Geçen hafta Ortadoğuda Tarihin Geri Dönüşü başlıklı yazıda bölgede Arap Baharı ile başlayan demokrasi umutlarının yerini çatışma ve şiddete bıraktığı; yerel, bölgesel ve küresel mücadelenin derinleştiği ve yeni yeni ittifaklar ve ortaklıkların kurulduğu iddia edilmişti. Bu süreç sadece bölgesel değil, aynı zamanda küresel hegemonyanın tesisine de etki edebilecek çapta. Bölgesel bir güç olan Rusya yeniden küresel bir aktör olmaya çalışırken, bölgede ABDyi tahkim etmek istiyor.
Rusya Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi, bölgede sadece Suriyede olmak istemiyor, bölgenin tüm kriz alanlarına nüfuz etmek, varlık gösterip yerleşmek istiyor. Libyadan, Iraka, Mısırdan İrana Bu konuda farklı dönemlerde farklı farklı yorumlar ve iddialar da ortaya atılıyor. Gerçekten buralarda olup olmadığından çok, bölgesel ve küresel algı açısından buralarda olabilme yetenek ve gücünün var olup olmadığı önemli. Rusya son yıllarda yaptığı hamlelerle bölgede oldukça aktif bir rol oynuyor. ABDnin iç politikadan kaynaklı zaaflarını çok iyi değerlendiriyor ve bölgede Soğuk Savaş döneminden daha güçlü bir varlık gösteriyor.
Algı düzeyinde Orta Doğunun süper gücü gibi görünüyor, fakat gerçekte ya da bilimsel düzeyde ise bu rolün Rusyaya birkaç numara büyük geldiği biliniyor. Zaten o da algıya oynuyor. Suriyede belirleyici bir rol oynayarak, Cenevreye paralel süreçler (Astana ve Soçi gibi) geliştirerek bu algıyı besliyor. Rusyanın algıyı kısmen de olsa gerçeğe dönüştürme başarısı söz konusu iki sürecin başarılarına bağlı. Bu süreçler başarısız olursa ki şansı hala yüzde 50 düzeyinde, Rusya Suriyede varlığını devam ettirecek fakat bölgesel krizlerde fazla rol oynama şansı kalmayacaktır. Yok başarılı olur, Suriyeye bu süreçlerle gerçek bir barış sağlayabilirse, o zaman tartışmasız ve artan bir ivme ile bölgede varlığı tahkim edecektir. Uzun vadede bunun zayıf bir ihtimal olduğunu düşünüyorum.
Neden mi?
Barış yapmak kolay bir iş değil. Barış savaştan çok daha zordur. Barış hem maliyetli hem de çok geniş ve uzun vadeli stratejiler ister. Rusya savaşmayı bilir. Güç kullanarak sorunları halletmeyi düşünen bir kültüre sahip. Soft power denilen yumuşak güç araçlarını kullanmakta o kadar başarılı değildir. Bunun açık örnekleri, Gürcistan ve Ukraynadır. Suriyedeki etkisi de zaten daha çok oradaki askeri varlığından gelmektedir. Bir de ilgilendiği bölge Orta Doğu olunca iş daha da zorlaşıyor. Çünkü bölge kültürleri de barış denen tılsımdan mahrumlar. Hal böyle olunca Rusyanın işi daha da zorlaşıyor.
Rusya hali hazırda bölgede güçlü bir varlık gösteriyor. Burada İran, Türkiye ve kısmen de Mısırın katkısını unutmamak gerek. Bu ittifakın kalıcı ya da geçici olmasına göre, bölgeye yansımaları olacaktır. Fakat her ihtimalde bu ittifakın kazananı ve belirleyici gücü Rusyadır. Bölgesel aktörler Rusyaya yaklaştıkça bölgede kendi nüfuzlarını değil, Rusyanın etkisini artırıyorlar. Rusyanın gücünün artması uzun vadede arzu etmedikleri denklemleri de beraberinde getirebilir.
Sonuç olarak, Rusya bölgeye Soğuk Savaş döneminden daha güçlü bir şekilde girmeye ve varlık göstermeye başladı. Konjonktürün de kendisinden yana olduğu açık. O zamanlar Batı yanlısı olan birçok bölge ülkesi de Rusyaya sıcak bakıyor. Şimdilik Yanılıyor muyum? Siz ne dersiniz?