2

İnsanı Tanımlamak Mümkün mü?


  • Oluşturulma Tarihi : 20.08.2018 13:46
  • Güncelleme Tarihi :

İnsanın ne olduğu ya da ne olmadığı konusu tarih boyunca hep merak konusu olmuştur. İnsan hakları açısından da bu soru giderek hayati bir soru(n) olmaya başladı. İnsan haklarının bir insan teorisi var mıdır? İnsanı açıklayan tekil bir teori var mıdır? Bunun olması ya da olmaması bir eksiklik midir? Her disiplin kendi amacına hizmet edecek bir çalışma tanımı geliştirmiş olsa bile, multi-disipliner bir alan olan insan hakları için bir çalışma tanımı geliştirmek oldukça zor ve aynı zamanda tartışmalı ve sorunludur.
İnsan hakları kitaplarında insan tanımı yapmak pek yaygın bir gelenek değildir, hatta hiç başvurulmayan bir yöntemdir. Burada insan haklarını çalışan araştırmacıların kaygılarını anlamak gerekir, çünkü yapılacak her tanım eksik kalır ve bazı insanları ya da belki bazı hakları dışarıda tutmak zorunda kalacaktır. Fakat yine de alanın öğrencileri olarak sürekli bu soru ile karşılaşırız. Özellikle insan haklarını çalışmayan fakat hukuk, uluslararası ilişkiler, sosyoloji, felsefe, siyaset bilimi ve antropoloji gibi yakın alanları çalışan kişiler tarafından bu soru sık sık sorulur. Çünkü herkesin kendince bir tanımı var, fakat o tanımladıkları “insan”, insan haklarının anlayışıyla bazen uyuşmayabiliyor. Ya da bazen realite ile ideal olanı birbirine karıştırdıkları için bu soruyu sorma ihtiyacı duyuyorlar. Bazıları da ideolojik baktıkları için, hatta insan haklarını bazı yönlerden arzulamadıkları ya da açıkça reddetme cesaretleri olmadığı için felsefi bazı manevraların yardımıyla onu çürütmek istedikleri için böyle komplike bir soru ile karşımıza çıkarlar.
Bazı kişilerde ise, kendi dünya görüşleri dışındaki insanları eksik, kururlu, suçlu belki de aşağı gördükleri için ve doğal olarak kendilerini muteber “ötekini” makul olmayan insanlar ya da kendilerini baş ötekileri ayak olarak gördükleri için onları insan haklarına layık görmüyorlar ve böyle bir soru ile bu bakışlarını açığa vuruyorlar. Bazıları soru sorma ihtiyacı duymadan “öteki” ve belki de aşağı gördükleri kişi/lerle ilgili insan hakları söz konusu olduğunda, hemen “insan hakları insanlar içindir” diyerek, aslında ötekini insandışılaştırabiliyorlar. İnsandışılaştırılan kişi/ler bunu yapanların gözünde doğal olarak insan haklarını hak etmedikleri gibi, gayri insani, gayri ahlaki, aşağılayıcı ve insanlık dışı muamaleyi hak ediyorlar. Dünyadaki birçok işkence, soykırım, etnik kırım, toplu kıyım ve insanlığa karşı işlenen suçlar gibi ağır ve sistematik insan hakları ihlallerinin altında aslında böyle bir ahlaksız anlayış, algı ve inanç yatmaktadır. Bu nedenle, insan nedir sorusu daha da önem kazanmaktadır.
Yukarıdaki anlatılardan da anlaşılacağı gibi, İnsan Haklarının insanı tanımlamadan verili kabul etmesinin yararlarının yanında birçok sorunu da doğurduğu bir gerçektir. İnsan nedir sorusu kimisine göre ahlaki ve dini bir sorudur, kimisine göre ideolojik, kimisine göre işlevsel ve amaçsal bir soru ve kimisine göre de bilimsel bir sorudur. İnsan ne zaman insan olur, insan olmak verilen ve doğal olarak geri alınabilen bir statü müdür? Bir sıfat mıdır? İnsan türünün doğası mıdır? Doğuştan kazanılan bir şey midir? İnsan olmak ne demek? Ahlaklı ve siyasal bir hayvan mıdır? Gücü merkeze alan tahakkümcü bir varlık mıdır? Fıtratın gereği midir yoksa koşulların sonucu mudur? İnsan sosyal bir inşa mıdır yoksa zamandan, mekandan ve kültürden bağımsız bahşedilen bir durum mudur? Önemli bir bio-politik soru olarak da şu sorulabilir. Acaba biz soy kütüğümüzün tepesinde bulunan insanların kabiliyetleri, başarıları, gen havuzları ve tarihleriyle sınırlı mıyız? Yoksa onlardan farklı olma kapasitesine sahip miyiz?
Bu sorulara verilecek herhangi bir cevap insanların ancak bir kısmını memnun edebilir. Bu sorulara verilecek cevap/lar insan hakları literatüründe var olan kürtaj, batı tipi güzellik uygulamaları(diyet, estetik operasyonları v.s) gibi tartışmalı konuların (bunlar insan hakkı mı yoksa insan hakkı ihlali mi?) hatta birçok tematik haklar konusuna ve evrensellik-görecelilik tartışmalarının dadaha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir. Fakat, yapılacak tanım/lar beraberinde yeni bazı sorunlar ve sakıncaları da getirebilir. Örneğin, dar bir tanım bugün ya da gelecekte bazı insan gruplarını dışarıda tutabilir ve bu da o insanların temel hak ve özgürlüklerinden tam olarak yararlanması önünde bir engel teşkil edebilir. Dolayısıyla kapsayıcı, evrensel, cihanşümül ya da gerduni bir tanım bugün karşılaştığımız birçok sorunu çözse bile, öngöremeyeceğimiz yeni bazı sıkıntılara neden olabilir. Bu nedenle, tanım/lar yapılırken çok dikkat etmekte yarar var. Genel kanı olarak, bu çerçevede tekil bir insan teorisinden bahsetmenin mümkün olmadığı yönündedir.

İnsanı Tanımlamak Mümkün mü?
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen