IŞİD Sonrası Nasıl Bir Orta Doğu?


  • Oluşturulma Tarihi : 07.01.2019 06:52
  • Güncelleme Tarihi :
IŞİD Sonrası Nasıl Bir Orta Doğu? yazının resmi

Orta Doğu Soğuk Savaş’tan sonra çatışmaların sıkça yaşandığı bir bölge oldu. Çözülmesi bir yana, günden güne yoğunluğu ve sayısı artan çatışmalar bölgeyi yeniden küresel ve yerel aktörlerin mücadele sahasına dönüştürdü. Demokrasi olmasa bile, kısmen istikrarın bulunduğu bölge, Arap baharı ile birlikte uluslararası ilişkilerde çatışma ile özdeşleşen Balkanlaşma sürecine girdi. Suriye ve Irak’ta IŞİD’in ortaya çıkmasıyla Orta Doğu bir savaş alanına dönüştü.
On binlerce insan hayatını kaybetti. Milyonlarca insan vatanından oldu. Açlık, fakirlik, insani felaketler, katliamlar, sömürüler, tecavüzler, barbarlıklar her türlü insanlık dışı muamele ve eylemler ortaya kondu. Doğru –yanlış karıştı. “Bir insanı haksız yere öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir” inancında olduğunu söyleyenler, insanları topluca katletmekte beis görmediler. Komşusunun evini, köyünü, şehrini, malını, ırzını, namusunu yağmalamakta sakınca görmediler. Allah Allah deyip, en melun şeytanlıkları yaptılar (yapıyorlar). Her biri silah aldığı güçlerin işaretiyle bir diğerini vurmayı marifet saydılar. Karmaşa o kadar yoğun ki katil kurtarıcı, işgalci yardımsever oldu. Herkes haklı, herkes masum. O zaman bu kadar zulüm ve dram neyin eseri?
Orta Doğu halklarının artık oturup düşünmesi lazım diyeceğim, fakat düşünebilseydi zaten bugün bu durumda olmazdı. 100 yıldır zalim diktatörlerin pençesinde kıvranıyor bölge. Ve bu zalim yönetimler maalesef gitmiyorlar, aksine güçleniyorlar. Bir hastalık gibi, bölgeyi sarmış ve yayılıyorlar.
IŞİD sonrası var mı? IŞİD bir örgüt mü yoksa bir zihniyet mi? ABD, IŞİD’e odaklandığı için herkes ona odaklanıyor. Oysa IŞİD şu an birkaç kasaba ve köyde var olan bir örgütten öte bir şey değil. Fakat onun gibi bölgede onlarca örgüt var. O örgütleri besleyen onlarca devlet var. Hatta o örgütler olmasa kendisi örgüt olacak çokça devlet var. Fakat piyasada halk yok, insan yok. Onları düşünen kimse de yok. Herkes genelde bölgeyi ve özelde Suriye’yi sömürecek bir meta olarak görüyor. Politika, plan ve programlarını yaparken oradaki halkı dikkate almıyor. Yalnızca ne elde edeceğini mekanik ve ahlaksız bir politika ile açıklıyor. Oysa her politika ve planın öncelikle orada yaşayan halk üzerinde etkileri olacaktır. Halk o politikaların öznesi, merkezi ve amacı olmadığı sürece çözüm olamaz, olamaz.
IŞİD bir örgüt olarak bugün yarın biter, fakat sömürme, yok etme, yok sayma, tahakküm, işgal, zorbalık kolay kolay bitmez. Onu bitirecek olan bölgenin ve Suriye’nin halkıdır. Halklar birbirlerine saygı göstermediği sürece, ötekinin hakkını kendi hakkı kadar doğal ve ahlaki görmediği sürece bölgede çatışma bitmez, bölgeye huzur gelmez.
Günlük ve dar politikalar yerine uzun vadeli ve kapsamlı politikalar geliştirilmelidir. Çıkarcı ve ahlaksız planlar yerine, insancıl ve ahlaki yararlar gözetilmelidir. “Rabbena hep bana” şeytan zihniyeti yerine, “rabbimiz hepimiz” gibi insanca bir zihniyet geliştirilmelidir. Kendisini merkeze alan bir ahlaksız olmak yerine, herkesle eşit olan bir insan anlayışı pekiştirilmelidir.
Başta Suriye olmak üzere tüm bölge önce kendisine sonra dünyaya yararlı olmak, dünya huzuruna ve barışına katkı yapmak istiyorsa zihniyetini değiştirmelidir. İnancımızın özü olan adalet, hakkaniyet ve ahlakiliği öncelemelidir. Münafıklığı besleyen zorba, dikta ve baskıcı rejimleri terk etmeli, onu ortadan kaldıran demokrasi, özgürlük ve eşitlik düzenine geçmelidir. Bunlar yapılmadığı sürece, hergün en sağlam analizler yapın, teoriler parçalayın, teknolojik ve yıkıcı oyunlar geliştirin sorun çözülmez. Sorun önce insan olmakta. IŞİD sonrası insan olmaktır. İnsan olmadığın sürece ne olursan ol, faydasız.

IŞİD Sonrası Nasıl Bir Orta Doğu?
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen