2

1982 ANAYASASININ NE KADAR DA SEVENİ VARMIŞ!


  • Oluşturulma Tarihi : 05.05.2014 06:43
  • Güncelleme Tarihi :

Sivil anayasa tartışmaları yapılmaya başlandıkça ve tartışmalar ilerledikçe çok ilginç ve şaşırtıcı tepkiler de ortaya çıkıyor. Demokrat, liberal kesimler ve halk büyük bir çoğunlukla mevcut anayasanın değiştirilmesinden güçlü bir irade beyan ederken, bugüne kadar “cunta anayasası değişmeli” diyen bazı kesim ve grupların son tahlilde cunta anayasasının ruhunun korunması, değişmez (!) maddelerine dokunulmamasını istemeleri akla şöyle bir çağrışım yapıyor: ne kadar da 1982 cunta yasasının seveni varmış!

Başta CHP, MHP olmak üzere bir dizi oluşum bir anda “cunta anayasasıseverler” grubuna dahil oldular. Bunların bir kısmı daha önceki dönemlerde çok daha radikal ve çok daha liberal denebilecek taslaklar ve öneriler hazırla(t)mışlar. Peki bugün bu direncin nedeni nedir?

Bu direncin ana nedeni sistemdeki rol/yapısal değişiklikten kaynaklanmaktadır. Son yıllara kadar devlet ve devletçi elit ile devlet merkezli düşünen gruplar halka rağmen bir modernleşme dayatması içine girdiler. Fakat modernleşme ve demokratikleşme süreci son yıllarda tersine döndü. AB süreci ile birlikte millet modernleşme ve demokratikleşme sürecine büyük bir destek vermeye başladı. Demokratikleşme süreci ilerledikçe birey güçlenmeye ve devlet(çi) anlayış zayıflamaya başladı. Devlet, devletçi elit ile devletle eklemlenen veya devlet merkezli düşünen grup ve hizipler avantajlarını, bulundukları haksız konumlarını ve koltuklarını demokrasinin oluşturduğu rekabetçi ortamda, bir bir kaptırmaya başladılar. Sonunda bu gruplar daha önce savundukları düşünceleri bile çıkarları için inkar etmeye başladılar. Ve işbirliği yapan bu marjinal gruplar aynı zamanda basını da iyi manipüle etmektedirler. Mahalle baskısı, Malezya oluyor, yok İran oluyor. Olmadı otoriterleşme verelim tarzı savunmacı politikalarla kafaları bulandırmanın gayreti içindedirler.

Neden Sivil anayasaya karşılar?

Çünkü cunta anayasası bireyi değil, devleti koruyan bir metin. Devleti kutsal ve yüce vaaz eden bir anlayış. Devleti özne olarak gören bir anlayış. Bu anlayış jakoben geleneklerine tam da uyuyor.

Anayasa tartışmalarında, “Devleti zayıflatıp bireyi mi güçlendireceğiz!!!” hayret türü cümleler kuruyor ve bir türlü anlayamıyorlar veya anlamak istemiyorlar. Çünkü onlara göre devlet kutsaldır(çıkarlarını koruduğu için) ve birey ancak bu kutsalın malı olabilir. Sahibi asla olamaz. Devletin sahibi olacaksa bu kıymeti kendiden menkul gruplar olabilir. Halk yerini bilecek ve vatandaşın( malum gruplar oluyor) isteklerine boyun eğecektir.

Kimse kendi konumlarını kaybetmek istememektedir. Lafa gelince hepsi 1982 anayasasına karşı fakat icraata gelince hepsi savunucusu kesiliveriyor. Dikkat edilirse özellikle devlet içinde vesayetçi ya da güçlü bir pozisyonda olan her hangi bir kurum açıklama yaptığında “bizim konumumuza dokunmayın” diyorlar. Niye acaba? Halkı düşündükleri için olmasın bu çırpınışlar!? Utanmadan nasıl da halkın gözünün içine baka baka sadece kendi konumlarını savunabiliyorlar. Bize dokunmayın da istediğinizi yapın, değiştirin diyebiliyorlar.

Laiklik, cumhuriyet vs hepsi bunlara hizmet ettikçe mekbuldur. Laikliği yıllarca bir değer olarak dayatmaya çalıştılar. Laikliği bu oluşturdukları değer algısı üzerinden toplumsal mühendislik aracına cevirdiler. Oysa demokrasi varsa laiklik ancak hakkıyla olabilir. Demokrasi varsa ancak gerçek bir cumhuriyet olur. Saddam’ın Irak’ı “Irak cumhuriyeti” idi ve laikti. Ama aslında sistem ne cumhuriyet ne de laikti. Çünkü laiklik demokrasinin doğal bir sonucudur. Batılı çoğu çağdaş demokrasilerinde laiklik yasalarında yazmaz ama hepsi de demokrasi olduğu için doğal olarak laiklik(seküler) bir sistem oluşmuştur.

Bu devlet merkezli (belki çıkar merkezli demek daha doğru olur) grupların tek derdi demokrasi iledir. Fakat açıkça “biz demokrasiye karşıyız” diyemedikleri için, laiklik, cumhuriyet, AB teslimiyetçiliği, AİHM, çifte standart, çözüm süreci ( onlar çözülme süreci diyorlar) gibi anlamsız ve retorik kavramların arkasına sığınıyorlar.

Bunlar özünde 82 anayasasının gerçek savunucularıdır. Tam da o ruhu taşıyan jakoben gruplardır. Takiyye yaparak yıllarca demokrat göründüler fakat iş gerçeğe binince gerçek yüzlerini gösterip “82 anayasası severler” oldular.

Darbe anayasası ile demokratikleşen hiçbir ülke yoktur. Türkiye de istisna olamayacaktır. Demokratikleşmek ve insani bir sistem kurmak istiyorsak gayri insani olan bu anayasa değişmelidir. Ameliyatla olacak bir iş değildir. Tek çare sivil, demokratik bir anayayasadır.

1982 ANAYASASININ NE KADAR DA SEVENİ VARMIŞ!
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen