Cenevre III Görüşmelerinden Barış Çıkar mı?


  • Oluşturulma Tarihi : 01.02.2016 11:35
  • Güncelleme Tarihi :
Cenevre III Görüşmelerinden Barış Çıkar mı?  yazının resmi

Arap Baharı’nın en zor halkası Suriye, maalesef yıllardır süren bir iç savaş sahnesi oldu. Giderek ağırlaşan bir tablo ve trajediler peş peşe ortaya çıkıyor. Şu ana kadar 250 bin can kaybı, harap olmuş şehirler, etnik ve mezhepsel bölünme, toplumun %20'si yani yaklaşık beş milyon insan ülkesini terk etmiş ve bir o kadar da ülke içinde yerinden edilmiş durumdadır. Bu tablonun günden güne ağırlaştığını insanlar sadece gözlemekle yetiniyor maalesef.

Haziran 2012'de başlayan Cenevre görüşmeleri, 2014'te II. ve 2016'da III. turda olmasına rağmen, tam anlamıyla bir ümitsiz vak'a. Savaş yapmak kolay, asıl zor olan barış yapabilmektir. Çünkü yıkmak kolay, yapmak zordur. Hele söz konusu bölge Ortadoğu ise barış sadece zor değil, zooorrrr bir zanaat. Maalesef Ortadoğu son bir asırdır Orta ve Doğu Afrika ve Balkanlar ile birlikte dünyanın çatışma bölgelerinden biri olarak öne çıkıyor.

Ortadoğu'da büyük oranda barış anlamına gelen İslam inancına sahip insanlar yaşıyor, fakat dikta rejimlerden ve sorunlarını sadece şiddetle çözme, asabiyye ve ırkçılık gibi cahiliye hastalıklarından bir türlü kurtulamıyor. Cenevre görüşmeleri 3,5 yıldır neredeyse hala aynı yerde sayıyor. Cenevre I'de konuşulan konular ve öneriler ikinci ve nihayet üçüncü turda da devam ediyor. “Aynı şeyleri deneyip farklı sonuçlar beklemek, ahmaklıktır” der Albert Einstein. BM maalesef barış konusundaki tecrübe ve uzmanlığına rağmen, büyük güçlerin vesayetinden kurtulamadığı için bir türlü teoriye ve bilime uygun bir pozisyon ve barış çerçevesi geliştiremiyor. Hem bölgesel hem de küresel güçler maalesef Suriye'de barıştan ziyade kendi çıkarlarını maksimize etmenin gayreti içindedirler. Oysa barışın ilk adımı, bütün tarafların sorunu ortak bir sorun olarak görmeleri, barışçıl bir yolla çözmek istemeleri ve öncelikle çatışma dilini terk ederek barış dilini inşa etmeleri gerekir.

Daha geniş anlamda barış için gerekli adımlar teorik olarak 1) Ortak bir sorunun var olduğu taraflarca kabul edilmeli 2) Sorun bütün boyutlarıyla ve doğru bir şekilde teşhis edilmeli, tanımlanmalı 3) Teşhisten sonra çözümün barışta olduğuna taraflar inanmalı, 4) Bunun için öncelikle işe çatışma dili terk edilerek başlanmalı 5) Ardından taraflar arasında diyalog başlatılmalı 6) Geçmişle yüzleşme mekanizmaları kurulmalı 7) Barış sürecini yürütecek arabulucu, kolaylaştırıcı ya da danışmanlık edecek güçlü, tarafsız, konuyu bilen üçüncü bir taraf olmalı 8) Barışı kurumsallaştıracak yapısal ve anayasal reformlar yapılmalı ve son olarak 9) Barışı toplumsal tabana yayacak ve kalıcı kılacak olan toplumsal entegrasyon faaliyetleri yürütülmelidir.

Öncelikle teknik konulara bakılırsa, Cenevre masası bile bir barış masası olarak kurulmamıştır. Barış masası yuvarlak olur, fakat Cenevre'de gördüğümüz masa U şeklindedir. Yine en sağlıklı barış görüşmeleri doğrudan yapılır, fakat Cenevre'de görüşmeler dolaylı yapılmaktadır. Barış için tüm tarafların görüşmelere katılımı esastır, fakat Cenevre'de en büyük çaba bir birini dışarıda tutma gayretidir. Kolay konulardan başlanması gerekirken, en zor konu olan geçici hükümet gibi son konuşulması gereken konulardan başlamaktadırlar. Barış süreçlerinde üçüncü taraflar yani arabulucular ve dış aktörler tarafsız ve iyi niyetli olmalıdır oysa Cenevre'de dış aktörler adeta oyunu belirliyor ve Suriyeliler yerine kendi çıkarını maksimize etmenin gayreti içindedirler.

İşin esasına gelindiğinde, yine Cenevre'ye giden süreçte ve devam eden görüşmelerde barış dili şöyle dursun, taraflarda ötekileştirici, suçlayıcı ve dışlayıcı bir çatışma dili hakimdir. Birbirlerini diktatörlükle, terörizmle, satılmışlıkla, kukla olmakla suçlamanın ötesine gidememektedirler. Yine diyalog esasken, burada bir sağırlar diyalogu vardır ve görüşmeler zaten dolaylı yapılmaktadır. Böyle karmaşık bir süreçte güçlü bir arabulucuya ihtiyaç duyulurken, Arabulucu oldukça zayıf ve büyük güçlerin etkisi altındadır.

Bu görüşmelerin varlığı tabi ki önemlidir fakat bilimsel olarak ve insanlık tecrübesine bakıldığında bu görüşmelerden barış çıkmaz. Çünkü bilimsel kurallara uyulmamakta ve hem iç hem de dış aktörlerin barış talebi yok denecek kadar azdır. Taraflar hala şiddetten ümit var görünmektedirler ve barış çalışmalarında bir kural vardır ki çatışan taraflardan biri ya da birkaçı şiddetten medet umduğu sürece barış yapılmaz. Yine belirleyici kurallardan birisi şu ki barış süreçleri uluslararası sistemin sunduğu fırsatlardır. Yani çatışan taraflar bazen barış istese bile barışamazlar. Barışabilmeleri için uluslararası güçlerin de barış istemesi gerekir.

Peki bütün bu tespitlerden sonra Suriye'de bir barış ümidi var mı? Keşke yanılsam, fakat bilimsel bilgi bazen sonuç tayin edicidir.

Cenevre III Görüşmelerinden Barış Çıkar mı?
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen