Yeni Türkiye kavramı hem siyasi, hem de akademik çevrelerde son zamanlarda daha sık kullanılmaya başlandı. Yeni Türkiye, her türlü kemalist bağnazlığı, baskıcılığı, tek tipçiliği, otoriterliği ve dışlayıcılığı reddeder, onun yerine çoğulcu, demokratik, kucaklayıcı, çok kültürcü bir yapıyı ifade eder.
Ak Parti'nin ilk sürümü olan Tayyip Erdoğan dönemi, kısmen de olsa Yeni bir Türkiye özlemini giderdi. Fakat gerçek anlamda bir dönüştürme sağlamadığını söylemersek yanlış olmaz. Şimdi Ahmet Davutoğlu başkanlığında daha kapsayıcı ve çoğulcu hem bir Yeni Ak Partiye, hem de Yeni Bir Türkiye'ye ihtiyaç var.
Yeni bir Türkiye hayalinin gerçekleşmesi, yeni bir Ak parti ile mümkündür.
Ak Parti mehter misali bir ileri bir geri tekrarlarıyla Yeni Türkiye'yi inşa edemez. Nihayet 13 yıldır da tam olarak edemedi zaten. Ak Parti'nin öncelikle kendisini yenilemesi gerekir. Çoğunlukçu demokrasi anlayışını, tekçi siyasi söylemini, ötekileştirici kimi uygulamalarını, nobran bakışını ve pragmatik anlayışını terk ederek onun yerine çoğulcu demokrasiyi, kapsayıcı bir söylemi, eşitlikçi bir bakışı ve ilkeli bir anlayışı benimserse daha yaşanabilir bir ülke ve toplum inşa edebilecektir.
Tayyip Erdoğan hem siyasi kültürü hem de hayat tecrübesi nedeniyle bu idealleri kısmen başarabilirdi ve yapabileceğini yaptı. Kimi zaman kendisini bile aştı. Fakat bu ülkede maalesef Tayyip Erdoğan dahil herkesin bir demokrasi sınırı var ve o sınır maalesef çoğulcu bir demokrasi seviyesinin hep altında olageldi. Ahmet Davutoğlu hem aldığı eğitim hem de uluslararası tecrübesiyle ve derinlikli İslam anlayışıyla teoride Erdoğan'ın çok ötesine geçebilir. Yani kapasite var, fakat uygulama? Örneğin, hak-temelli çoğulcu demokratik bir anlayışı mı benimseyecek, yoksa eski Türkiye alışkanlıklarını sürdürmeye devam mı edecek? Birinci durumu tercih edeceğini varsaysak bile (ki bence o daha yüksek bir ihtimal) Erdoğan'ın etkisinde ya da gölgesinde kalmadan kararlar alabilecek ve bunları uygulamaya geçirebilecek mi?
Bu soruların cevabını Türkiye'de herkes haklı olarak merak ediyor. Çünkü bu soruların cevabı büyük bir ihtimalle gelecek 10 yılımızı şekillendirecektir.
Yeni bir Ak Parti ve Yeni Bir Türkiye için Davutoğlu'nun yapması gerekenler var.
Ak Parti kurulduğu ilk senelerdeki tutarlı ve çok boyutlu reformcu ve dönüşümcü çizgisine yaklaştığı sürece, halkın desteğini ve toplumsal gelişmesini sürdürecektir. Bunun için Davutoğlu öncelikle ve özellikle, ilkeli siyaset yerine, pragmatik çizgiyi temsil eden eski kuşak ( yaş değil, zihniyet olarak eski olan) siyasetçi ve danışmanlardan kurtulmalıdır.
İkincisi, Ak Parti'nin ilk yıllarında milletvekilleri, Genel Merkez çalışanları ve parti örgütlerine vermeyi çok önemsediği sivil eğitime ( demokrasi, insan hakları) yeniden ağırlık vermelidir.
Üçüncüsü, yine Ak Parti'nin ilk yıllarda hem parti içinde hem de kamuda likayata ve kaliteye verdiği önemi, tekrar diriltmelidir.
Dördüncüsü, tüm partililere, özellikle karar alma mekanizmasında olanlara, şan, şöhret, makam ve zenginlik dışında yeniden demokratik bir vizyon çizmeli ve idealist bir hedef belirlemelidir.
Beşincisi, demokratikleşme ve barış sürecini daha derinlikli, daha kapsamlı ve katılımlı bir çizgiye çekmeli ve çözüm süreciyle birlikte dönüştürme safhasına ( yapısal reformlara) ağırlık vermelidir.
Altıncısı, Tayyip Erdoğan'ın 2001-2005 yıllarında toplumun tüm kesimlerini kucaklayan o kapsayıcı dili ve anlayışı güncelleyerek ve geliştirerek bugüne taşımalı.
Yedincisi, demokratikleşme ve insan hakları için toplumda yeni bir umut oluşturmalı ve bunun için yeni demokratik bir anayasa çalışmalarına hız vermelidir.
Sekizincisi 'komşularla sıfır sorun' ve 'tüccar ülke' politikalarını ısrarla sürdürmelidir.
Son olarak, kamuda israfı bitirecek ve bürokrat vesayetine ve saltanatına son verecek köklü bir kamu reformu yapmalıdır.
Davutoğlu bunları ve benzer politikaları uygularsa, bana göre, Yeni Ak Partiyi ve Yeni Türkiye'yi kurma yolunda daha emin adımlarla ilerleyebilecektir.