2

SİVİL BİR ANAYASA MÜMKÜN MÜ?


  • Oluşturulma Tarihi : 22.12.2014 08:16
  • Güncelleme Tarihi :

Sivil ve demokratik bir anayasa girişimi maalesef tekçi, tek tipçi, baskıcı, jakoben ve merkeziyetçi bir anlayışa takıldı yine. Uzlaşma komisyonu özünde olmasa bile usulen sivil ve demokratik bir işe girişti fakat olmadı. Zira, 1982 darbesi ürünü anayasanın ruhunun korunması için ciddi bir çaba sarf edildi ve dilmeye devam edilmektedir. Kimisi çıkıp “bizim postumuza dokunmayın”, kimisi “değiştirilemez maddelere dokunmayın”, kimisi de “sadece kurucu meclisler (darbeciler) anayasa yapar” diyerek bu girişimi gayri meşru gösterme gayreti içinde oldular.

 Sivil ve demokratik bir anayasa çalışması sürecinde, geniş toplumsal kesimlerden ziyade,  muhalif kesimlerden ses çıktı, çıkıyor. Bazen düşünüyorum da bu kadar jakoben bir baskı sonucu daha kötü bir anayasanın ortaya çıkması sürpriz olmaz. Yani, sivil bir anayasanın peşinde koşarken, sefil bir anayasaya sahip olmak. Evdeki hesap çarşıya uymazsa bunun olması kaçınılmazdır. 82 ruhunu seven jakoben gruplar, yapılan en ufak bir değişiklik için kıyametler koparıyorlar. Bunların kopardığı kıyamete karşı maalesef insan hakları ve demokrasi isteyenler, sadece seyirci konumunda kalıyor. Neden mi? Çünkü jakoben grubun ezberleri çok güçlü, inançları çok katı ve tabuları fazladır.

 Bu baskılar sonuç da verdi. Zira uzlaşma komisyonu uzun ve yoğun bir çalışma temposuna rağmen, ne sivil, ne demokratik, ne de yeni olan birkaç madde (80 kadar) üzerinde anlaşabildi ancak. Uzlaşılan maddelerin önemli bir kısmı,  sadece 82 darbe anayasasının ruhunu korumakla kalmıyor, birtakım baskıcı ve anti-demokratik özelliklerini daha da güçlendiriyor. Zira kullanılan dil, ifade şekli ve maddelerinin içeriği neredeyse 82 Anayasasıyla aynı.

 Yapılanlar yeni bir anayasa çalışmasından çok bir tabu oyunu oynamaya benziyor adeta. Zira 90 yıldır yapılan ezberler korunacak, ahlaki ve insani olmayan bazı dayatmalara dokunulmayacak, bazı hak ve özgürlükler dile getirilmeyecek ve sistemin omurgasını oluşturan tabulara dokunulmayacaktır.

 Bu ülke toplumsal ve demokratik dönüşümünü gerçekleştirmeden hukuk devleti olamaz. Hukuk devleti olmadıkça demokrasi, demokrasi olmadıkça da sürdürülebilir bir barışı yakalayamaz. 82 Anayasası özünde Kemalist bir dikta rejimidir. Bir dizi anayasal değişikliğe rağmen bugün ülkemizde birisi diktatörlüğünü ilan etse, parlamentoyu fesh etme dışında, sistemde hiçbir değişikliğe ihtiyaç duymaz. Zaten bugün maske demokrasisi olan bu rejimde siyasetçilerin en çok kullandığı slogan, tarihin en kanlı diktatörlerinden Hitler’e aittir: “tek millet, tek devlet, tek lider”.

 Peki bu tabu oyununa ayarlı bir zihniyetle sivil ve demokratik bir anayasa mümkün mü?

 Bu sistem kökten değiştirilmeden, yani değiştirilemez maddeler değiştirilerek ölülerin hükümdarlığına son vermeden, tabu oyunundan vazgeçmeden ve insan merkezli bir anlayış geliştirilmeden, birçok toplumsal kötülüğün kaynağı olan merkeziyetçilikten vazgeçmeden, ne AB üyesi ne de demokrasi olmamız imkan dışıdır. Bu dışlayıcı ve ötekileştirici anlayış radikal bir değişikliğe tabi tutulmadığı sürece, ictimai ve ahlaki değerlerimizi kemirmeye devam edecektir. Ve politikacılarımız da inanmadıkları halde devrimci bir edayla laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğumuzu sayıklamaya devam edeceklerdir.

 

 

 

SİVİL BİR ANAYASA MÜMKÜN MÜ?
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen