2

Uluslararası Müdahale Nasıl Olmalı?


  • Oluşturulma Tarihi : 04.02.2019 06:45
  • Güncelleme Tarihi :

Tarih boyunca uluslararası ilişkilerde büyük güçler olarak bilinen devletler dünya barışı ve güvenliğinden ahlaken ve siyaseten sorumlu tutulmuşlardır. Bu görevi zaman zaman hatta büyük oranda kendi çıkarları için kullandıkları da bir gerçektir. 1945’te kurulan Birleşmiş Milletler (BM) bu sorumluluğu yine büyük güçlerden oluşan Güvenlik Konseyine yüklemiştir. Son yıllarda BM ve bazı örneklerde NATO, bazen de bir ülke tek başına bir takım müdahalelerde bulunmuştur. İnsani Müdahale adı verilen bu uluslararası müdahalelerin hukuki ve siyasi statüleri hep tartışmalı olmuştur.
BM’nin kurucu anlaşması uluslararası barış ve istikrarı tehdit eden ülke, hükümet ve bölgelere askeri müdahale dahil her türlü yöntemle müdahaleyi hukuki ve meşru bulmuştur. Yoğun ve sistematik bir şekilde insan haklarını ihlal eden, insanlık suçu işleyen, kitlesel uluslararası göçe neden olan zalim ve baskıcı rejimlere karşı ki – kimisine göre terör rejimleridir- mazlum ve mağdur halkı korumak uluslararası toplumun hukuki ve ahlaki ödevidir. Bu ödev hem BM şartında hem Güvenlik Konseyi Kararlarında hem de Uluslararası İnsan Hakları Hukukunda çok defa vurgulanmıştır.
Soğuk Savaş sonrası dönemde sıkça başvurulan bu yöntem uluslararası ilişkiler literatüründe önemli bir yer tutmaktadır. Müdahaleyi doğrudan sorgulayanlar olduğu gibi, yöntemlerini eleştirenler çoğunluktadır. En önemli eleştiri noktalarından birisi müdahale için somut ilke ve prensiplerin olmaması. Bu nedenle, genellikle yapılan müdahalelerde büyük güçlerin seçici davranmasıdır. Aynı olaylar A ülkesinde (örneğin İsrail’de) olunca bir şey yapmayan uluslararası karar alıcılar, B ülkesinde (örneğin Irak, Libya, Venezuela) olunca müdahale ediyor. Burada uluslararası toplumun taraflı ve yanlı davrandığı iddia edilmektedir ki bu haklı bir eleştiridir.
Uluslararası müdahaleye toptan karşı çıkanların ise, olaya hukuki ve ahlaki baktıkları söylenemez. Zira, bu iddia sahipleri devletlerin içişlerinde (egemenlikten dolayı) özgür oldukları ve dış müdahalenin hukuken yanlış olduğunu ileri sürerler. Böylece, içeride egemenlerin yaptığı her türlü ahlaksızlık ve hukuksuzluğa karşı uluslararası toplumun sorumluluğunu göz ardı ederler. Oysa, ahlaki ve hukuki bir duruş haklı ve hukuki bir uluslararası müdahaleyi desteklemelidir. Halka zulüm eden, demokrasi, insan hakları ve hukuku yok sayan terör rejimlerine karşı uluslararası toplumun müdahalesi doğrudur ve yerindedir. Fakat bu terör rejimleri arasında ayrımcılık yapmak ve seçici davranmak müdahalenin hukuki ve siyasi meşruiyetini doğal olarak sorgulatır.
Venezuela’ya yönelik ABD ve diğer güçlerin müdahalesi güncel olan ve tartışılan önemli bir örnektir. Selefi Hugo Rafael Chavez’den devraldığı baskıcı rejimi daha da sertleştirerek devam ettiren Nicolos Maduro, önce Meclis’in yasama yetkisini fesh etti, ardından önemli oranda kendi belirlediği üyelerle bir kurucu Meclis kurdu. İki yıldır muhalefet çeşitli platformlarda farklı şekillerde bu anti-demokratik girişimi protesto ediyordu. Petrol rezervleri yönüyle çok zengin olan ülke, kötü yönetişim sonucu dünyanın en fakir ülkelerinden biri konumuna düştü. Muhalefetin protestolarına uluslararası toplum, özellikle bölge ülkeleri ve ABD güçlü bir destek verdi. 2019 başı itibariyle Maduro Hükümetini tanımama kararı aldılar.
Venezuela için BM kararı alınmadığından yöntem açısından sorgulanabilir bir karar. Fakat uluslararası toplumun bu tür rejimlere karşı daha da sert tedbirler alması ahlakidir, hukuk ve insan haklarının gereğidir. Hukuk ve ahlakı geçtim, bir yaşam ilkesi vardır: “Men dakka dukka” yani darbe yapana darbe yapılır. Buna karşı, her insan savunduğu savları bir şekilde rasyonalleştirir fakat önemli olan ahlaki, hukuki ve tutarlı nedenler bulmaktır. Dünyada barış ve istikrar, adalet ve insan hakları sağlanacaksa, daha somut ve tutarlı ilkeler geliştirilerek kitlesel insan hakları ihlalleri yapan, insanlık suçu işleyen ve uluslararası barışı tehdit eden rejimlere karşı ayırım yapılmadan uluslararası müdahale şarttır ve gereklidir.

Uluslararası Müdahale Nasıl Olmalı?
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen