2

Türkiye Dindarlarının Üç Tarz-ı Siyaseti


  • Oluşturulma Tarihi : 04.01.2016 07:58
  • Güncelleme Tarihi :

Az gittik uz gittik, darbe darbe düz gittik. Bir asır sonra geriye baktık ki bir arpa boyu yol gittik. Yusuf Akçura bir asır önce Türkiye toplumunu siyasi açıdan üç kategoriye bölmüştü: İslamcılık, Osmanlıcılık ve Türkçülük. Bugün bu sınıflandırma Türkiye toplumunun tümü için yeterli değil, fakat Türkiye dindarlarına kısmen uyuyor gibi. Yazının kapsamı, kitleler olmayıp, demokratikleşmenin geçiş teorisinin üzerinde durduğu toplumsal kesimlerdir: Siyasetçiler, gazeteciler, aydınlar, akademisyenler ve STK temsilcileri gibi toplumu yöneten ve yönlendiren ve kendisini dindar diye tanımlayanlardır.

Türkiye’deki dindarlar yakın tarihe kadar ortak düşman Kemalist rejime karşı ufak tefek iç ayrışmalara rağmen, bir blok olarak durmaya çalışmış ve iç farklılıklarını dondurucuya koymayı tercih etmişlerdi. Neticede rejimden dayak yerken bir de kendi içinde bölünmek hiç de doğru olmazdı. Blok halinde hareket etmenin zirvesi 28 Şubat sürecidir. 28 Şubat zulmü dindarların safları sıkılaştırmasına ve İslami ve kısmen evrensel değerleri benimsemesine ve sahiplenmesine neden oldu. Fakat AK Parti iktidarı ve özellikle gücünü konsolide ettiği 2010 sonrası süreçte dindar camiada çoğullaşma ve ayrışma baş gösterdi ki sağlıklı olan da budur. Ayrışmanın başlıca temaları milliyetçilik, militarizm ve devletçilik gibi Türkiye'nin kuruluş felsefesini oluşturan Kemalist önkabuller, masa ve kasa gibi kişisel zaaflar, son olarak adalet, hakkaniyet ve eşitlik gibi İslami ve evrensel değerlere karşı tutum ve davranışlar şeklinde sayılabilir. Bunlar dışında kişisel, grupsal, mezhepsel, düşünsel ve etnik çıkarlar da var fakat, bunlar önceki başlıca ayrıştırıcı faktörleri destekleyici girdilerin ötesine geçememektedirler.

Bugün kabaca Türkiye dindarları İslam(cılar), (neo)-Osmanlıcılar ve Türkçüler şeklinde üç grupta değerlendirilse çok da yanlış olmaz. Kavramlar belki tam olarak bir asır öncekiyle aynı mahiyet taşımayabilir fakat zihniyet yapısı itibariyle örtüşeceklerdir.

İslam(cılar), bugün Türkiye'deki dindarların çok az bir kısmını oluşturuyorlar. Özellikle son yıllarda sayıları hızla azalmaktadır. Birincil kimlikleri İslam’dır, İslam’ı evrensel bir din olarak kabul eder, mesajlarını da öyle anlarlar. İslam'ın adalet, hakk(aniyet), irade, ahlak ve insan(iyet) anlayışını evrensel bir içerikle anlar, tüm insanlar için bunları kabul ederler. itikatta İslamcı, fiiliyatta evrenselcidirler. Ümmetçidir fakat ümmet taassupçuluğu yapmazlar. Her konuda hakkaniyetli ve ahlaklı davranmaya çalışırlar. Eğer ümmetten birisi haksızlık, zulüm ve ahlaksızlık yaparsa, kime karşı ve hangi nedenle olursa olsun, onu İslami evrensel bir duruşla adalete ve ahlaka davet ederler. Kemalizmin özünü teşkil eden milliyetçilik, militarizm ve devletçilikten uzak durur, hatta yeri geldiğinde sert bir dille eleştirirler. 28 Şubatta rejimin ve bugün de iktidarın yanlışlarını ahlak-temelli ve özgürce eleştirirler.

(Neo)-Osmanlıcılar, camianın bel kemiğini oluştururlar. Son yıllarda sayıları hızla artmaktadır. Bu sayı artışı islam(cılar) grubundan buraya büyük bir göçün olmasındandır. İslam(cılar) grubundan bu sınıfa geçenlerin önemli bir kısmı “masa ve kasa” konularına önem verirler. Bu grubun da büyük oranda birincil kimliği İslam'dır fakat İslam'ı evrensel bir içerikle anlamasına rağmen evrensel mesaj ve değerlerini lokal bir taassupçulukla yorumlarlar. Hem ümmetçidir hem de ümmet taassupçuluğu yaparlar. Bir kısmı Türk-İslamcıdırlar. Söylemlerinde hakkaniyet ve ahlak önemli yer tutar fakat davranışlarında ümmetçilik ve yeri geldiğinde milliyetçilik lehine seçici davranırlar. İtikatta İslamcı fakat fiiliyatta milliyetçi olabilirler. Bu çerçevede, zalime karşı sabit bir duruş yoktur, aksine zalim “bizdense” iyi bile olabilir. Biz zulüm yaparken, ahlaksız ve adaletsiz davranırken bile, "Biz hiç bir zaman zalim olmayız, hak yemeyiz ve ahlaksız davranmayız" anlayışı ve inancı hakimdir. Zalim ve mazlum çoğunlukla dini ve zaman zaman etnik kimliğine göre sınıflandırılır ve ona göre pragmatist, ahlaki olmayan, çıkarcı bir tavır takınılabilir. En önemli özellikleri ahlakilik değil, pragmatizmdir. Bu nedenle, büyük bir kısmı kemalizmin özellikleri olan milliyetçilik, militarizm ve devletçiliği özümsemese bile, yeri geldiğinde bu önkabulleri savunur, işlerine geldiğinde ise, yeşil kemalist olmayı sevap bile sayabilirler. Batıya güvenmez, onları kötülüklerin kaynağı sayar ve nefret eder, fakat zor durumda kalınca onlarla dost oluverirler. Konjönktürel davranış geliştirme konusunda esneklikten çok çeviklik, davranışlarını en iyi özetleyen kavramdır. Çoğu 28 Şubat'ın suskun bülbülleri iken, bugün oldukça özgür, öfkeli ve gür bir seda konuşurlar.

Türkçüler ise, dindar camianın az bir kısmını teşkil ederler. Birincil kimlikleri etnik kimliktir fakat Türkçülüğe hizmet ettiği sürece ümmetçiliği de savunurlar. Katı Türk-İslamcıdırlar. Radikal biçimde milliyetçi, militarist ve devletçidirler. Çok büyük bir kısmı milliyetçi kökenli olmasına rağmen, kendilerini dindar sayarlar ve AK Parti iktidarı ile birlikte cenah değiştirmişler. Cephe değiştirmede “kasa ve masa” önemli rol oynamıştır. Adalet, hak, hakkaniyet, insaniyet ve ahlakilik gibi evrensel değerleri kimliklerine (etnik, bazen de ümmete) hizmet ettiği sürece savunurlar, aksi takdirde bu değerleri bir tehdit olarak algılayabilirler. İtikatta da fiiliyatta da Türkçüdürler ve çoğunun 28 Şubat diye bir dertleri olmamıştır.

Aslında dindar camia detaylı bir sınıflandırmaya tabi tutulduğunda grup sayısı bir düzineyi rahatlıkla aşacaktır. Fakat kaba bir gruplandırma yapıldığında son bir asırda çok da mesafe alınmadığı görülmektedir. İslam(cılar) daha evrenselci ve Türkçüler de daha etnikçi bir çizgiye kaymış, asıl gövde düşünsel ve ahlaki anlamda yerinde saymış görünmektedir. Oysa hem dünya hem de ümmete hizmet etmek, katkı yapmak ve ileri taşımak için ahlak-temelli bir anlayışla adalet, hakkaniyet ve insaniyet gibi İslami ve insani değerleri merkeze alan düşüncenin dindarlarca kabul görmesi ve özümsenmesi gerekir.

Türkiye Dindarlarının Üç Tarz-ı Siyaseti
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen