Sayfa Yükleniyor...
Sonda söyleyeceğimi başta yazayım: Kürt sorununun çözümü AK Partinin Parti Programı ile mümkün. Nasıl mı?
Eylül 20122de yazdığım bir yazı aslında bugünleri de çok net olarak anlatıyor. Çünkü biz Albert Einsteini haklı çıkarırcasına, hep aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar bekleyen toplumsal bir deliliğe malul kalan talihsiz bir insan grubuyuz. Ve bu deliliği sorgulamak bile bazen delilik olarak kabul edilebiliyor. İlgili yazıda sorunun karmaşıklığına yapılan vurgudan sonra parti programında vurgulanan çözüm yöntemine de değinilmektedir.
Kürt sorunu sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutları olan çok bilinmeyenli bir denklemdir. Çözümü de şiddet ve güvenlik politikalarında değil demokrasinin derinleşmesindedir. Bu tespitleri AK Partinin Parti Programı yapmaktadır. AK Parti Programı Kürt meselesini doğru bir teşhisle Temel Haklar ve Siyasi İlkeler başlığı altında değerlendirmektedir. Programa göre;
Bürokratik otoriter devlet anlayışına yaslanan çözümler, sadece asayiş mantığına dayandığı için uzun vadede sorunları daha da derinleştirmektedir. Buna karşılık demokratik devlet anlayışı çerçevesindeki yaklaşımlar, ilk anda endişeyle karşılansa da uzun vadede milletimizin birlik ve bütünlüğünü pekiştiren sonuçlar doğurmaktadır. Bu nedenle bölgedeki sorunlar aynen kalacak demektir. Sadece ekonomik kalkınma politikaları ile tam bir çözüme kavuşturulamayacağı gerçeği yanında bütün bunların üstünde kültürel farklılıkları demokratik hukuk devleti ilkesi çerçevesinde tanıyan yaklaşımların etkili olması gerektiği anlayışına ulaşılması sorunun çözümünde önemli bir adımdır.
AK Partinin programında vurgulanan diğer önemli bir husus ise, gayet çatışma yönetimi ve barış metotlarına uygun olarak sorunun görünen değil, kök nedenlerine inmeyi önermesidir. Ve şöyle demektedir:
Hizmetlerin yetersiz olması, işsizlik, fakirlik ve baskı, terörün beslenmesine en elverişli ortamlardır. Terör ve baskı karşılıklı olarak birbirini besler. Terörün sonuç olduğunu unutan her yaklaşım, sadece baskı ile çözüm üretmeye yönelir. Oysa bu terörü daha çok güçlendirir. Bu nedenle terörü sona erdirmenin yolu, temel hak ve hürriyetlere saygılı bir devlet yaklaşımı ile ekonomik kalkınmayı ve güvenliği aynı bütünün parçaları olarak ele almaktan geçer.
Peki son zamanlarda AK Partinin söylem ve politikaları bu programda belirtilen anlayışın neresindedir? Bana kalırsa %90 bu programdan sapmış durumdadır. "Bu sapma tek taraflı değil ve tek nedeni de AK Parti değil" denebilir. Doğru, fakat yol haritası olarak kaleme alınan bir metin var ortada. Yıllarca olumlu sonuçlar alınmış ve bilimsel olarak da doğru bir yöntem öneriyor. Buna tekrar bakmak akıllarına mı gelmiyor, yoksa bazılarının işine mi?
Tüm toplumsal sorunlar gibi, Kürt sorunu da buzdağına benzer. Görünen kısmı şiddet ve terör boyutu olabilir fakat onun altında yani nedenler olarak uzun bir tarihsel adaletsizlikler dizisi, baskı, zulüm ve ayrımcılıklar var. Eşitsizlik ve insan hakları ihlalleri var. Sorunu sadece görünen kısma indirgemek bir eski Türkiye alışkanlığıdır ve bu anlayışla ile çözüm imkansızdır.
Dört yıl önce yazılan yazıda da vurgulandığı gibi bilimsel barışçıl bir çözüm için basitçe dokuz adım gerekir. 1) Taraflar ortak bir sorunun var olduğu taraflarca kabul edilmeli 2) Sorun bütün boyutlarıyla ve doğru bir şekilde teşhis edilmeli, tanımlanmalı 3) Teşhisten sonra çözümün barışta olduğuna taraflar inanmalı, barışı bilmeyen, barışı konuşamaz 4) Bunun için öncelikle işe çatışma dili terk edilerek başlanmalı 5) Ardından taraflar arasında diyalog başlatılmalı 6) Geçmişle yüzleşme mekanizmaları kurulmalı 7) Barış sürecini yürütecek arabulucu, kolaylaştırıcı ya da danışmanlık edecek güçlü, tarafsız, konuyu bilen üçüncü bir taraf olmalı 8) Barışı kurumsallaştıracak yapısal ve anayasal reformlar yapılmalı ve son olarak 9) Barışı toplumsal tabana yayacak ve kalıcı hale getirecek toplumsal entegrasyon faaliyetleri yürütülmelidir.
Bu basit teorik çerçeveye bakıldığında son yıllarda kısmen başarılı yürütülen bir çözüm sürecine rağmen, birinci maddeye tekrar döndüğümüz görülmektedir. Yani benim oğlum bina okur, döner döner yine okur misali filmi hep başa sarıyoruz. Uluslararası çatışma raporları ve yaptığımız araştırmalara göre Kürt sorunu 4. dereceden bir çatışmadır. Bilimsel ifadesi ile şiddetli kriz halidir. Bunun sonraki adımı 5. derece yani savaştır (Bugün bile bazı uluslararası barometrelere göre savaş olarak tanımlanmaktadır). Dolayısıyla Kürt sorunu öyle basit günlük politikalara, kişisel hırs ve politik çıkarlara alet edilecek safhayı çoktan geçmiştir. Çözüm inisiyatifi giderek çatışmanın taraflarını aşma noktasına gelmektedir.
Hükümet, siyasi partiler ve bu çatışmanın tüm tarafları biran önce bu çatışma dilini terk etmekle işe başlamalı ve onu takip eden adımları izlemeli. Duygu ve ihtiraslar yerine akıl ve bilimsel yöntem ve metotlara dönülmelidir. Bunun için AK Partinin programına bir göz atmak iyi bir başlangıç olacaktır.