Sayfa Yükleniyor...
Demokrasi kavramı kelime anlamı ve tarihsel gelişiminden bağımsız olarak halkın kendisini ilgilendiren konularda söz sahibi olmasıdır. Kendisiyle ilgili alınan kararlara katılım sağlaması. Kendi hayatı üzerinde etkin olabilmesidir. Diğer bütün boyutları teferruattır. Nihai amacı, insanı birey yapmak, özgür kılmak ve insanı kula kul olmaktan korumaktır. Yani, şirkten korumaktır aslında. İki yüzlülükten özgür kılmaktır. Takiyye ve münafıklığa yol vermemektir.
Peki, dünyada bunu sağlayan bir demokrasi var mı? Birkaç tane sayılabilir. Oysa son 200 yıldır küresel çapta bir demokratikleşme süreci yaşanıyor. Dünyanın hem coğrafi hem de nüfus sayısı açısından yarısı bir tür demokrasi sayılır. Fakat gerçekte insana insanca yaşamı sunan sadece birkaç tane…
Literatürde 500’den fazla demokrasi tanımından bahsedilir. Fakat hepsinin ortak özelliği çoğunluğun yönetimi olmasıdır. Çoğunluğun yönetimi olan demokrasi nihayetinde çoğunluğun diktasına yol açar. Ve çoğunluk her zaman insanlık için yararlı işler yapmamıştır. Çoğu zaman insana, insanlığa ve medeniyete zarar vermiştir. Çoğunlukçu demokrasi çoğulcu bir demokratik kültürü oluşturmaktan uzaktır. Tersine, katılımcı, kapsayıcı ve çoğulcu demokrasi önünde önemli bir engeldir. Dünyamız, çoğunlukçu olmayan, çoğulcu. Söylemde değil, usulde çoğulculuğu sağlayan bir demokrasiye ihtiyaç duymaktadır. Çoğunlukçu demokrasi insan haklarına da aykırıdır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB) 21. Maddesi “1. Herkes, doğrudan ya da serbestçe seçilmiş temsilcileri aracılığıyla ülkesinin yönetimine katılma hakkına sahiptir. 2. Herkesin, ülkesinde kamu hizmetlerinden eşit yararlanma hakkı vardır. 3. Halk iradesi, hükümet otoritesinin temelini oluşturmalıdır; bu irade, genel ve eşit oy hakkı ile gizli ve serbest oylama yoluyla, belirli aralıklarla yapılan dürüst seçimlerle belirtilir.” Görüldüğü gibi, Beyanname herkesin ülke yönetimine katılma hakkından bahsederken, demokrasi bu hakkı çoğunluğa vermektedir. Pekala, herkes seçimlere katılıp, parlamentoya temsilcisini gönderiyor denebilir. Fakat parlamentolar dünyada maalesef yöneten güç değildir. Dünya genelinde parlamentolarda muhalefet partilerinin sunduğu kanun tekliflerinin yasalaşması yüzde 5’tir. Yani dünyada iktidarda olmayan muhalefetin yönetmesi yüzde 5 ile sınırlı demektir. Oysa teknik olarak bu kesim yüzde 40’larda olmalıdır.
Çözüm güç paylaşımcı demokrasidedir. Zira, çoğunlukçu demokrasi çoğunluğun diktasına götürürken, güç paylaşımcı demokrasi uzlaşmaya, paylaşmaya, anlaşmaya ve işbirliğine götürür. Çoğunlukçu demokrasi toplumu bölerken, güç paylaşımcı demokrasi toplumu birleştirir. Çoğunlukçu demokrasi nihayetinde diktatörlüğe götürürken, paylaşımcı demokrasi gerçek bir demokrasiye ve eşitliğe götürür. Küresel çapta karşılaşılan demokrasi krizi ancak ve ancak güç paylaşımcı demokrasi ile aşılabilir. Aksi takdirde dünyada var olan demokrasi kırıntısı da yavaş yavaş kaybolabilir.