Uluslararası İlişkiler tarihi büyük güçlerin mücadelesi tarihidir. Diğer uluslararası aktörler istisna dışında bir dekorasyon,en fazla yardımcı aktör görevi görürler. İkinci Dünya Savaşından 1990’a kadar süren iki kutuplu Soğuk Savaş düzeni, ABD öncülündeki kapitalist Batı ile Sovyetler Birliği liderliğindeki sosyalist Doğu Bloku ülkeleri arasında ideolojik, siyasi, ekonomik ve stratejik bir çatışmalı dönemi ifade etmektedir. 1990’da Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ABD tek süper güç olarak dünya sistemine yön vermeye çalıştı. 10 yıl boyunca başarılı da oldu. Dünyada daha az çatışma, daha barışçıl bir uluslararası ilişkiler, daha az savunma ve savaş harcamaları, daha çok demokratikleşme ve iyimserlik meydana geldi. Fakat Junior Bush ile birlikte küresel düzen güvenlikçi bir girdaba zorlandı. Küresel terör senaryolarıyla İslam kriminalize edildi. Çatışmalar körüklendi. 1990’larda dünyada toplam 100’e yakın çatışma var iken, bugün bu sayı 400 civarındadır.
Bill Clinton’un yumuşak güç ve demokratikleşme yöntemi yerini Bush’un tek taraflı, müdahaleci ve güce dayalı sistemine bıraktı. Kaba kuvvet yenik düştü. ABD’nin küresel hegemonyası zayıfladı. Bu süreçte Rusya Federasyonu ekonomik ve politik olarak toparlandı ve Sovyet Hinterlandını kısmen kontrol atına aldı. Aynı zamanda, Çin ekonomik büyüme alanında büyük başarılar elde etti ve dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olmayı başardı. Küresel çapta siyasi ve ekonomik anlamda ABD son 20 yılda göreceli olarak gerilerken, Rusya ve Çin ilerleme sağladı. Rusya ve Çin’in yükselişi maalesef küresel çapta barış ve demokrasiyi de olumsuz etkilemektedir. Zira bu iki ülke de demokratik değil. Bu gelişme, otokrasinin yükselişi olarak yorumlanmaktadır. Demokrasi endekslerine göre bu eğilim küresel bir etki yapmaktadır. Son 15 yılda dünya genelinde demokrasi kalitesinde bir düşüş var. Bu düşüş hem demokratik ülkelerde hem de yarı demokratik ülkelerde meydana gelmektedir.
Bu denkleme siber teknolojinin dahil olması beraberinde yeni bir rekabet ve çatışma alanı getirdi. Siber çatışmalar. Bu üç ülke aynı zamanda küresel siber güçler olarak da bilinmektedir. Siber alanda da büyük bir rekabet ve çatışma içindedirler. Yeni Soğuk Savaş ya da Dijital Soğuk Savaş ve ya Soğuk Savaş 4.0 bu düzlemde meydana gelmektedir.
Devletlerin, hele büyük güçlerin bugün konvansiyonel bir savaşa girişmeleri çok ama çok zor. Zira bu tarz bir savaş çok büyük küresel tahribatları beraberinde getirebilir. Onun yerine, vekâlet savaşları ve siber çatışmalar tercih edilmektedir/edilecektir. Siber alanda da vekâlet savaşları ve caydırıcılık düzeyi günden güne artmaktadır. Sürekli gelişen ve değişen bu teknolojik alanda her gün yeni ve tehlikeli silahlar üretilmektedir. Halihazırda, bu güçler ve onların uyduları ülkeler arasında ciddi bir savaş olmasa da çatışma devam etmektedir. Çatışma şiddetlendikçe fiziksel hayata yansımaları da o oranda artmaktadır. Geleneksel Soğuk Savaş kadar kutuplaşma ve ayrışma henüz olmayabilir, fakat bunun ileride olmayacağı anlamına gelmemelidir.