İDEAL TOPLUM?


  • Oluşturulma Tarihi : 19.05.2014 06:58
  • Güncelleme Tarihi :
İDEAL TOPLUM? yazının resmi

İdeal toplum iyi bireylerden mi oluşur, yoksa ideal toplum bireylerden bağımsız bir yapı mı arz eder? İdeal toplum sadece yöneten-yönetilen ilişkisi açısıyla mı ele alınmalı, yoksa birey-birey ilişkisi, birey-toplum ilişkisi yönüyle mi değerlendirilmelidir? İdeal toplum denen şey zamandan ve mekandan bağımsız mı yoksa zaman ve mekanın ürünün müdür? Bu konuda birçok soru üretilebilir fakat önemli olan bizim bugünkü toplumsal yapımızın ve toplumsal ilişkilerimizin bir takım insani ve ahlaki değerler üzerinden değerlendirildiğinde nerede olduğudur.

Şüphesiz ideal toplum, kişiden kişiye ve toplumdan topluma değişiklikler gösterir. Siyaset felsefesinde ve diğer ilgili disiplinlerde dile getirilen ideal toplumların farklı farklı tasarlanmış olması bunun açık bir göstergesidir. Fakat her ideal toplumda ve bu toplumu oluşturan kişilerde olması gereken temel bir takım unsurlar vardır. Bunlardan bazıları adalet, doğruluk, hürriyet, eşitlik, hakkaniyet, hoşgörü, yardımseverlik, alçak gönüllülük, ahlakilik, insanilik, ehliyet v.s... Kanımca ideal toplum ve ideal toplumun bireyleri arasında net bir ayırım yapmak imkansızdır. Ahlaklı realizmin önemli temsilcilerinden Reinhold Neighbur'un 'Moral Man and Immmoral Society (Ahlaklı Birey ve Ahlaksız Toplum)' isimli çalışmasında her ne kadar birey ve toplumun davranış kaynakları, modelleri ve nedenlerini ayırsa da, buna muhalif bir dizi teori de mevcuttur. Birey ile toplumu bu kadar kesin çizgilerle ayırmak, toplumsal gerçekliğe ne kadar uyar?

Peygamber Efendizmiz'in 'Nasılsanız öyle yönetilirsiniz' mealindeki hadis-i şerifi bireysel karakterle toplumsal karakterin örtüştüğünü ve iyi bir toplum için iyi bireylerin olması gerektiği anlamı çıkarılabilir, aynı zamanda birey-toplum arasındaki bağın göz ardı edilemeyeceğine de işaret etmektedir. İyi bireylerden iyi bir toplumun oluşması ihtimali daha büyük. İyi'nin ne olduğu sorusu tabi ki başka bir tartışma konusu. İyiyi temsil eden normlar da kişiden kişiye ve toplumdan topluma farklılıklar arz edebilir.

Plato'nun 'İyi insan olmak yetmez. iyi ayakkabıcı da olmak gerekir' şeklindeki sözü aslında bireysel olarak iyi huylu olmak, iyi düşünceli olmak, alçak gönüllü olmak, hoşgörülü ve saygılı olmak yetmiyor. Aynı şekilde başkasıyla ilişkilerimizde, toplumsal işlerimizde de iyi olmak lazım. Yaptığımız işi en iyi şekilde yapmak, sorumluluk sahibi olmak, kendimiz için istediğimizi başkası için de istemek gerekir. Kendimize yapılmasını istemediğimizi başkasına yapmamak gerekir. Aslında bu ilkelerin özünde başkasını kendimizle eşit görmeyi ve buna gönülden inanmayı gerektirir. Bu düsturlara sahip olmadığımız sürece işimizi iyi yapamayız. İşimizi iyi yapmadığımız zaman, kısmen kendimize fakat daha çok topluma büyük bir kötülük etmiş oluruz. İşini iyi yapmayan bir pilot, yolculara büyük bir kötülük etmiş olur. İşini iyi yapmayan bir öğretmen ya da akademisyen öğrencilere ve dolayısıyla topluma büyük bir kötülük etmiş olur. İşini iyi yapmayan bir doktor, toplumsal sağlıkla oynamış olur. İşini iyi yapmayan bir siyasetçi toplumsal düzen ve istikrara büyük bir tehdit oluşturur. İşini iyi yapmayan bir hukukçu toplumsal barış ve adaleti zedeler. İşini iyi yapmayan bir işveren işçilerin hayatını riske sokar ve çoğu zaman geri dönülemez hatalara neden olabilir.

Ne iş yaparsak yapalım, hakkını vermeliyiz. Aksi takdirde sadece yapılan işe hürmeten geçici bir saygınlık elde edebiliriz, fakat görev ve yetki bitince toplumdan sadece la'net okunur. İşini iyi yapan bir temizlik görevlisi, işini iyi yapmayan bir bakandan daha muteberdir. Örneğin, işini iyi yapmayan bir bakan, koltukta olduğu sürece bir saygınlık görebilir, fakat bakanlıktan düştüğü gün herkes onu kötülükle anar. Buna mukabil işini iyi yapan bir temizlik görevlisi hep insanlar tarafından takdirle ve hürmetle anılır. İyi anılmak için, işini iyi yapmak gerekmiyor, aksine faydalı olmak için işini iyi yapmak gerekir. Ahlaklı ve erdemli bir davranış olduğu için işimizi iyi yapmalıyız. Saygınlık, sadece ahlaklı bir davranışın yan ürünüdür.

Bireylerin ve toplumların imajı, yapısı ve davranışı birbirinden bağımsız değildir. Ahlaksız (işini hakkıyla yapmayan, hoşgörüsüz, kendini üstün gören) bireylerden oluşan bir toplumun ahlaklı (iyi, barışçıl, adaletli ve hakkaniyetli) olması biraz zordur. Fakat ahlaklı ve ideal (her neyse) bireylerden oluşan bir toplumun ideali yakalama ya da ona yakın olma ihtimali çok daha yüksektir.

Yazıda kullanılan 'iyi', 'ahlaklı', 'ideal' gibi kavramların hepsi de tartışmalı kavramlardır. Fakat bu kavramlar belli yüksekliklerde bulunan nimetlere benzer. Herkes kendi boyu ve tad algısı (metaforik anlamda) ölçüsünde onlardan faydalanabilir. Bir toplumda bu anlamda kısa boylu (işini iyi yapmayan, adaletli ve hakkaniyetli olmayan, ahlaki ve insani olmayan, kendisini eşit görmeyen, kendi için istediğini başkası için de istemeyen) insanlar değer görüyor ve etkili pozisyonları işgal ediyorsa, o toplumda ciddi sıkıntılar olur. Hatta tek başına iyi insan olmak ya da iyi bir ayakkabıcı olmak, iyi bir toplum için yetmiyor. Hem iyi insan olmak hem de iyi ayakkabıcı olmak gerekiyor. Bizim toplumun (özelde Türkiye ve İslam toplumu, genelde dünya toplumunun) durumunu bu ölçülere vurduğumuzda bugün nerede duruyoruz?

İDEAL TOPLUM?
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen