2

Orta Doğu'da Barış Neden Zor?


  • Oluşturulma Tarihi : 20.02.2017 07:51
  • Güncelleme Tarihi :

Barış her dilde güzeldir. Çünkü insanı ve mutluluğunu merkeze alır. İnsanın refahını, ahlakını, değerlerini ve en önemlisi onurunu korur. Bütün dinler, felsefe ve ahlaki ideolojiler insanlara onu vaad eder. Orta Doğu dinlerin, dillerin ve medeniyetlerin beşiği bir bölge, fakat son bir asrı aşkındır barış yerine çatışma ile, adalet yerine zulümle, eşitlik yerine ayrımcılıkla, demokrasi yerine diktalarla ve son olarak özgürlük yerine yasaklarla anılan bir bölgedir. Oysa dünyada, bütün bu değerler son yüzyılda gelişti, yayıldı ve kabul gördü.

Dünyanın birçok bölgesine bakıldığında son bir asırdır, istisnalar dışında birer barış ve huzur adacıkları haline gelmişler. Bunların başında İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Batı Avrupa, iki asrı aşkındır Kuzey Amerika, Güney Amerika 150 yıldır ve Batı Afrika 70 yıldır. Bu bölgelere barış getiren unsurların başında demokratikleşme gelir. Demokrasi yani halkın iradesine ve halkın katılımına dayalı anlayış, adaleti sağlamaya yatkın bir sistemdir. Demokrasi geliştikçe beraberinde huzur ve barış getirir. Uluslararası analizler bunu bize gösteriyor. Bugün demokratik olan ülkeler sadece iç politikasında değil, dış politikalarında da daha barışçıl ve işbirliğine daha yatkınlar. Uluslararası ilişkiler literatürü bunu "Demokratik Barış" tezi ile açıklamaya çalışır. Liberal bir felsefeye dayalı olan bu teze göre, demokrasiler birbirleriyle savaşmazlar. Bu bir tez, fakat bugüne kadar ciddi bir sınav verdi ve geçerliliğini hala önemli oranda koruyor.

Bu tez doğruysa ki, önemli oranda öyle görünüyor, Orta Doğu'da barışı sağlamak zordur zira, Orta Doğu'da, birkaç yarı demokratik ülke dışında, demokrasi yoktur. Demokrasi yoksa iç barış sağlamak imkansızdır. Anti-demokratik yönetimlerin baskıları nedeniyle toplumda kısa dönemli periyotlarla sükunet olabilir, fakat alttan alta kaynayan görünmez çatışma ilk fırsata görünür hale gelir ve şiddet içeren çatışmaya dönüşür. Ayrıca, iç barış genellikle şiddetin yokluğuyla açıklanmaz. Pozitif barış denilen ve toplusal adalete tekabül eden bir durumdur. Dolayısıyla, bir toplumda demokrasi yoksa adalet ve özgürlük, onlar da yoksa barış sağlamak zordur.

Demokratik olmayan ülkeler sadece içerde çatışmacı olmazlar, dış politikalarında da saldırgan olurlar. Çünkü anti-demokratik bir rejim ancak halkı düşmanlarla korkutarak varlığını sürdürebilir. George Orwall'ın 1984 ve Hayvan Çiftliği distopyalarında bu durum çok net gösterilmektedir. Toplum olarak bunu hep yaşadık. Türkiye içeride demokratikleştikçe "üç tarafı denizlerle ve dört tarafı düşmanlarla çevrili" paranoyasından uzaklaşabildi. Demokrasi ve özgürlüklerin güçlendiği dönemlerde Türkiye komşularıyla ve bölge ülkeleriyle daha barışçıl ilişkiler geliştirdi. Fakat ne zamanki içeride demokratikleşme zayıfladı, o zaman dünya ile, komşular ve bölge ülkeleriyle de sorunlar, çatışmalar ve gerginlikler yaşadı. Orta Doğu'da rejimler demokratik olmadığı ya da birkaç tanesi ancak yarı demokratik olabildiği için, rejimlerin doğası gereği barışçıl ilişkiler geliştirmeleri ve barış kurmaları zordur.

Öbür tarafta, dikta olan bir rejim adil olamaz, dolayısıyla İslami de olamaz. Çünkü İslam’a dayalı yönetimin en belirgin özelliği adaletin tesisidir. El-Gannuşi the Sun Gazetesi’ne verdiği bir röportajında "Adil olan her sistem İslamidir" der. Bu nedenle, İslam özünde adil ve barışçıl bir toplum öngörür. Hucurat 9. ayet mealen derki Müslüman iki topluluk çatışırsa aralarında adaletli bir barış sağlayın. Orta Doğu'da iki topluluk çatışırsa, diğerleri aralarını düzeltmeye çalışmaz, aksine o çatışmayı daha da derinleştirmek için stratejiler geliştirir. Bunu da sözüm ona realist politikalar gereği diye halkı uyuturlar. Bunu İran-Irak savaşında gördük, diğer küçük çaplı çatışmalarda gördük ve son olarak Arap baharı çerçevesinde meydana gelen iç savaşlarda da gördük. Yani halkları ve yöneticileri büyük oranda İslam olan Orta Doğu toplumları, İslami ilkeleri de uygulamıyor ya da uygulamak istemiyor. Maalesef akademik araştırmalar da İslam ülkelerinin İslami ahlaktan, değerlerden ve ilkelerden uzak olduğunu göstermektedir. 2010 yılında Global Economy Journal'da Rahman ve Askari tarafından yayınlanan bir araştırmada, ekonomi ağırlıklı İslami değerler endeksi çıkarılmış ve dünya ülkeleri bu endekse göre değerlendirilmiştir. 208 devlet ve devletimsi yapılar bu endekste yer almış. İlk beşte İrlanda, Danimarka, Lüksemburg, İsveç ve İngiltere var. Listenin ilk 32 sırasında İslami ülkeler endeksinde İslam ülkeleri yok, İslam olmayan ülkeler var. Listedeki ilk İslam ülkesi Malezya o da 33. sırada yer alıyor, Türkiye ise 71. sırada.

Orta Doğu'da barış zor, çünkü demokrasi zayıf, ahlak ve adaleti öne çıkaran İslam ilkeleri de sadece işine gelince rejimler tarafından uygulanıyor. İşlerine gelmediğinde ise, ki çoğu zaman gelmiyor, İslam ve değerleri göz ardı ediliyor. Seküler ahlaki değer üreten demokrasi yok, manevi ahlak üreten İslam da yoksa, barış nasıl olsun!

Orta Doğulu düşünürlerin önceliği günlük siyasi çekişmeler yerine, bu temel ahlaki ve toplumsal zihniyetle mücadele yer almalıdır. 

Orta Doğu'da Barış Neden Zor?
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen