7 Haziran genel seçimleri, 13 yıllık AK Parti'nin tek parti hakimiyetine son verdiği gibi, hiç bir partinin tek başına iktidar olmasına da izin vermedi. Bu sonuçlar, demokrasilerde karar verici olan halkın verdiği bir karardır ve herkesin saygı göstermesi gerekir. Halkın kararını beğenmeyip Jakoben davranışlar sergileyenler, daha büyük hüsranlara hazırlanmalıdırlar. Halka 'göbeğini kaşıyan adam', 'bidon kafa' ya da 'Irgat' diyen demokrasi kültüründen yoksun bidon kafaların felsefesi, 'halka rağmen halk için' anlayışındaki kemalist jakobenizmdir. Laikçi, yeşil, kırmızı kemalizm... Hepsi kardeştir. Bu anlayışın altında yatan zihniyet kendisini üstün görme hastalığıdır.
Haklar ve insanlık onuru bakımından herkes ahlaken eşittir. Fakat ahlakı muallel olanlar kendilerini ya üstün görürler ya da aşağılık kompleksini içselleştirirler ki bu iki durum da ahlaki hastalığa işaret eder. Zira bu hastalıklı zihniyete göre, en doğru kararı kendileri verir, iyi işleri yalnız kendileri yapar, kendileri ateşten, ötekiler ise topraktan yaratılmıştır, kendileri modern ötekisi ilkel, kendileri medeni ötekisi bedevidir. Jakobenlere göre, ırgatlar ve göbeğini kaşıyanlar doğru karar veremez, çıkarlarının ne olduğunu bilemez. Onların çıkarlarını ve haklarını da en iyi yine jakobenler bilir. Dolayısıyla bütün bu iyileri içinde barındıran 'BEN', karar vermeli, yemeli, içmeli ve yönetmelidir. İşin aslı ise herkesin doğrusu kendince doğru ve gerçektir ve herkesin gerçeği doğruluk ve iyilik yönüyle eşittir. Demokrasilerde herkes kendi maddi ve/ya manevi çıkarına göre karar verir ki demokrasinin özü de budur, özgürlüğün gereği de. Gerçek bidon kafalılık ise bunu bir türlü anlayamamıştır. Seçim sonrasında gelişen bu sevimsiz ve saygısız söylemler üzerine yapılan bu kısa bir değerlendirmeden sonra günün gerçeğine yani seçim sonucuna dönmekte fayda var.
Koalisyonlar parlamenter demokratik sistemlerin en doğal sonucudur. Ve halihazırda başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyadaki parlamenter demokrasilerin çok büyük bir çoğunluğu koalisyonlarla yönetilmektedir.
Koalisyon bir takım çalışmasıdır. Ortak yönetimdir. Uzlaşma kültürünün ürünüdür. Karşılıklı saygının göstergesidir. Kendini üstün görmemektir. Ahlaki eşitliğin ispatıdır. Göreceli olarak hesap vermekten korkmamaktır. Dengenin aracıdır.
Seçim sürecinde siyasi partilerin söylemlerine bakılırsa maalesef bunları görmek mümkün değil. Aksine tam da bu erdemli davranışların tersi sergilendi, ötekileştirildi, nefret üretildi, hainlik edebiyatı bolca tüketildi, kurtuluş savaşları ve haçlı savaşları verildi ve hatta birbirinin inançlarıyla alay edildi. Kısacası makyvelizmin dibine vuruldu dense Makyavele ayıp olur, o gelse bu süreçte ancak çırak (konjonktüre uygun olarak ancak danışman diyelim) olabilirdi. Seçim süreci deyip geçiştirilemez bunlar. Her ahval ve şeraitte bunları yapmak ahlaki çöküntünün, ilke eksikliğinin, demokratik kültür yoksunluğunun, insanlık değerlerinden uzaklaşmanın bir göstergesidir.
Koalisyon bir müzakere ve uzlaşma sürecidir. Kimse istediğinin tamamını elde edemez. Partiler koalisyon kurarak toplumsal uzlaşmaya, demokratik kültürün gelişmesine, ötekine saygı anlayışının yaygınlaşmasına katkı yapabilirler. Yeni bir seçimin farklı (koalisyon dışı) bir sonuç doğuracağından kim emin olabilir ki?
550 kişi (aslında karar verenler 5- 10 kişi) kendi arasında uzlaşamaz, hükümeti oluşturamaz ve aralarında barışçıl bir düzen kuramazlarsa 77 milyondan bunu hangi yüzle beklerler?