2

Medeniyet İttifakına Medeni Bir Katkı: Yeni Zelanda


  • Oluşturulma Tarihi : 25.03.2019 06:30
  • Güncelleme Tarihi :

Dünya barışına giden yol çatışmadan değil, ittifaktan geçer. Soğuk Savaş’tan sonra dünyada artan iyimserlik, demokratikleşme ve küresel barış eğilimi maalesef, 11 Eylül saldırılarıyla birlikte yerini artan çatışmalara bıraktır. 1990’larda dünyada toplam 90 dolayında çatışma varken, bugün bu sayı 400’lere dayanmış durumda. Huntington’un Medeniyetler Çatışması tezi gibi yayınlar da dünyada bu tür bir algıyı besledi. Dünyanın dört bir yanında bunu çıkara ve oya tahvil eden bir dizi radikal ve zararlı anlayış gelişti. İnsanlık ailesini başta din olmak üzere kültür ve medeniyetin bütün fay hatları üzerinden ayrıştırmaya başladılar.
BM tarafından atılan birkaç cılız adım dışında, medeniyetleri birleştiren, kapsayıcı ve kucaklayıcı sağlam bir politika geliştirilemedi. Dünya politikası bir kısır döngü içinde suçlamalar-karşı suçlamalar ve ötekileştirme ile daha da şiddetlendi ve çatışma üretti sadece. İntikam ve “ya bizdensiniz ya da onlardan” türü hamasi ve ötekileştirici basit stratejilerle ateşe körükle gidildi her yerde. Güç kullanılarak sorunların çözüleceğine inanıldı hep. Savaş baronları zenginleşti ve onlar zenginleştikçe çatışmalar arttı. Hamaset, meydan okuma ve intikam naraları diplomasi, siyaset ve nezaketin yerini aldı. Siyasetçiler, söylemlerinin halkın üzerindeki etkisini düşünmeden sokak serserileri gibi konuşmaya başladılar. Ve onları izleyen soytarı sürüsü ise, hamasetin dibine vurarak dünyayı böldü de böldü. Sonuç, dünyanın en barışçıl, demokratik ve refah toplumlarından birisi olan, Yeni Zelanda da bile bir psikopat katil bilgisayar oyunu gibi onlarca ‘öteki’ni vicdani azap ve pişmanlık hissetmeden öldürebildi.
Yine herkes, bildik tepki ve hamaset türküleri beklerken, başta Başbakanı Jacinde Ardern olmak üzere Yeni Zelanda toplumu dünyaya insanlık, ahlak ve medeniyet dersi verdi. Dünyanın dört bir yanında bu olay üzerinden rant devşirmeye çalışan ırkçı ve ayrımcı ahlaksızların oyununu bozdu. Beş milyonluk bir ülke evet dünya nüfusunun binde biri dahi olmayan bir toplum dünyaya zor bir zamanda iyi bir öğretmen oldu.  Küresel barışa giden yolu, medeniyetler ittifakını inşa etmenin yöntemini öğretti. Az konuştular ama çok şey anlattılar. Neredeyse yarısı Hıristiyan ve neredeyse öbür yarısı da dinsiz olan bu toplum Müslümanlarla empati kurdu. Camiye gitti. Ezan dinledi ve başörtüsü taktı. Bunu onlara yaptıran şey, hoşgörü ve ahlaktı.
Bugün dünyanın dört bir yanında bu katliama yönelik oluşan küresel tepki, işbirliği ve anlayış Yeni Zelanda toplumunun ahlaki ve insani duruşunun bir eseridir. Bunun yerine, hamaset üreterek, bir kısmı göçmenleri ve Müslümanları suçlasa ve öbür kısmı da onlara saldırmak yoluyla karşılıklı hamaset siyaseti yürütülseydi dünya çapında da böyle bir bölünmüşlük ve ötekileştirme sürecine gidilirdi. Nitekim,Avustralya’da hamaset siyaseti yürütmeye çalışan Irkçı bir senatöre yumurta çocuğun tepkisi de küresel bir kabul ve destek gördü. Dünyanın bu uzak bölgesinde iki küçük, demokratik ve barışçıl ülkeden gelen bu güzel davranışlar dünyaya adeta bir can verdi. İnsanlığı ve ahlakı hatırlattı. Kutuplaştırma ve ötekileştirme üzerinden rant devşirenlerin oyununu bozdu. Tebrikler Yeni Zelanda ve tebrikler yumurta çocuk.
Medeniyetler çatışmasının yerini medeniyetler ittifakı alacaksa ya da almasını istiyorsak bu ahlakı yaygınlaştırmalıyız. Tabii, önce biz onu içselleştireceğiz, uygulayacağız ve örnek olarak yaygınlaştıracağız. Yoksa Hotel Rwanda filmindeki bir diyalogda olduğu gibi, kötülük, haksızlık, ötekileştirmeve katliamlar karşısında “vay be ne kadar da kötü” deyip yemeğimizi yemeğe devam edersek, hiçbir şey değişmez.

Medeniyet İttifakına Medeni Bir Katkı: Yeni Zelanda
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen