Barışa Giden Yol?-2


  • Oluşturulma Tarihi : 19.08.2015 06:41
  • Güncelleme Tarihi :
Barışa Giden Yol?-2 yazının resmi

Müzakere için Doğru Zaman

Malbotra, hükümetler önkoşul ileri sürerken ya da müzakere zamanını belirlerken iki noktaya dikkat etmeleri gerektiğini ileri sürer: Birincisi karşı tarafın koşulları yerine getirme gücünün olup olmadığı dikkate alınmalı. İkincisi ise, koşulların karşı tarafın müzakere gücünü zayıflatmamsı, ya da gelecekte manevra kabiliyetini ortadan kaldırmaması gerektiğini ileri sürer. Aksi takdirde, koşullar çoğu zaman çözümü imkânsız hale getirebilir ve zaten koşul ileri süren birçok siyasetçi de, onu çözümü engelleyici bir araç olarak da kullanabilmektedir. Başka bir ifade ile, karşı tarafın kabullenemeyeceği koşullar ileri sürmek, çözümü istememektir aynı zamanda.

Bu çerçevede bugün çözüm sürecinin geldiği nokta incelendiğinde bir çıkmaz ile karşı karşıya kaldığımız ortadadır. Şiddetin sürmesi hükümet müzakere konusunda isteksiz hale getiren en önemli nedenlerden birisidir. Bizim ülkemizde de “PKK silah bırakmadan hiçbir şey konuşulamaz” diyen güçlü bir akım hep var oldu. Yani Türkiye örneğinde önkoşul olarak PKK’nın silah bırakması öne çıkıyor. Önkoşullar özellikle, siyasiler için bir koruma aracıdır, zira koşullar siyaseten sorumluluk riskini minimize etmektedir. Fakat önkoşullar çoğu zaman müzakereleri ve dolaylı olarak çözümü de imkânsız hale getirebilmektedir. Malbotra’ya göre kötü veya karşılanması zor bir önkoşul, barışçıl çözümün önünü tamamen tıkayabilir. Zira önkoşullar iki tarafa da sınırlamalar getiren ve iki tarafın da elini-kolunu bağlayan durumlar ortaya koyabilirler.

Hükümet ve diğer sorumlular açısından riski minimize etme ve çözümü mümkün kılmak     açısından ideal olan, çatışmazlık durumudur, en ideali ise PKK’nın silah bırakması durumudur. Birinci durum pekâlâ mümkün görünüyor ve bugüne kadar birkaç kez sabote edildiyse de tekrarlandı. Fakat ikinci durum biraz da çözümsüzlükten medet umanların ısrarla vurguladığı bir koşul olarak görünmektedir. Henri Kissenger bu durumlarda başarılı olmanın yolunun “minimum koşul” ileri sürmede olduğunu vurgular.

Kuzey İrlanda'dan Bask örneğine ve diğer pek çok çözüm sürecine bakıldığında müzakereler için en önemli koşulun ateşkes olduğu görülmektedir. Teorik olarak da ateşkes süreci çatışma yönetiminde ilk safha olarak kabul edilir. Silah bırakma ise, gerçek bir barışın sağlanmasından çok daha sonra gelir. Örneğin IRA Good Friday Anlaşmasından yaklaşık 10 yıl sonra, ETA ise çözüm sürecinden çeyrek asrı aşan bir dönemden sonra silahlara veda etmiştir.

Bugün Kürt sorunu kapsamında gelinen noktada sürecin kaldığı yerden devam etmesi için rasyonel ve olabilirlik açısından mümkün olan seçenek ateşkestir. Bu konularda iki makale bile okumamış ve siyasal tercihleri yönüyle resmi tezleri gevelemekten öte mahareti olmayan bazı yorumcuların 'yok efendim şu taraf zayıflayacak, bu taraf toparlanacak, öbürü kaçacak, diğeri uçacak, sonra barış gelecek' tarzı bilimsel olmayan, tamamen atmasyona dayalı tevil götürmeyen anlayışlara itibar edilmemelidir.

Teorik olarak vurgulanan bir tespite göre 'taraflardan birisi ya da ikisi şiddet yoluyla başarılı olacağına inandığı sürece barış şansı azdır'. Bugünkü durumda göze çarpan en güçlü olasılık maalesef budur, fakat bunun büyük bir yanılgı olduğunu her iki taraf da çok geçmeden anlayacaklardır. 30 yılı aşkındır bu gerçeği çoğu kez tecrübe eden taraflar, bunu bir daha tecrübe ettiklerinde, çokça bedel ödendiğini ve barışı tekrar kurmanın daha da zorlaştığını da fark edeceklerdir. Bu nedenle, zararın neresinden dönülürse kardır hesabı, taraflar insanlık tecrübesi ve bilimsel çalışmalardan yararlanarak yol almaya çalışmalı, bir an önce müzakere masasına dönmeli, yapıcı bir süreç ve kalıcı bir barışı inşa etmenin yollarını aramalıdırlar.

Barışa Giden Yol?-2
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen