2

Soykırım sözlüğü nedir? Gereklimidir?


  • Oluşturulma Tarihi : 12.05.2014 06:52
  • Güncelleme Tarihi :
Soykırım sözlüğü nedir? Gereklimidir?

Doğru kavramlarla konuşabilmek önemli, önemli olduğu kadar da toplumsal barış ve gelişim için de gerekli bir şeydir. Bazen kişilerin kavramlarla konuştuğunu görürsünüz, fakat kullandığı kavramın ne anlama geldiğinden haberi olmayabiliyor. Ya da bazı kavramlar siyasallaştırılarak, hatta güvenlikleştirilerek farklı anlamlar yüklenir ve tartışılması engellenir. Amaç hakikatin önünü tıkamak olduğu kadar, farklı anlam yüklenen kavramı toplumsal mühendisliğin aracı haline de getirebilirler. Türkiye tarihi çarpıtılarak toplum mühendisliğine kurban edilmiş kavramlarla doludur: İrtica, bölücülük, üniter devlet, laiklik v.s. Soykırım ve onunla ilintili kavramlar da gerçek anlamından uzaklaştırılmak istenen ve siyasallaştırılan başlıca kavramlardan biridir.

 Bu topraklarda siyasi, ideolojik, kültürel ve tarihi birtakım nedenlerden ötürü soykırım kavramı alerji yapıyor olabilir fakat, bu sözcüğün kavramsal ve tarihsel gelişimi, uluslararası hukuktaki yeri, çeşitleri hakkında gerçekten ne biliyoruz? Yoksa o da diğer birçok evrensel kavram gibi yerel algıların kurbanı mı olmuştur? Soykırım, Etnik kırım ve kültürel soykırım kavramlarının anlamları ve hukuki gelişimleri irdelenerek açıklığa kavuşturmaya çalışacağız.

 Raphael Lemkin'in(Polonyalı Yahudi kökenli bir avukat) soykırım konusundaki mücadelesini destekleyen pek çok politikacı, akademisyen ve yazar 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (Soykırım Sözleşmesi)’nin kabul edilmesine giden sürecin önünün açılmasını sağlamıştır. Bu Sözleşme ile soykırım bir suç olarak Uluslararası Hukuk tarafından tescillenmiştir.

 Sözleşme’nin 2. maddesi suçun tanımını su şekilde yapılmaktadır: soykırım milli, etnik, ırki veya dini bir grubun, kısmen veya tümüyle, yok etmek kastıyla, aşağıdaki fiillerin işlenmesidir:

 a. Grubun mensuplarını öldürmek,

b. Grup mensuplarına ciddi bedensel veya psikolojik zarar vermek,

 c. Grubun hayat şartlarını kasıtlı olarak etkileyerek maddi varlığının kısmen veya tamamen yok olmasına yol açmak,

d. Grup içinde doğumları önlemeye çalışmak,

e. Grubun çocuklarını bir başka gruba zorla nakletmek.*

Tarihsel tecrübelerden elde edilen verilere göre bir toplumda soykırımı doğuran nedenler şöyle sıralanmıştır. Toplumda “biz” ve “ötekiler” ayırımı yapılmakta; baskın grup kendi sembol ve mitlerini öteki gruba zorla kabul ettirmeye çalışmakta; taraflar birbirini gayri insanileştirme(ötekini hayvan, böcek veya olumsuz bir şeyle özdeşleştirmekte) edebiyatına kaptırmakta; soykırım hep eğitilmiş militanlar veya askerler tarafından işlenmekte; toplumda nefret tohumları ekmek için kutuplaştırmayı derinleştirici çatışma dili geliştirilerek “öteki” ile ilgili negatif propagandalar yapılmakta; “öteki”nin ölümüne boğazlama, veya vücuduna leş demekte çünkü onu gerçek bir insan olarak görmemekte; ve son olarak yaptıklarının suç değil aslında iyi bir iş olduğuna inandırılmaktadır.

 Soykırım literatüründe ciddi bir yer teşkil eden ve aynı zamanda tarihi ve hukuki bir geçmişi olan kültürel soykırım ifadesi üzerinde durmak istiyorum. BM Soykırım Sözleşmesi’nin öncüsü avukat Lemkin, Sözleşme tasarısında kültürel soykırımdan da bahsetmiş fakat BM Genel Kurulu tartışmaları sırasında bu kavram tasarıdan çıkarılmıştır. Kültürel soykırım kavramı daha sonra 1994 BM Yerli Toplulukların Hakları Deklarasyonu’nda kendisine yer bulabilmiştir. Kültürel soykırım milli, etnik, ırki veya dini bir grubun kültürünü ve kültürel mirasını o gruba rağmen reddetme, yok sayma ve yok etme girişimidir. Deklarasyon’un 7. maddesine göre kültürel soykırım olarak tanımlanan eylemler şöyle sıralanmıştır:

  1. Herhangi bir grubun etnik kimliği, kültürel değerleri veya ayrı bir insan grubu olduklarına dair faktörleriı gözardı eden herhangi bir eylem;
  2. Kaynaklarını ve topraklarını elinden almaya yönelik eylemler;
  3. Haklarını kısıtlama amacıyla insanları yerlerinden etme faaliyetleri;
  4. Yasama veya yürütme yoluyla onları asimile etme veya entegrasyon adı altında onlara başka kültürleri empose etme girişimi; ve
  5. Onlara yönelik herhangi propaganda faaliyeti.

 Burada kültürel soykırımla doğrudan ilintili etnik kırım kavramı üzerinde de durmakta yarar var. Etnik kırım ve kültürel soykırım kavramları aslında birbiriyle bağlantılı ve çokça benzer özellikler taşımaktadır. Etnik kırım, soykırımın aksine kasıtlı ve planlı bir eylem olmayabilir. Bazı bilim kişileri etnik kırımı bir tür soykırım olarak görmekte ve onu sadece etnik unsurlara yönelik bir girişim olarak tanımlanmaktadır. Robert Julian’a göre, etnik kırımda yöntemden ziyade amaç önemlidir. Soykırımda bir grubun fiziken yok edilmesi şartı aranırken, etnik kırımda ise bir grubun kültürünün, yaşam tarzının, tarihinin ve düşüncesinin sistematik olarak ortadan kaldırılmasına yönelik faaliyetler aranmaktadır. Örneğin, keyfi öldürmeler, sistemli olarak çocukları ailelerinin kültürüyle eğitilmesini engelleme, aşağılayıcı propaganda, yerlerinden etme, kültürel miras, gelenek - görenek ve sosyal yapının yasaklanması gibi faaliyetler etnik kırımın unsurlarındandır. Bu eylemlerle o grubun geçmişi ve kültürü ile olan bağları kesilerek, kültürlerinin zamanla yok edilmesi hedeflenmektedir.

 Birçok bilim insanına göre etnik kırım ile kültürel soykırım iç içe geçmiş ve birbirinin yerine kullanılabilen kavramlardır. İkisinin de temelinde farklı olan etnik bir grubun fiziki olarak yok edilmesinden (katliamlarla öldürülmesinden) ziyade, asimilasyon yoluyla kültür, dil, tarih gibi ayırt edici özelliklerinin yok edilmesi hedeflenmektedir.

 Bazı kavramlar tarihi, kültürel ve hukuki köklerinden soyutlanıp kullanıldığında veya öğretildiğinde, sadece insanların kendisini doğru ifade etmesi engellenmiyor, aynı zamanda toplumda bir çatışma dilinin gelişmesine de neden olabiliyor. Bu tür girişimler aynı zamanda dilin fakirleşmesine ve toplumun farklı kesimlerinin birbirini anlamasına da engel teşkil edebilmektedir.

 

Soykırım sözlüğü nedir? Gereklimidir?
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen