Barış hem pozitif hem de negatif anlamı hem iç hem de dış boyutları olan oldukça karmaşık bir kavramdır. Negatif barış daha çok şiddetin yokluğu olarak bilinir. Uluslararası barış bu türdendir. Fakat iç politikada negatif barış eksik bir barıştır. Pozitif barış ise, sosyal adaletin, temel hak ve özgürlüklerin sağladığı, eşitlik ve adaletin hakim kılındığı gerçek bir barış durumudur. Bu da daha çok iç politika ile özdeşleştirilir. Adalet mutlulukla birlikte tüm filozofların ideal toplumunun temel hedefi, amacı ve özü olmuştur.
Adalet sadece felsefenin değil, aynı zamanda dinlerin de özünü teşkil eden kutsal bir değerdir. Allah adili mutlaktır ve adil olanları sever. Fakat haddi aşanları sevmez. Kuranda en çok vurgulanan değerlerin başında adalet gelir. Adalet Kuranda iki kelime ile ifade edilir ve toplamda 53 defa tekrarlanmaktadır. Bunlar ( (طقِسْ) kıst adalet anlamında ve 25 defa ; (عَدَلَ) adala adalet ve eşitlik anlamlarında toplamda 28 defa geçmektedir. İslam filozofları ve alimleri büyük oranda imamın, liderin ya da halifenin görevinin adaleti sağlamak olduğu konusunda hemfikirdirler.
Adaletin sağlanması için bir sistemin adının kutsal, yüce, değerli, kıymetli, saygıdeğer, üstün ve kabul görmesi yetmez, o sistemin, rejimin ya da idarenin gerçekten adalet unsurlarını içermesi gerekiyor. Bunlar evrensel ve genel anlamda insan hakları, demokratik bir düzen ve hukukun üstünlüğü ilkeleridir. Temel hak ve özgürlüklerin sağlanması sadece adaletin değil, aynı zamanda iç ve dış barışın da yani ulusal ve uluslararası barışın da teminatı olduğu Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinde(EİHB) açıkça ifade edilmektedir. EİHB giriş paragrafı açıkça İnsanlık ailesinin bütün üyelerinde bulunan onurun, şerefin ve bunların eşit ve deviredilemez haklarının tanınması hususunun, hürriyetin, adaletin ve dünya barışının temeli olduğunu ifade etmektedir.
Aslında herkes adaletin gerekli olduğuna inanır ve söyler. Peki adalet nasıl sağlanır? Toplumsal ve küresel düzeyde bunu sağlamanın araçları var mıdır? Hele hele Orta Doğuda mümkün müdür?
Evet, Orta Doğuda bile adalet ve barış mümkündür. Öncelikle, bu kavramları tartışırken fazlaca güncele ve güncel konjönktüre hapsolduğumuzdan, umumi manzaraya bakıp karamsarlığa düşebiliyoruz. Dünyada şu an barış havzaları olarak bilinen Avrupa, Kuzey Amerika, hatta Güney Amerika ve Batı Afrika gibi bölgelerin bundan bir asırdan kısa bir zaman önce ve tarihin genelinde dünyanın en çok şiddet ve çatışmalarına sahne olan yerler olduğunu unutmayalım. Orta Doğudaki yoğun istikrarsızlık ve çatışmanın tarihi ise oldukça yenidir ve modern uluslararası sistemin bir sonucudur. Adaletten yoksun bir bölüşümün hikayesidir. Demokrasi ve insan haklarından uzak diktatöryal rejimlerin ürünüdür. Bütün bölgede bir iki yarı demokratik ülke dışındaki tüm rejimler safkan diktatörler hatta bir kısmı terör rejimleridir. Korku ve silahla ancak toplumları yönetebilmektedir.
Pek çözüm nedir?
Hem iç politikada hem de dış politikada adaleti ve barışı sağlamanın en önemli aracı demokratik rejimlerin inşasıdır. Demokratik rejimler, insan iradesine dayandığından, hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığını öngördüğünden adalete en yakın rejimlerdir. Aynı şekilde, demokratik rejimler, iç politikada olduğu gibi dış politikada da daha sağduyulu ve barışçıl ilişkiler geliştirmek durumundadırlar. Dikta rejimlerin aksine, demokratik rejimlerde kararları bir kişi değil, birçok kişi, kurum ve hatta kamuoyu etkilediğinden, daha sağduyulu ve barışçıl kararların alınması ihtimali çok daha yüksektir. Evet süreç, yavaş işler, fakat genelin iyiliği üzerine kurulu olduğundan yararlı işler. Bir de uluslararası ilişkilerde çok güçlü olmasa da demokratik barış tezi vardır. Buna göre, demokrasiler birbirleriyle savaşmazlar. Immanuel Kantın Sürdürülebilir Barış tezine dayandırılan bu argümanda, uluslararası barışın sağlanabilmesi için devletlerin demokratik rejimlerle yönetilmesi gerekir.
Kısacası, Orta Doğuya barış adaletle gelir. Adaletin sağlanması da özellikle demokratik kurumlara ve değerlere bağlıdır. Orta Doğuda barış ve adalet için demokrasi kırıntısı bile iş yapar. Kıymetini bilelim. Birileri ecnebi olan demokrasi kelimesinden rahatsız oluyorsa danışma ya da şura da diyebilir ki bu, İslam idari sisteminin de temelidir.