Suriye Barışı ve Bölge Barışı  


  • Oluşturulma Tarihi : 05.10.2017 08:44
  • Güncelleme Tarihi :
Suriye Barışı ve Bölge Barışı   yazının resmi

Arap Baharının hızlıca yayılıp bölgeyi kapsadığı, diktatörlükleri tek tek devirdiği bir dönemde herkeste bir demokrasi ve barış umudu oluştu. Bahar koydular adını. Gerçekten de umut vericiydi. Ortadoğu halkları ilk defa dikta rejimlere karşı halk hareketleriyle cevap veriyordu.

 Sadece Ortadoğu’da değil. Tüm dünyada uzun bir zamandır durağanlaşan demokratikleşme hareketleri bir anda dalgalandı ve dünyayı etkisi altına aldı. Dünya siyasetinde yeniden Soğuk Savaş sonrası dönem olan 1990’ların barışçıl ve iyimser iklimi canlandı. Yeniden, bir demokratikleşme dalgası mı geliyordu? İnsanlar yine yeniden bir entegrasyon hareketi içine mi giriyordu? Küresel barış mı canlanıyordu? Ciddi bir heyecan ve umut doğdu.

 Bu olumlu hava kısa bir süre devam etti. Tunus, Libya, Mısır... Hızlıca ilerliyordu. Taki Suriye’ye gelince kadar. Suriye doğal olarak önceki dikta rejimlerinden farklı bir dikta idi. Öncekiler diktatör ve etrafında kümelenen “ota tapan öküzler” güruhundan başka bir şey değildi. Yani rejimden geçinen bir mutlu azınlık ve çıkarcı grup vardı. Oysa Suriye’de dikta rejiminin etrafında mutlu bir azınlığın yanında bir de kimlik vardı. İktidardaki Esad’ın temsil ettiği Suriye Alevileri(%13), Rejimin laik yapısından dolayı Hristiyanların büyük bir kısmı(%4), rejimden geçinen ya da nemalanan Sünni en az %10’luk bir kesim vardı. Toplamda rejimin toplumsal desteği %25 ile %30 arasında değişiyordu.

 O gün geçerli olan kural bugün de geçerlidir. Kimlik siyasetinden dolayı, Esad kendisi istifa etse(ydi) bile Suriye’de iç savaş bitmez(di). Çünkü kimlikler çatışıyor. Maalesef o ülke içi kimlikler bugün bölgesel hatta küresel bir nitelik kazandı. Etnik ve mezhebi çatışma bölge ülkelerini içine alacak boyutlara ulaştı. Altı yılda milyonlar yerinden ve yurdundan edildi, yüzbinler hayatını kaybetti ve dünyanın silah tüccarları kan üzerinden kazanmaya devam etmek için sürekli çatışmayı tırmandırıyor ve kızıştırmaya devam ediyorlar.

 Vekalet savaşları hiç bu kadar ayağa düşmemişti. Sadece devlet-dışı aktörler değil, devletler bile vekalet savaşlarının piyonları haline geldi. Piyon olmak bile bazen bir lütuf, bir statü olarak kabul edilir hale geldi.

 Bütün bu karmaşık resimden bir barış çıkarmak oldukça zordur. Zira, piyonluğun bile şahlık kabul edildiği bir bölgesel düzenden, barış çıkarmak oldukça zordur. Çünkü, aktör gibi görünenler kendileri bizatihi aktör değillerdir. Bu nedenle, kendileri istese bile barış yapamazlar. Barış için öncelikle onları oynatanların izni ve talebi gerekir. Sonuç olarak, küresel aktörlerin barış istemediği, barışı desteklemediği bugünkü Ortadoğu’da barış yapmak oldukça zordur.

 Ya tüm bölge hakları onurlarıyla uzlaşacak, eşitlikçi ve kardeşçe barışacak ve huzur bulacak, ya da hepsi birlikte piyon rollerinde ve onursuzca yaşamaya devam edecekler. Başka yolu yok. 

Suriye Barışı ve Bölge Barışı  
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen