2

Siber Teknoloji ve Diktatörlük: Bir Gözetim Toplumuna Doğru mu?


  • Oluşturulma Tarihi : 13.05.2019 06:54
  • Güncelleme Tarihi :

Büyük oranda internet ile özdeşleştirilen dijitalleşme, siber, siber uzay ya da siber teknoloji kavramları son yıllarda sosyal bilimlerden, fen bilimlerine, tıptan bilgisayar bilimine neredeyse her alanda yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Günden güne popülerleşen siber teknoloji, özünde ne iyi ne de kötü bir şeydir. Her araç gibi iyilik için kullanılırsa iyi sonuçlar, kötülük için kullanılırsa kötü sonuçlar alınabilmektedir. Bu nedenle, siber teknoloji siyasal alanda demokrasiyi konsolide etmek için bir araç olarak kullanılabileceği gibi, diktatörlüğün derinleşmesi ya da bir gözetim toplumu oluşturmak için için de kullanılabilmektedir.
İnternet ilk dönemlerde özgürleşmenin, demokratikleşmenin, şeffaflaşmanın, ifade özgürlüğünün ve açık bir toplum oluşturmanın aracı olarak algılanıyordu. Savaş suçlarından sansüre, gizli anlaşmalardan algı operasyonlarına milyonlarca belgeyi dünyaya açan Wikileaks, başta ABD ve İngiltere olmak üzere farklı ülkelerin online istihbarat faaliyetlerini deşifre eden Snowden olayı ve Arap Baharında sosyal medyanın oynadığı pozitif rol bu algıyı beslemekteydi. Bireyi güçlendiren, yönetimleri şeffaflaştırmaya zorlayan ve açık topluma hizmet eden bu araç ne güzel bir araçtı. Demokratların asırlarca hayalini kurduğu açık toplum ütopyası gerçekleşiyor muydu? Bu konuda oluşan küresel iyimserlik, büyük kitlelere umut veriyordu. Fakat zamanla, bu iyimser algı zayıfladı ve neredeyse internet daha geniş anlamda dijitalleşme bir gözetim/denetim toplumu aracına dönüştü.
Siber güven(siz)lik çalışmalarının ve faaliyetlerinin yaygınlaşmasıyla, aslında bu yolculuğun aynı zamanda bir distopyaya da uzandığı fark edildi. Kısacası hayaller açık toplum iken, gerçekler distopyayı işaret ediyordu. Online istihbarat faaliyetleri, özel hayat hakkının kolayca ihlal edilebilir olması, sansür, ifade özgürlüğünün bir tuşla kısıtlanması birçok yerde açık toplum yerine bir gözetim toplumunun oluşması siyaset bilimcileri farklı sorular sormaya ve yeni endişelere sevk etti.
Bugün online istihbarat faaliyetlerinin %85’i toplumları gözetlemek üzere devlet organları tarafından yapılmaktadır. Sadece %8’i ticari amaçla ve geri kalan %7 ise eğlence, hırsızlık vs gibi nedenlerle yapılmaktadır. Kısacası telefonlarınıza gelen reklam yazılımlarının yapılan istihbarat faaliyetlerinin ufak bir oranını oluşturduğu düşünülürse, online gözetimin boyutlaru daha iyi anlaşılacaktır. İkincisi, internete bağlanıldığında özel hayatın gizliliği ilkesini unutacaksınız. İnternette hiçbir şey gizli değildir. Evet, belki bilgilerimiz herkese açık değildir, fakat bizim dışımızda bazılarına açıktır. Bunların bir kısmı yazılım şirketleri, kod geliştirenler, istihbaratçılar ve hackerlerdir. Üçüncüsü, bazı otoriter rejimlerin dijitalleşmeyi ve büyük veriyi bir gözetim toplumu oluşturma aracı olarak kullanması, dijital diktatörlüklerin geleceği hakkında ipuçları verebilmektedir. Bazı ülkelerin sosyal medya ve güvenlik kameraları kanalıyla geliştirdiği toplumu izleme, dizayn etme, davranışlarını puanlama ve bu değerlendirme sonucu bireyi kısıtlama-ödüllendirme faaliyetleri bu süreci belki daha net anlatmaktadır. Dijital bilim-kurgu alanında adından söz ettiren Black Mirror dizisinde de bu alanda gelecek için önemli ipuçları verilmektedir.
Görüldüğü gibi, siber teknoloji bireyi güçlendiren bir araç, fakat aynı zamanda bireyi toplumsal örgütlü yapılara karşı zayıflatan bir fonksiyonu da vardır. Daha doğrusu, bu teknoloji bireyle birlikte şirketler, örgütlü yapılar, devletler ve toplumsal organize hareketler gibi diğer toplumsal aktörleri de güçlendirmektedir. Hem de bireye oranla daha güçlü olan bu aktörler doğal olarak siber alanda da daha fazla güç elde edebilmektedirler. Bu da göreceli olarak bireyi yine daha zayıf ve kırılgan kılabilmektedir. Böylece, açık toplum yerine bir gözetim toplumu oluşturma süreci gelişmektedir.
Siber özgürlüğün karanlık alanı, dünya toplumunu bir dijital diktatörlüğe doğru sürüklemektedir. Bunu engellemenin yegâne yolu ahlaklı bir siber alan kurma ve kendi hak ve özgürlükleri kadar diğer insanların hak ve özgürlüklerini de kutsayan özgür bireyler yetiştirmekten geçer. Aksi takdirde, yapay zekanın bize savaş açmasına gerek yok, biz bize savaş açarız. Robotlaşan beyinler özgür beyinlere, robotlaşan bireyler özgür beyinlere savaş açacak ve dijital diktatörlüğe hizmet edecektir. Çare yine insan, özgür ,insan ve ahlaklı insanda…
 

Siber Teknoloji ve Diktatörlük: Bir Gözetim Toplumuna Doğru mu?
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen