Sayfa Yükleniyor...
İslâm Dünyası Hayâ Duygusunu da Kaybetti!
George Washington Üniversitesi dünyanın sayılı üniversiteleri arasında yer alan ve her alanda hayata geçirdiği bilimsel projelerle de çok sayıda patent sahibi bir akademik kurumdur.
2010 yılından itibaren Ş. Rahman ve H. Askerî adlı iki Müslüman akademisyen, Müslüman ülkelerinin Kur’an ve sünnet bağlamında ne kadar İslâmî bir düzen içinde yaşadıklarını incelemeye başladılar. İlk önce İslâm İşbirliği Teşkilatıüyeleri üzerinde çalıştılar, sonraları bu çalışmayı ırk – din ayrımı yapmadan tüm ülkelere uyguladılar. Bu çalışmada namaz, oruç… gibi ibadetin taalluk eden kriterler kullanılmadı.
İslâm’ın öngördüğü kabul edilen Kur’an ve sahih sünnet ışığında ahlâkî ve toplumsal ilkeler baz alınarak hazırlanan ve ülkelerin başta hukuk olmak üzere ekonomi, uluslararası ilişkiler, siyasal ve insanî haklar, can, mal, şeref, haysiyet… gibi evrensel olgular altında yapılan değerlendirmede, ilk 44 ülke arasına hiçbir İslâm ülkesi giremedi. Yani, herkesin anlayacağı şekilde basite indirgeyerek, daha açık bir şekilde ifade edecek olursak; Kur’an ve sünnete en yakın bir sistemle yönetilen ülkeler hangileridir, dersek:
Yapılan bilimsel çalışmalarda;
1. sırada Yeni Zelanda
2. sırada İsveç
3. sırada Hollanda
4. sırada İzlanda
5. sırada İsviçre
6. sırada İrlanda
7. sırada Danimarka
8. sırada Kanada
9. sırada Avustralya
10. sırada Norveç yer almakta…
İlk İslâm ülkesi ise ancak 45. sırada yer alıyor.
45. sırada Birleşik Arap Emirlikleri
46. sırada Arnavutluk
47. Sırada Malezya
48. sırada Katar
64. sırada Endonezya
85. sırada Suudi Arabistan
95. sırada TÜRKİYE
125. sırada İran İslam Cumhuriyeti
137. sırada Mısır
152. sırada Sudan
153. sırada Yemen
…
Kullanılan kriterlerin ne derece ciddiyetle uygulandığını vurgulamak için, konuyu biraz açmakta yarar var:
Örneğin hüküm ve yönetim alt endeksinde hukuksal bütünlük, yolsuzluğun önlenmesi, liyakat ve ehliyetin gözlemlenmesi, güvenlik endeksi ve devlet etkinliği kriterlerine yer verilmiş. Çalışmada üzerinde titizlikle durulan başka bir nokta da Devlet etkinliğinde amacın yolsuzluğun yaygınlığını, mülkiyet haklarının güvenliğini, hesap verebilirliği, hukukun üstünlüğünü ve idari yapıların etkinliğini ölçmek olduğu belirtilmektedir.
Özellikle merkezde insan hakları olmak üzere Siyasal Haklar konusunda da sosyal refah ölçüsü, şahsi sermaye, kişisel özgürlük, kadın hakları, eğitimde fırsat ve erişim eşitliği, demokrasi düzeyi verilerinin değerlendirildiği görülmektedir. Kısaca bu kriterler, günümüzün ideal ülke ve toplum kıstaslarını ifade etmektedir! Rüşvet, yolsuzluk, hukukun araçsallaştırılması, liyakat ve ehliyetin gözetilmemesi gibi olumsuzluklar maalesef İslâm coğrafyasının temel özellikleri olarak öne çıkmaktadır! Bu yüz kızartıcı tablonun en ıstırap veren noktası ise, İslâm dünyasının bu tablo karşısında yüzünün dahi kızarmamasıdır! Hayâ duygusu da kaybolmuş, neylersin!..