de erişkin hastalarda tedavisi genel cerrahi polikliniklerinde genel cerrahlar tarafından yönetilir. Tıp tarihinde neredeyse yüzlerce yıldır kasık fıtığının tedavi yöntemleri ile ilgili bilgiler yer alır.
Kasık bölgesi anatomisi vücudumuzun en karmaşık anatomik bölgelerinden biridir. Çünkü kabaca tarifleyecek olursak kasıklar; karın bölgesi, erkek ve kadın üreme organları, üst bacak bölgesi ve leğen kemiği arasında büyük bir kavşak noktasını oluşturur. Tüm bu yapılara ait kaslar, tendonlar, damarlar, sinirler ve özel anatomik yapılar kasık bölgesinde birbiri ile yoğun bir temas halinde bulunur. Kasık bölgesi bu nedenle karın bölgesinin görece zayıf bir alanını oluşturur. Bu da insanlarda kasık fıtığı hastalığı riskini arttırır.
Bazı kasık fıtıkları doğuştandır. Anne karnında insan vücudunun gelişimi ve olgunlaşması esnasında çeşitli anatomik planların anormal gelişimi sonucu kasık fıtığı gelişebilir. Doğuştan fıtıklar kendiliğinden düzelebileceği gibi düzelmediği durumlarda çocuk cerrahları tarafından tedavi planı çizilir. Çok erken doğumlar, kasık fıtığı oluşumu için bir risk faktörüdür.
Kasık fıtığı hastalığının temel sebeplerinden biri karın içi basıncı arttıran, yani vücudumuzu zorlayan işlerdir. Kronik öksürük, sürekli ağır yük kaldırılan işler, yoğun fiziksel çaba, sigara içmek, sürekli öksürüğe sebep olan KOAH (kronik obstrüktif akciğer hastalığı) örnek verilebilir. Ayrıca kabızlık veya prostat hastalığı gibi sürekli ıkınmaya sebep olan durumlar da kasık fıtığının sebepleri arasındadır. Hamilelik, karın içinde yaygın sıvı (asit) birikimi, obezite, ailesinde kasık fıtığı öyküsü olması, çeşitli kollajen hastalıkları, bazı damar hastalıkları veya düşük doğum ağırlığı (<1500 gram) da kasık fıtığına neden olan bazı durumlardır.
Kasık fıtığına ait şikayetlerin en başında kasık fıtığı oluşan tarafta ağrı ve baskı hissi yer alır. Özellikle fiziksel açıdan yorucu aktivitelerden sonra söz konusu şikayetlerde artış olur. Kişiler kasık bölgesinde bir şişlikten yakınabilir. Bu ağrı ve şişlik testis bölgesine yayılabilir. Bu durum fıtığın giderek büyüdüğünü gösterebilir. Daha ileri durumlarda idrar ve cinsel aktivitede bozukluk ile ilgili rahatsızlıklar gelişebilir. Fıtık bölgesine bağırsakların girmesi ile birlikte kişinin boşaltım ve büyük tuvalet alışkanlıklarında değişiklikler meydana gelebilir. Kasıklarda gelişen şişlikler başlangıçta sıklıkla el ile itilerek küçültülebilse de bazı ileri durumlarda ise bağırsakların fıtık kesesinde sıkışması sonucu ‘boğulmuş kasık fıtığı’ meydana gelebilir. Bu durumda söz konusu şişlikler içeri itilemez, ağrı şiddetlenir, kusma gelişebilir. Bu durumun gelişmesi hastalığın tedavisini ve tedaviye bağlı sonuçları çok daha karmaşık bir hale getirir. Kişinin bu durumda acil operasyona alınması gerekmektedir. Tüm bunlar olabileceği gibi bazen de kişilerde var olan kasık fıtıkları hiçbir şikayete sebep olmayabilir.
Hemen her cerrahi hastalıkta olduğu gibi kasık fıtığının tanısında ve tedavisinde en önemli aşama ilgili bir hekime ayrıntılı muayene olmaktır. Ayakta yapılan ayrıntılı kasık muayenesinden sonra şüpheli durumlarda ilk basamak görüntüleme yöntemi olarak ultrason ile ileri inceleme istenebilir. Ultrasonun yetersiz kalması, daha ileri bir inceleme gereksinimi olması veya başka hastalıklardan şüphelenilen diğer özel durumlarda ise bilgisayarlı tomografi veya MR ile daha ileri inceleme yapılabilir.
Hastalar kasık fıtığı tanısı aldıktan sonra kendisini takip eden genel cerrahi uzmanı ile ayrıntılı şekilde görüşmeli ve iyi bir hasta hekim ilişkisi kurulmalıdır. Şikayetlere sebep olmayan kasık fıtıkları ameliyatsız olarak takip edilir. Hastalar detaylıca bilgilendirilir; ağır işlerden, öksürük veya ıkınma gibi karın içi basıncı arttıran aktivitelerden uzak durması tavsiye edilir. Acil ameliyat gereksinimi olmayan ve ameliyatın yüksek risk taşıdığı hastalıkları olan kişilerde de ameliyatsız yakın takip yapılabilir.
Bu özel durumlar dışında kasık fıtığının tedavisi hemen daima ameliyattır. Ameliyatta kabaca fıtıklaşan karın duvarı bölgesi tamir edilip, uygun şekilde yerleştirilen çeşitli takviye edici yamalarla güçlendirilir. Eski zamanlarda kasık fıtığı tedavisinde henüz bu yamalar ve güncel onarım teknikleri bulunmadan uygulanan cerrahi yöntemler yüksek tekrar etme oranlarına sahipti. Tıbbın ilerlemesi, bilimsel verilerin giderek artması, büyük tıp merkezlerinin sonuçlarını bilimsel olarak sunmasıyla birlikte kasık fıtığı ameliyatları tüm dünyada büyük ölçüde standart bir hale getirildi. Günümüzde pek çok farklı yama ve yama yerleştirme tekniği mevcut olup, tecrübeli cerrahlar tarafından hastaya en uygun yöntem hasta ile görüşülerek planlanır. Ameliyatta klasik yöntemler uygulanabileceği gibi, çeşitli kapalı (laparoskopik) kasık fıtığı onarımı ameliyatları da uygulanabilir. Kapalı ameliyat yöntemleri günümüzde giderek daha sık uygulanmakta ve tüm dünyada yaygınlaşmaktadır.
Fıtık alanında boğulmuş ve içeri itilemeyen bağırsakların varlığı ameliyatı çok daha karmaşık bir hale getirebilir. Bu hastalar acil olarak ameliyata alınır. Bağırsakların ciddi zarar görmesi durumunda, bu zarar görmüş bağırsak bölümlerine de ek cerrahi müdahaleler gerekebilir. Ameliyatlardan sonra çeşitli olumsuz durumlar meydana gelebilir. Nüksler (tekrar etme), enfeksiyon, sıvı birikimleri, kanamalar, ameliyat yerinde ağrı gibi olumsuz durumlar gelişebilir. Çok daha büyük fıtıklarda veya nüks etmiş fıtıkların tekrarlayan ameliyatlarında komplikasyon (olumsuz durumlar) gelişme riski artmaktadır. Bu durumların varlığında hastalar açık bir dille bilgilendirilmelidir.
Son olarak her zaman söylediğimiz gibi; hemen her hastalıkta olduğu gibi kasık fıtığının tanı ve tedavisinde hastalık ilerlemeden ve gecikilmeden alanında uzman bir hekime başvurulmalıdır. Herkese sağlıklı günler dilerim…