2

SURİYE'DE BARIŞÇIL ÇÖZÜM MÜ?


  • Oluşturulma Tarihi : 26.10.2015 08:10
  • Güncelleme Tarihi :

Suriye çatışması başladığından beri yirmiyi aşan yazı, TV programı ve konferansta tek çözümün barışçıl yöntemlerde olduğunu hep söyledim. Hatta Suriye konusunda, özellikle Rojava ile ilgili en militan ve milliyetçi tavrı sergileyen gazetelerde bile benzer yorumlar yazdım. Yine söylüyorum sadece Suriye'de değil Irak'ta, Mısır'da, Libya'da, Yemen'de ve Türkiye'de de tek çözüm yolu barışçıl yöntemlerdir, müzakeredir, demokratik çözümdür. Dünyada siyasal sorunların çözümü için silah miadını doldurmuştur. Bu konuda son olarak iki hafta önce 12 Ekim 2015 tarihinde İlkses Gazetesi'nde "Yeni Denklemde Türkiye'nin Suriye Politikaları" başlıklı yazıda şunları kaleme almıştım.

Rusya’nın Esad yönetimi lehine müdahalesinin üç muhtemel sonucu olabilir. Birincisi, silahlı çatışmanın derinleşmesi ve çok daha uzun sürmesi; ikincisi, Suriye’nin Alevi, Kürt ve Sünni blokları etrafında üçe bölünmesi ve son olarak federal ve demokratik bir Suriye için siyasi ve barışçıl bir çözüm sürecinin hız kazanması. Bu üç ihtimalden hangisinin öne çıkacağı tamamıyla bölgesel ve küresel güçlerin izleyecekleri politikalara bağlıdır. Özellikle Rusya’nın istekli olması durumunda, üçüncü seçeneğin başarı şansı yüksek olacaktır. Bu üç seçeneğin de, Türkiye’nin mevcut politikaları açısından iç açıcı olmadığı görülmektedir. Oysa Türkiye’nin Rojava sendromundan kurtulması, üçüncü seçenekte ısrar etmesi ve Irak Kürdistan’ında olduğu gibi Suriye Kürdistanı (Rojava) ile yakın ilişki kurması ve bu sayede bölgede etkili olma şansını yakalaması gerekir.

23 Ekim 2015 Cuma günü Avusturya'nın başkenti Viyana'da ABD, Rusya, S.Arabistan, ve Türkiye Suriye'deki durumu görüşmek üzere toplandılar. Suriye'de demokratik bir çözüm ve şiddetin son bulması için yani yukarıda bahsedilen üçüncü seçenek için Esad'ın gitmesi konusu dışında anlaştılar. ABD Dışişleri Bakanı Kerry, içinde bölgeden ve Avrupa'dan daha çok ülkenin iştirak edeceği geniş çaplı bir uluslararası konferansın toplanması ve barışçıl yöntemler konusunda diplomatik ilişkilerin ileri taşınması gerektiğini söyledi.

Suudi Arabistan ve Türkiye Esad'ın gitmesinde ısrar ederken, Rusya S.Arabistan'ı ve Türkiye'yi savaşın sürdürülmesi ve derinleşmesi konusunda geliştirdikleri politikadan dolayı suçladı.  Çok da verimli bir toplantı olmasa bile Viyana toplantısı Suriye'de barışçıl çözüm ve diplomatik girişimleri hızlandıracak ve belki de başarı sağlayabilecektir. Bu, tamamen bölgesel ve küresel güçlerin tavrına ve akılcı politikalar geliştirmelerine bağlıdır.

Bölgesel ve küresel güçler çıkarlarında açgözlülükle ısrar etmedikleri, irrasyonel ve şiddet içeren politikalarını sürdürmedikleri ve Suriye'ye yönelik ideolojik bir tasarım öngörmedikleri ve fakat Suriye'de barışçıl bir geçiş ve federal bir demokrasi istedikleri anda bu sorunu çözmek çok kolay olacaktır. Fakat çıkarlarını merkeze alarak ve oradaki halkları ve haklarını göz ardı ederek bir dizayn öngörmenin sizi götüreceği yer, değersiz bir yalnızlık ve yanlış politikalar sonucu etkisizliktir ki birçok ülke bugün Suriye'de bu durumdadır.

Viyana toplantılarının daha geniş katılımlı bir şekilde devam ettirilmesi ve müzakerelerin merkezine barış ve demokrasinin alınması durumunda sonuç alınabilecektir. Rusya'nın bu konuda istekli olması başarı için kaçınılmazdır. Zira Esad yönetimini barışçıl bir çözüme zorlayacak tek aktör de şu an Rusya görünmektedir. Bu konuda Türkiye'nin de barışçıl bir çözümde taraf olması önemlidir. Özellikle bu süreçte Rojava sendromundan kurtulması ve Kürtlerin hak ve talepleri karşısında pozitif tavır takınması kendi çıkarınadır. Aksi takdirde çözüm masasından zararla kalkan belki de tek aktör kendisi olacaktır. Viyana toplantılarının diploması, barışçıl çözüm ve demokratikleşme konusunda Suriye'ye ne getireceği konusunda şimdiden kesin öngörülerde bulunmak zor, fakat görünen o ki ilk deneme pek de başarılı değil. Başarı, ancak çok daha geniş katılımlı, Suriye'deki aktörlerin tamamı, bölgesel ülkeler ve küresel aktörlerin iyi niyetle ve adaleti merkeze alan bir anlayışla bu toplantıları sürdürmeleri halinde mümkün olacaktır. 

SURİYE'DE BARIŞÇIL ÇÖZÜM MÜ?
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen