2

Hak-Temelli Siyaset: Demokrasi ve Özgürlükler Şehri


  • Oluşturulma Tarihi : 02.12.2019 06:44
  • Güncelleme Tarihi :

Siyaset kelime anlamı itibariyle idare etme, ılımlılık, kapsayıcılık ve itidal içerir. Arapça’da “Elindekini siyasetle indir” diye bir söz var. Anlamı incitmeden, zarar vermeden, yavaşça indir. Batı dillerinde de toplumla ilgili ya da şehrin yönetimi ile ilgili anlamlar içermektedir. Prof.Dr. Davut Ateş’in “Demokratik Siyaset” isimli kitabında tartıştığı gibi, aslında siyaset modern anlamda dolaylı olarak demokrasiyi de içermektedir. Siyaset deyince kavramın demokratik, birleştirici ve kapsayıcı bir mahiyet taşıdığı bilinmelidir. Bugün dünyada genel olarak bir demokrasi krizinden ya da demokrasi kalitesinin düştüğünden bahsetmek mümkündür. Sadece yeni demokrasiler değil, yerleşmiş demokrasilerde de özgürlük ve haklar bağlamında bir gerileme olduğu gözlemlenmektedir.
Modern demokrasilerde aslında siyaset zaten birleştiren ve toplumsal barışı sağlayan en temel unsurdur. Demokratik olmayan hiçbir toplumda adalet ve özgürlükleri kapsayan pozitif barışı sağlamak mümkün değildir. Fakat ne yazık ki Dr. Muhammed Eyyüb’ün ifade ettiği gibi üçüncü dünya ülkelerinde siyaset yandaşları zengin etmenin bir yoludur. Bu nedenle, siyaset nihayetinde kaynak bölüşüm çatışmasına dönüşür. Sonuç olarak siyaset demokratik olamayan, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını yerleştiremeyen Üçüncü Dünya Ülkelerinde ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı ve çatışmacı bir araç haline gelmektedir.
Son yıllarda Türkiye iki tecrübeyi de yaşadı aslında. 2002-2010 yılları arasında demokratik bir siyaset tecrübesi yaşanırken, 12 Eylül Anaysa referandumundan sonra tedricen demokrasi kalitesinden ödünler verilmeye başlandı ve bugün iç ve dış nedenlerden bağımsız olarak demokrasi adeta bir fetret devri yaşamaktadır. Maalesef, Türkiye’de bu, demokrasinin ilk krizi olmadığı gibi, son da olmayacaktır. Fakat bu süreçte ortaya çıkan yeni siyasi hareketlerin neye dikkat etmesi gerektiği üzerinde durmakta fayda var.
Öncelikle Türkiye’nin çok partili hayata geçtiği 1950’den bu yana demokrasi birçok kez kalitesizleştirildi, zayıflatıldı hatta kesintiye uğratıldı. Fakat her defasında demokratik, özgürlükçü ve çağdaş bir söylemle ve bu söylemi güçlü bir şekilde vurgulayan hareketlerle çıkabildi. Söylem diyorum zira maalesef ki, sonradan o demokratik söylemler kül olup uçtu. Aynı hareketler, otoriter hatta otokratik uygulamaların aracı haline geldiler. Tek parti iktidarını Demokrat Parti, 1980 darbesinden sonra Özal’ın ANAP’ı ve 28 Şubat rejimini Ak Parti’nin demokrasi ve insan hakları söylemi yıktı.
Bugünkü ulusal ve küresel demokrasinin fetret dönemini bitirecek olan hareket/ler evrensel, demokratik, insan hak ve özgürlüklerini önceleyen ve birleştiren söylemler, eylemler ve aktörlerle aşabilirler. –Mış gibi söylemlerin bu defa pek de işe yaramayacağını bilmeliler. Gerçekten demokrasiyi ve insan haklarını içine sindirmiş, tüm vatandaşları eşit gören, destekçilerini ve muhaliflerini vatandaşlık temelinde ayrıştırmayan, toplumsal refah ve barışı önceleyen insan-merkezli bir siyaset benimsemeliler. Rövanşist ve ötekileştirici anlayıştan uzak durmalılar. Kişileri ve hatta hareketleri değil, düşünceleri, politika ve stratejileri tartışmalılar. Demokrasiyi içselleştirmemiş, insan haklarını söylemden ve bir araçtan öte görmeyen kişi ve gruplardan uzak durmalılar. Başka bir ifade ile “Yağmur nereye yağarsa, tarlayı oraya çekenlerden” uzak durmalılar. Zira bu toplum ne çektiyse, bu konjönktürel demokrat, konjöktürel Müslüman ve konjönktürel ahlakçılardan çekti.
Sahici bir demokratik dönüşüm ve toplumsal barış hedeflenmeli. İnsanları din, dil, ideoloji, cinsiyet ve felsefi düşünce gibi farklılıklar üzerinden bölmemeliler. Aksine bu farklılıkları zenginlik kaynağı olarak görmeli ve küresel çapta kriz yaşayan demokrasiye bir can suyu vermeyi taahhüt etmeliler. Sahte ve geçici söylemler ve çıkarcı aktörler olacaksa, hiç olmasın daha iyi.

Hak-Temelli Siyaset: Demokrasi ve Özgürlükler Şehri
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen