Rohingyalılar ve Uluslararası Sistem


  • Oluşturulma Tarihi : 05.10.2017 08:45
  • Güncelleme Tarihi :
Rohingyalılar ve Uluslararası Sistem yazının resmi

Rohingyalılar ya da Arakanlı Müslümanlar, son yıllarda dünya kamuoyunda ve ne hikmetse oldukça yeni yeni İslam ülkeleri medyasında kendilerine yer bulabilmiş, dünyanın en mazlum halklarından birisidir. Bölgenin kadim halklarındandırlar. Mynmar’ın dünyaya açılan penceresi konumundaki Rakhina Eyaleti’nin deniz kıyısını boydan boya kaplayan bir bölgede yaşıyorlar. Bu bölge Bengal koyu boyunca uzanan Myanmar kıyı bölgesidir. Bu nedenle, ticaret ve güvenlik açısından da son derece önemlidir. Dahası, bu bölgede yaşayan, özellikle kıyı şeridinde yaşayan Rohingyalılar din ve etnik köken itibariyle büyük çoğunluğu Budist olan Mynmar’ın geri kalan bölgelerinden farklılık arz etmektedirler. İnsanı bırakın öldürmeyi, incitmeyi dahi kötü sayan bir dinin mensupları nasıl oluyor da on binlerce insanı yerinden ediyor, her türlü zalimliği yapıyor ve katledebiliyorlar? Toplumsal kötücül olma hali nasıl mümkün olabiliyor? Bir insan psikopat olabilir, fakat bir toplum nasıl oluyor da psikopat oluyor? Bunu sağlayan siyaset mi, çıkar mı, ahlaksızlık mı yoksa küresel ilgisizlik mi?

Rohingyalı Müslümanlara çok uzun dönemdir yapılan baskı ve zulümler arasında İslami eğitimin kısıtlanması, birçok yönüyle imkansız hale getirilmesi, Müslümanlara Budist isimlerin verilmesi, yer ve bölge isimlerinin budistleştirilmesi, baskı ile yerlerinden sürülmesi... Nihai amaç da, bu önemli bölgenin Rohingyalılardan temizlenmesi görülmektedir. Bütün bu zulüm ve baskılar maalesef yeryüzündeki birçok zalim ve faşist rejimlerce yönetimlerindeki azınlık durumundaki halklara uygulanmaktadır. Yani mesele aslında Mynmarlı baskıcı ve faşist Budist yönetimin meselesi değil, mesele küreseldir ve ancak küresel işbirliği ile çözülebilir.  

Birleşmiş Milletler(BM) bugünkü uluslararası sistemin kurumsallaşmış halidir. Görevi, kendi kanunu hükmündeki Şart’ında belirtildiği gibi, dünya barışı ve istikrarını sağlamak, bütün insanların insan haklarını korumaktır. Fakat BM’nin yapısal sorunlarını bir kenara bırakırsak maalesef bu görevlerini hakkıyla yerine getirdiğini söylemek zor ve kısmen görevi yaptığı yerlerde de maalesef çok seçici davranmaktadır. Daha doğrusu, insanlığın yararı ve huzuru yerine, büyük oranda BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan ülkelerin tercihleri doğrultusunda hareket etmektedir. Bu nedenle, BM yeryüzündeki zalimlere “dur!” demekten oldukça uzaktır.

Rohingyalı Müslümanlar on yıllardır baskıcı bir çoğunluğun zulmü altında ezilirken, küresel sistem sessiz kaldı. Çünkü bölge fazla önemli değildi. İnsanlar, maalesef bugünün materyalist küresel sisteminde bulundukları bölgeye göre önem kazanıyorlar. Bölge kaynaklar açısından zenginse, küresel sistem çarklarını döndüren bir konumdaysa ya da güçlü ülkelerin çıkar alanındaysa o zaman önemli oluyor. Haliyle insanları da ondan dolayı önem kazanıyor. Yoksa unutuluyor, unutturuluyorlar. Yapılan zulümler artık vicdanları rahatsız edecek düzeye ulaşır ve bu da dünya kamuoyuna yansıtılırsa(ki çoğu zaman küresel medya da seçici davranıyor), küresel baskı sonucu, bugünlerde olduğu gibi,  birkaç cılız ses çıkabilir. BM, ABD ve AB yetkilileri kerhen çağrılarda bulunuyorlar. Samimi ve ciddi yaptırımlar ufukta görünmüyor. Rusya ve Çin zaten küresel meselelerde çıkar dışında - vicdan ve ahlakla fazla ilgilenmiyorlar. İslam ülkeleri desen, büyük oranda zaten baskıcı Budist rejime benziyorlar. Gerçekten yeryüzünde baskının kaldırılmasına hizmet etme gibi dertleri olsa, önce kendilerini düzeltirler. Ama nerede...

Yeryüzünde adaletin yerleşmesi için küresel sistem bir bütün olarak ve ayrımcılık yapmadan çalışmalıdır. İnsanların ırkına, zengine, diline, dinine, cinsiyetine ve felsefesine bakmadan her zaman zalime karşı ve mazlumdan yana pozisyon almalıdır. Bunu soyut olan sistemden beklemek fazla adil olmayabilir. O sistemi oluşturan insanlar, gerçek anlamda insan olursa yerel, bölgesel ya da küresel sistemler de insani ve ahlaki olur. Bugün yeryüzünün birçok noktasında zalimler zulümlerine devam edebiliyorsa, bu bizim insanlık olarak duyarsızlığımızın sonucudur. Zalim korkaktır, ama diğer insanlardan ya destek alır ya da sessizliklerinden güç alır da zulmüne devam eder.

Yoksa insanları kimliklerine göre kategorize ederse insan, maalesef insanlığa ( ve doğal olarak kendisine) sadece zarar verir. İnsanlar Rohingya’da zulme son vermek istiyorsa, bu söylemde samimiyse, aynı zamanda, Ortadoğu’da da, Latin Amerika’da da,  Afrika’da da zulme karşı olmalıdır. Kısacası, zulüm neredeyse, ona karşı durmalıdır.  İnsanlar bu duruma gelirse, küresel sistem de bu duruma gelmek zorunda kalacaktır. Kısacası, insan nasılsa öyle yönetilir. Önce kendimizi düzeltelim ki bütün dünya düzelsin.

Rohingyalılar ve Uluslararası Sistem
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen