2

Yeni Bir Küresel Kutuplaşma mı?


  • Oluşturulma Tarihi : 01.10.2018 07:01
  • Güncelleme Tarihi :

BM Genel Kurulu 73. Oturumu 18 Eylül 2018’de başladı. Dokuz iş günü devam eden oturumlarda nükleer silahlardan, hastalıklarla mücadeleye, yerel sorunlardan küresel sorunlara bir dizi toplantı, yüzlerce görüşme, onlarca tartışma yapıldı. Bu yılki BMGK toplantı teması Herkes İçin BM: Küresel Liderlik ve İstikrarlı, Hakkaniyetli ve Barışçıl Toplum İçin Paylaşılan Sorumluluklar” idi. Başlık oldukça isabetli olmuş. Küresel çapta çatışmaların arttığı, demokrasinin gerilediği, bölünmelerin ve kutuplaşmaların derinleştiği bir dönemde BM’nin aktif bir rol üstlenmesi, küresel liderlik krizinin üstesinden gelinmesi ve 21. Yüzyıla yakışır bir dünya toplumunun oluşmasına katkı yapılması gerekli ve yerinde olacaktı.
Yine bu yıl 24 Eylülde yapılan Yüksek Düzey Genel Oturum ise Nelson Mandela’nın anısına Küresel Barış temasıyla Nelson Mandela Zirvesi olarak isimlendirildi. Bu çerçevede yapılan çalışmalar sonucu tüm üye ülkelerin kabul ettiği bir deklarasyon yayımlandı. 26 maddeden oluşan deklarasyon Mandela’nın ülkesi ve dünya barışı için yaptığı güzel işler, bunun dünya liderlerine ve toplumuna örnek oluşturması ve bu anlayışın yaygınlaştırılması gerektiği vurgulandı.
Bu yıl üzerinde durulan diğer konular ise nükleer silahların sınırlandırılması, hastalıklarla mücadele, kalkınma ve iklim oldu. Fakat maalesef bu konular iki hafta tartışılmasına rağmen dünya gündeminde hak ettiği ölçüde yer almadı. Nedeni ise, küresel çapta derinleşen bir ayrışma olduğunu düşünüyorum.
Öncelikle BM genel Kurulu toplantısı incelendiğinde göze çarpan özelliklerden birisi ulusalcılarla evrenselcilerin rekabeti ya da ayrışması çöze çarpmaktadır. Toplantılarda yapılan konuşmalar bu yılki temanın aksine daha yerel ve çatışması bir nitelik gösterdi. Konuşmaların videoları BM webtv’nin sitesinden http://webtv.un.org/ izlenebilir.
Ana teması küresel barış ve paylaşılan sorumluluklar iken, BMGK’da mikrofonu kapan ya kendisini övdü ya rakip (ülkeleri) bir şeylerle suçladı ya da etnik, bölgesel ve dinsel bir ayrışmayı içeren konuşmalar yaptı. Bu sadece liderler düzeyinde değil, GK’da temsilciler düzeyinde de bu ayrışma devam etti.
BM’de tartışılan küresel sorunlara çareler aramak, dünya kamuoyunda bu konuda bir bilinç oluşturmak, küresel barış ve istikrarı ilerletmek yerine yerel medya temsilcileri yukarıda işaret edilen dar ve çatışmacı bir anlayışla toplumlarına ilettiler. Toplantının ana gündem maddeleri neredeyse yerel medyada yer almadı. Her coğrafyada Trump’ın yaptığı komiklikle, İran’ın efelenmeleri, Putin’in tehditleri yazıldı. Kısacası, aynı konuşma içinde kendi kendileriyle çelişme başarısını gösteren ve dünyayı barıştan uzaklaştıran bazı çapsız liderlerin şebekliklerine ağırlık verild. Oysa ki konu küresel barış ve hakkaniyetti. Mandela’nın anısına düzenlenen zirve ve kabul edilen barış deklarasyonuydu. Nükleer silahların sınırlandırılması, kalkınma ve iklimdi.
Soğuk Savaşın hemen ertesinde başlayan ve dünya çapında barış ve demokratikleşmeyi öngören küresel iyimserlik, son 10 yıldır yerini çatışma, ayrışma ve kutuplaşma bıraktı. Daha önce var olmasına rağmen, BM toplantılarında fazla hissedilmeyen ulusalcılarla evrenselciler ayrışması giderek daha görünür bir hal almaya başladı. Bu ayrışma küresel çapta daha da derinleşir ve keskinleşirse dünya barışı ve demokrasisi büyük bir tehditle karşılaşır. Zira, demokrasi, barış ve insan hakları uzun bir dönemdir uluslararası ilişkilerde bir meşruiyet kaynağı iken, bu eğilim devam ederse onun yerini totaliter, ulusalcı ve kutuplaştırıcı bir zihniyet işgal edebilir. Bazı ülkeler demokrasi ve insan hakları yerine saldırganlık, savaş ve düşmanlıkla kendilerine uluslararası bir prestij arayışına girebilirler. Eskiden bu tür devletlere haydut devletler ya da rejimler denerek dışlanırken, bugün bu bir meziyetmiş gibi gösterilebilmektedir.  Bu da beraberinde küresel çapta otokratlar ile demokratlar temelinde yeni bir kutuplaşmaya ve dolayısıyla dünya barışı ve istikrarını tehdit etmeye başlar.
 

Yeni Bir Küresel Kutuplaşma mı?
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen