DEMOKRASİ KİME OY VERECEK?

Demokrasi özünde katılımdır. Yani bizi ilgilendiren meselelerin karar alma süreçlerine katılımı ifade eder. Bu katılımın en önemli şekil şartı da eşitliktir. Demokrasi eşitlikçi bir katılımı öngörür. Ve seçimler de belki en sağlıklı değil, fakat en büyük katılım merasimleridir. Demokrasi sadece seçimlerden ibaret değildir elbet, fakat seçimsiz demokrasi de yoktur. Çağdaş demokrasinin en önemli ayırt edici özelliği katılımla birlikte değerleri (insan hak ve özgürlüklerini) korur. Onun için demokrasi, eşitliğe dayalı katılımı öngören, temel hak ve özgürlükleri koruyan çoğulcu bir anlayıştır. Demokrasi eğer bir seçmen olsaydı eşitlikçi, insan haklarına saygılı ve çoğulculuğu benimsemiş bir kişi olurdu. Ve doğal olarak bu özellikleri taşıyan bir adaya oy verirdi.Peki demokrasi Türkiye'ye gelse ( demek ki daha gelmemiş) kime oy verecek?

a- Ekmek için Ekmeleddin

b- Milli güç ve milli irade için Erdoğan,

c- Yeni bir yaşam için Selahaddin...

Ekmek aş-iş, yeme-giyinme ve barınma anlamında önemlidir, bir insan hakkıdır, fakat demokrasiyi doğrudan ilgilendiren bir mesele değildir. 'Ama Ekmeleddin iyi insandır, profesördür, dini bilgisi de çok iyidir. hatta Arapçayı da iyi bilir' diyorlar. Üstad Plato, bir demokrat değildir fakat iyiliği ve erdemi sever. Ona rağmen 'iyi insan olmak yetmez, iyi ayakkabıcı olmak gerekir' der. Ekmeleddin iyi insan olabilir, fakat iyi bir siyasetçi olduğunu, ya da iyi bir demokrat olduğunu henüz göstermiş değildir. Büyük ihtimalle eğer bizde olsaydı, demokrasi ona oy vermezdi. Yine de Allahü a'lem demek lazım.

Milli güç ve milli irade kavramları demokrasiyi çağrıştırıyor. Onun yerine slogan, demokratik güç ve kişi iradesi olsaydı daha doğru olurdu. Milli güç ve milli irade kavramları anlayış olarak Rousseaucu kavramlardır. Yukarıda tanımlanan değerlerle birlikçe çoğulcu demokratik bir anlayıştan ziyade çoğunlukçu ve çoğunluğun diktasına dayalı bir anlayışı ifade eder. ki '%50'yi evde zor tutuyorum', yine o %50'yi işaret edercesine milli irade demek zaten o çoğunlukçu anlayışı ifade ediyor. Milli irade kavramını vesayetçi anlayışlara karşı kullanmak doğrudur, yerindedir, fakat %0,01 bile olsa demokratik bir güce nispeten kullanmak çoğunluğun diktasına işarettir. 'Ama Erdoğan demokrasinin baş düşmanı olan askeri vesayeti bitirdi. Bireysel özgürlüklere yönelik en büyük tehdit olan çeteleri ve örgütleri sildi. Başörtüsünü çözdü, Alevi meselesi ve Kürt sorununda adımlar atıyor. Bu mu çoğunluğun diktası?' denebilir. Bunların hepsi çok değerli, çok kıymetli demokratik kazanımlardır, fakat demokrasi bir bütündür. Biraz özgürlük, biraz demokratlık, biraz da otoriterliği kaldırmaz. Ve bir süreçtir ki ona demokratikleşme denir, ama en önemli özelliği az da olsa devamlı olanıdır. Mehter marşına pek ayak uyduramaz. Dolayısıyla demokrasi vatandaşımız olsaydı, Erdoğan'a da büyük ihtimalle oy vermezdi.

Yeni bir yaşam için Selahaddin... Slogan demokratik bir yaşam için Selahaddin olsaydı belki daha doğru olurdu. O yeni yaşamın içinde ne olduğunu pek bilmiyoruz. Bir de 'yeni' kavramı çok eskidi. 'Yeni' olan her şeyin de yeni olmadığını bu halk çok gördü. 'Ama Selahaddin, çok genç, dinamik ve iyi bir siyasetçidir, hatta Türkiyelidir artık' denebilir. Doğrudur, fakat demokrasi Türkiyeliliğe bakmaz. Bir de diğerleri daha da Türkiyeli kabul edilir. 'Eşitlikçi, çoğulcu, kapsayıcı ve özgürlükçü söylemi güçlüdür, daha da ne yapsın Selahaddin?' deniyor. Doğrudur, ama nihayetinde demokrasi söyleme değil, icraata bakar. Bağımsız bir Kürt siyasetçiye bile tahammül edemeyen bir geleneği temsil ediyor. Bu algıyı kırmak zaman alır. Bu nedenle, demokrasi eğer bizde olsaydı, büyük ihtimalle ona da oy vermeyecekti.

Aslında uzatmaya gerek yok, olmayan seçmen, eğer ki hile yoksa, nasıl oy kullanacak!

Kurumsal anlamda demokrasiden bahsetmiyorum sadece, zihinlerde de demokrasi yok. Bu ülkede neredeyse herkes eşitlikten önce üstünlüğe, özgürlükten ziyade güce ve çoğulculuk yerine çoğunluğa güvenir. Ve adaylarımız da bu toplumun üyeleri...

DEMOKRASİ KİME OY VERECEK?