Gezi, Gazi mi Oldu?


  • Oluşturulma Tarihi : 02.06.2014 06:46
  • Güncelleme Tarihi :
Gezi, Gazi mi Oldu? yazının resmi

Türkiye tarihinde devletin baskısına, anti-demokratik uygulamalarına ve insan hakları ihlallerine karşı, Kürtler, sol gruplar, dindarlar gibi 'makul olmayan vatandaş' ya da bir askeri memurun deyişiyle 'sözde vatandaş' dışında kitlesel olarak tepki gösteren olmadı. Yani Türkiye'de batılı anlamda ciddi sosyal hareketlerin (social movements) olmadığı iddia edilirdi.

Gezi eylemleri, başlangıçta bu iddiayı çürüttü. Birkaç gün içinde, halkın taleplerini dile getirmesi, baskıya karşı barışçıl gösteri yapması, üstelik toplumun büyük bir kısmı tarafından destek görmesi acaba 'Türkiye siyaseti değişiyor mu?' dedirtti insanlara. Türkiye siyasi tarihinde bir dönüm noktası olacak bir gelişmeydi. Her kesimden demokrat insanlar heyecanlandı... Çünkü Sırrı Süreyya Önder'in kepçenin önünde duruşu, ardından gelen toplumsal destek birkaç olumsuz gelişme dışında renksiz, ideolojisiz, barışçıl ve demokratikti.

4 Haziran 2013 tarihinde Yenişafak gazetesinde yazdığım 'Çatışma Yönetimi Perspektifinde Gezi Parkı' başlıklı makalede 'Geziden alınacak dersler' kısmında şunlar yazılı:,

Bugün gelinen nokta itibariyle Gezi Parkı olaylarının gelecekte siyasal hayatımız ve demokrasi kültürümüz üzerinde olumlu etkileri olacaktır. Bunları şöyle sıralamak mümkün:

•          Devlet şiddeti sınırlanacak ve devlet şiddete başvurmadan önce çok düşünmek zorunda kalacaktır;

•          Çoğunlukçu olan demokrasi anlayışı, zorla da olsa çoğulcu bir yöne evrilmek zorunda kalacaktır. Yani artık 'ben yaptım oldu' anlayışı kolay kolay işlemeyecektir.

•          Hükümetler ve diğer çoğunluk gruplar 'öteki'nin de hassasiyetlerine karşı daha duyarlı olacaktır. Başkasının yaşam tarzına karışmak daha da zorlaşacaktır;

•          Halkın tepkisi ciddiye alınacaktır;

•          Hak aramanın kötü bir şey olmadığı daha iyi anlaşılacaktır;

•          Kürtlerin haklı tepkileri daha doğru bir çerçevede algılanacak ve barışçıl eylemler yapanlara kolay kolay terörist damgası vurulamayacaktır;

•          Medyanın insan hak ve özgürlükleri konusunda daha duyarlı olacağı az da olsa ümit edilmektedir.

Sonuç itibariyle çatışma, çatışmalar genel anlamda sistematik bir şiddete evrilmediği sürece demokratikleşme, değişim ve dönüşüm için olumlu süreçlerdir. Mevcut Gezi parkı krizinin de bu anlamda bir fonksiyon göreceğini tahmin etmek zor değildir. Fakat sürecin şiddetten arındırılması ve iyi yönetilmesi hususunda tüm sorumlu kişilerin daha hassas ve dikkatli bir söylem ve eylem içinde olmalarında yarar vardır.

Gezi'den bir yıl sonra olay incelendiğinde o zaman 'alınacak dersler' diye yaptığım tahminlerin bir-ikisi hariç tutmadığı fark edilecektir.

Peki neden?

Birincisi, o renksiz, ideolojisiz, barışçıl ve demokratik olan eylemler, bir-iki hafta gibi kısa bir süre zarfında seçimlerle Ak Partiyi yenemeyen bazı kesimlerin Hükümeti yıkma provasına dönüştürüldü. İkincisi, çevreyi koruma ve baskıya direnç eylemleri yavaş yavaş, ağırlıklı olarak 'Mustafa Kemalin askerleriyiz', tarzı sloganlar ve 'kalpaklı resimli bayraklarla' ideolojik bir kalkışmaya dönüştürüldü. Üçüncüsü, İzmir'de Ak Parti ve BDP parti teşkilatlarına saldırılar düzenlenerek 'Barış sürecine' ulusalcı tepki gösterildi.

Dördüncüsü, çatışma yönetimi disiplinine göre, çatışmalar şiddete evrilmediği sürece demokratikleşme, değişim ve dönüşümün aracı olacakları vurgulanmaktadır. Oysa Gezi ciddi bir şiddete evrildi. Polisin şiddetinin yanında araç yakmalar, taşlamalar, devrilmeler ve otobüs duraklarının tahrip edilmesi gibi gösterici şiddeti orataya çıktı.  İnsanlar öldü, çevre tahrip edildi, aylarca kriz boyutunda bir çatışma olarak sürdü.

Bütün bu olumsuz gelişmeler, Geziyi bir savaş alanına çevirdi ve Gezi aslında Türkiye siyasi hayatında bir dönüm noktası olacakken, maalesef Gazi hem kavramsal anlamda savaş(an) oldu, hem de argo anlamıyla demokratik bir dönüşüm süreci olarak sonuçsuz kaldı. 

 

Gezi, Gazi mi Oldu?
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen