Orta Doğu’da Tarihin Geri Dönüşü


  • Oluşturulma Tarihi : 27.11.2017 06:12
  • Güncelleme Tarihi :
Orta Doğu’da Tarihin Geri Dönüşü yazının resmi

Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Soğuk Savaş’ın son bulmasıyla ideolojik savaşta liberal demokrasinin ve serbest piyasanın geri dönülemez şekilde zafer kazandığını Tarihin Sonu(1992) isimli teziyle ilen eden Francis Fukuyama, muhtemelen konjonktürün etkisinde fazla kalmıştı. Zira uluslararası ilişkilerde esen barış ve insan hakları havası, 3. demokratikleşme dalgasının dünyayı sarması, silah ve savuma harcamaların azalması, dünya çatışmalarının azalması, küreselleşme ve entegrasyon süreçlerinin hızlanması gibi iyimser beklenti çok uzun sürmedi. Robert Kegan Tarihin Geri Dönüşü ve Rüyaların Sonu (2008) tezini yazarken belki söz konusu süreç devam ediyordu fakat 11 Eylül saldırıları, uluslararası ilişkilerde güvenlik, silahlanma, şiddet, çatışma ve Hobbessian bir anarşik dönemin fitilini ateşledi.

Hem Fukuyama’nın Tarihin Sonu hem de Kegan’ın Tarihin Geri Dönüşü tezleri Orta Doğu’ya geç uğradı. 1990’larda küresel çapta yayılan 3. demokrasi dalgası bölgeye uğramadı. Anti-demokratik rejimler çok rahat bir şekilde güçlerini konsolide ettiler. Fakat Arap Baharı 2011’in başında bölgede büyük bir demokrasi ve demokratikleşme rüzgarı estirdi. Dikta rejimler domino etkisiyle tek tek yıkılıyor, yerlerine seçimle gelen hükümetler kuruluyordu. Tunus, Libya, Mısır derken, sıra Suriye’ye geldi. Suriye hükümetine kimi üç ay ömür biçti, kimi iki hafta fakat altı yıl sonunda çok farklı bir manzarayla karşı karşıya kalındı. Ömür biçenler gitti, Esad hepsini teslim aldı gibi.

Tüm bölgeye bakıldığında Tunus dışındaki ülkelere yeniden anti-demokratik rejimler kuruldu ve Libya ile Suriye’de yıkıcı iç savaşlar devam ediyor. Başka bir ifadeyle Tarihin Sonu tezi bölgede fazla uzun yaşayamadı ki küresel düzeyde de zaten doğurduğu umut ve heyecana kıyasla ömrü çok kısa olmuştur.

Orta Doğu bugün itibariyle tam olarak Kegan’ın Tarihin Geri Dönüşü ve Rüyaların Sonunu yaşıyor. Silahlanma, çatışmalar, ittifaklar ve yeni savaş tehditleri adiyattan sayılır oldu. Önceleri kısmen var olan ve beklentide de olsa aranan demokratikleşme ve insan hakları talep ve umutları da bir bir yıkıldı. Bölgede var olan az sayıdaki yarı demokrasiler bile otoriterliğe kapı araladı. Etnik ve mezhep savaşları kızıştı, devletler yıkıldı, vekalet savaşları arttı, çeteleşme, bölünme ve ötekileştirme hareketleri hız kazandı.

Orta Doğu bugün küresel güç mücadelesinin savaş meydanı haline geldi. Bölgesel ve küresel soğuk savaş yeniden başladı. Kazananı olmayan ve fakat çok kaybedeni olan bu bölgesel çatışma ve fetret devrinde, maalesef yöneticiler ve akil insanlar adeta bir akıl tutulması yaşıyor. Herkes ateşe körükle gidiyor. Bölgesel barış ve istikrar yerine, herkes etnik ve mezhep çıkarlarını sömürme yarışına girmiş durumda. Tam da hep dile getirilen “dış güçlere” hizmet edecek şekilde bir iklim. Ahmet Kaya’nın ifadesiyle “Nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça”.

Peki bu Vahşi batıya dönüşen mevcut Orta Doğu’nun yeni efendileri kimler? O da gelecek hafta.

Orta Doğu’da Tarihin Geri Dönüşü
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen