2

İslamofobya ile Mücadele


  • Oluşturulma Tarihi : 31.10.2016 08:17
  • Güncelleme Tarihi :

Bugün dünyada yaygın olarak bir İslamofobyanın (İslam’dan korkma ve nefret etme) mevcut olduğu bir gerçektir. Bunun tarihi, sosyal, ekonomik, kültürel ve stratejik nedenleri vardır. Bu olgunun kendisi ve beraberinde dünya barışına oluşturduğu tehdit BM ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası örgütlerin resmi belgelerine girmiş durumdadır. Böyle bir tehdit varsa, onunla mücadele etmek ve onu ortadan kaldırmak hem dünyanın her yerinde Müslüman’ın kişisel ve toplumsal güvenliğine ve huzuruna, hem dünya barışına, hem de İslam'ın insani ve ahlaki yönlerinin gayri müslimler ve daha önemlisi Müslümanlar tarafından keşfedilmesine vesile olacaktır.

Peki bu mücadele nasıl olmalı?

İslamofobya ile mücadele etmek, sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. Zira hem tarihsel hem de bugünün küresel krizinin oluşturduğu derin nedenler, insanların hafızasına kazınmış ve İslam’la ilgili ciddi birtakım önyargıların oluşmasına neden olmuştur. Bu önyargıların oluşmasında Müslümanların ciddi bir çabası ve katkısı olduğu gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir. Bu nedenle İslamofobya ile mücadele ciddi, planlı ve kapsamlı bir çaba gerektirmektedir. Bunun için üç düzeyde uğraş vermeli: Bunlar bireysel, toplumsal ve küresel düzlemler.

Bireysel düzeyde İslamofobya ile mücadelede iş en çok Müslüman bireylere düşmektedir. Müslüman bireyler önce İslam ahlakıyla ahlaklanmalı ve İslam'ı ötekine karşı kullandıkları bir kimlik ya da ideoloji olarak değil, bir inanç ve hayat tarzı haline getirmeli. Alemlere rahmet ve insanlara güzel bir örnek olarak gönderilen Peygamber Efendimizi kendisine örnek alacak. Tüm insanlar Müslüman’ın elinden ve dilinden emin olacak. Müslüman yalan söylemeyecek, verdiği sözü tutacak ve işini hakkıyla yapacak. Müslüman ötekine göre pozisyon almayacak aksine İslami, insani ve ahlaki ilkelere göre pozisyonunu belirleyecek. Öteki hırsızlık yaptığında, “Ben daha çok hırsızlık yapayım da görsün” demeyecek. Öteki zulüm ve baskı yaptığında “Ben de ağırını yapayım da gücümü görsün” demeyecek. Aksine haktan, adaletten ve insanlıktan hiçbir zaman ayrılmayacak. Bu duruma gelmiş Müslüman bireyler ancak gerçek anlamda İslamofobya ile mücadele etmiş olacak. Dünyada var olan olumsuz İslam imajının düzelmesine katkı yapacak. Ve en önemlisi gerçek Müslüman ve insan olmuş olacak. Zira insan olmadan Müslüman olmak zor. Aksi takdirde hamasete dayalı bir söylem ve eylem sadece İslamofobyanın yayılmasına hizmet etmekten başka bir işe yaramayacaktır.

İslamofobya ile mücadele etmenin ikinci düzeyi toplumsal düzeydir. Müslüman birey yukarıda tarif edilen özellikle taşıdığı sürece toplumsal düzlemde de adaleti, barış ve huzuru sağlayabilecektir. Bugün Müslüman nüfus, dünyanın yüzde 20’si civarında iken, İslam dünyasında yoğun şiddet içeren çatışmalar dünyadaki çatışmaların yüzde 50’sinden fazladır. Ortalama dünya toplumlarının ve ülkelerin yarısı demokrasi ile yönetilirken, İslam İşbirliği Teşkilatına üye 53 ülke içinde üç beş yarı demokrasi dışındakilerin hepsi bir tür otoriter ve dikta rejimlerdir. Daha da önemlisi, 2010 yılında Müslüman araştırmacılar tarafından yapılan bilimsel bir araştırmada, ülkeler İslami endekslere tabi tutulmuş ve ilk 36 ülke içerisinde çoğunluğu Müslüman olan tek bir ülke yoktur. Birincisi Y. Zelanda onu Nordik ülkeleri ve diğer demokratik ülkeler izlemektedir. Yani İslam toplumları İslami ilkelere uymamakta, İslam ahlakıyla ahlaklanmamakta ve hatta bazı gayri müslimlerden daha fazla İslam'ın ilke ve prensiplerinden uzak bir hayat yaşamaktadır. O zaman Müslüman öncelikle İslam olacak. Toplumsal düzeyde adaletin, hak ve özgürlüklerin sağlanması için ciddi bir çaba sarf edilirse İslamofobya ile mücadele edilmiş olacak.

Son olarak küresel düzeyde İslamofobya ile mücadeledir. Özellikle uluslararası örgütler nezdinde, uluslararası platformlarda ve hukuksal yollarla dünyada var olan İslamofobya ile mücadele bilinci oluşturmaya çalışmalı. Uluslararası hukuki ve siyasi belgelerin oluşturulması için gayret gösterilmeli. Böyle bir algının dünya barışı ve istikrarına vereceği zarar doğru bir şekilde dünya liderlerine ve toplumlarına anlatılmalıdır.

Sonuç olarak, İslamofobya ile etkin bir şekilde mücadele etmek için öncelikle kendinizden başlayacağız. Bireysel ve toplumsal olarak kendimizi değiştireceğiz, geliştireceğiz ve İslamlaşacağız. Sonra dünyaya İslamofobyanın zararlarını anlatacağız. Aksi takdirde öfke ve düşmanlığa dayalı bir mücadele şekli İslamofobyayı ortadan kaldırmayacağı gibi, daha büyük bir tehdit ve tehlikeye kapı aralamış olacaktır. O da İslamofobyayı daha da yaygınlaştıracak olan radikalleşme, ötekileştirme ve İslam’ı ideolojileştirmedir.

İslamofobya ile Mücadele
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen