Sayfa Yükleniyor...
Dijitalleşme çağının insanları nereye sürükleyeceği, nasıl bir geleceğin bizi beklediğini kestirmek oldukça zordur. İnsanlığın geleceği cennet de olabilir cehennem de. Fakat bu cennet ya da cehennemi kuracak olan sürece yine insanın kendi kararları belirleyecektir.
Nesnelerin internet(leşmes)i, akıllaşması, yapay zekâ, büyük veri gibi devrimsel teknolojik gelişmeler, insan hayatını kolaylaştırmakta, insanı güçlendirmekte, üretimi ve refahı arttırmaktadır. Mesafeleri kısaltmakta ve ucuzlatmaktadır. Haberleşme ve bilgiye ulaşımı kolaylaştırmaktadır. Fırsat eşitliğini birçok alanda sağlamaktadır. Teknoloji geliştikçe ucuzlamakta ve gelişen toplumlar ve toplum kesimleri ile birlikte geri kalmış bölgelerdeki insanlar da o teknolojinin nimetlerinden yararlanmaktadır.
Otomasyon ve yapay zeka ile yakın gelecekte dünyada her alanda arz fazlası olabilir. Arabalar belki cep telefonları gibi ucuzlayacak, elektrik ve güneş enerjisi ile çalışan ulaşım araçları gelişecek, tarımsal üretim katlanarak artacaktır. Dünyanın her yerinde ucuz hatta belki de bedava enerji ve internete ulaşılabilecektir. Hayatımız internet ve internete bağlı makinalar üzerinden devam edecektir.
Üretim ve teknoloji bu kadar değişince doğal olarak sosyal ve siyasal yapılar da değişecektir. Küresel yönetim devletlerle birlikte ya da tamamen devlet-dışı aktörlere devredilebilecek. Belki de küresel siber yönetim modelleri ve alanları gelişecektir. Alış-veriş, ulaşım ve enerji küresel bazda sağlanacak, bütün insanlar tek bir toplum olacaktır. Teknolojinin gelişmesiyle uzaydaki keşiflerle yeni türlerle ilişkiler ve ticaret bile mümkün olabilecektir belki.
Bütün bu olası gelişmeler insana mutluluk ve huzur getirebilir mi? Refah teknoloji sayesinde mümkün olabilir, peki ya güvenlik ve özgürlük?
Güvenlik ve özgürlük ve bunlara bağlı olarak ahlakilik gelecekte en büyük sorunla karşılaşılacak alanlar. İnsanlara ait her türlü veriyi elinde bulunduran şirketler ya da siyasal yapılar, insanı kontrol etme, denetleme, köleleştirme, robotlaştırma, hürriyetinden yoksun bırakma hatta iradesini elinden alma gibi insanı insan yapan akıl ve vicdanı dahi manipüle etmeyi, kontrol etmeyi ve yönlendirmeyi deneyebilirler. Robot çağına giriyoruz derken, robotlaşma ile yüzleşebiliriz. İnsanoğlu tercih yapmalıdır. Ya İnsan olarak kalacak ya da makineleşecek. İnsan olarak kalabilmenin tek yolu var o da ahlaktır, etiktir.
İnsan yüzlü ya da insan-merkezli bir teknoloji geliştirme ve onu güvence altına almanın yolları geliştirilmeden, serseri bir mayın gibi siyaset, felsefe ve ahlak bilmeyen ya da dikkate almayan teknik elemanların eline terk edilirse sonuç felaket olabilir. Teknoloji bir an önce insanileştirilmelidir. İnsan, ahlak ve vicdan merkeze alınmalıdır. Son 400 yılda dünyada kurulan siyasal yönetimler iktidarları uğruna 400 milyon insan katlettiler, eğer insan ve ahlak merkeze alınmazsa önümüzdeki 100 yılda iktidar ve hırs uğruna milyarlarca insan yok edilebilir. Ve bu yapılırken robotlaştırılan, haşhaşileşen, zombileşen insanlar, bu katliamlara rahatlıkla destek verebilir. Son 400 yılda katledilen 400 milyon insanın ölümü nasıl rasyonalize edildiyse, bunlar da benzer gerekçelerle haklılaştırılacaktır. Bunlar bugünün senaryoları olabilir, fakat yarının gerçekleri olacaktır. O zaman çok geç olabilir. Bir an önce insan yüzlü teknolojiye geçiş sağlanmalıdır. Teknoloji sadece teknik elemanlara bırakılmayacak kadar önemlidir.