Yeni Bir Soğuk Savaş mı?


  • Oluşturulma Tarihi : 08.01.2018 05:43
  • Güncelleme Tarihi :
Yeni Bir Soğuk Savaş mı? yazının resmi

ABD öcülüğündeki Batı ile Sovyetler Birliği liderliğindeki ülkeler arasında 1945-1990 yılları arasında süren ideolojik, siyasi, ekonomik ve diplomatik çatışmalara genel olarak Uluslararası İlişkiler disiplininde Soğuk Savaş denmektedir. Soğuk Savaşın diğer önemli bir özelliği bu iki blok arasında doğrudan gerçek bir savaşın yaşanmamış olmasıdır. Çatışmaların vekalet sistemiyle ya da şiddet içermeyen araçlarla sürmesidir. Buna rağmen, iki blok arasında ciddi bir ayrışma, kamplaşma ve birbirilerine zarar verme hatta yok etme eğilimi ve düşüncesi hâkimdi. İki kutuplu uluslararası bir sistem olarak da tanımlanan bu durum 1990’ların başında Sovyetlerin dağılmasıyla ortadan kalktı.

Fukuyama liberal demokrasi ve kapitalist sistemin nihai zaferi olarak tanımladığı bu süreci Tarihin Sonu isimli tezinde tartışırken, yeni dönemde çatışmaların devletlerarasında değil de daha çok din ile özdeşleştirdiği medeniyetler arasında olacağını ileri süren Huntington da Medeniyetler Çatışması teziyle ortaya çıktı. Bu iki tez elbette ki çok önemli çalışmalar. Uluslararası literatürde en çok tartışılan, eleştirilen ve referans gösterilen kaynaklar. Tek süpergüç ve tek kutuplu bir sistemi andıran Soğuk Savaş sonrası kısa bir dönemi gayet iyi açıklandıklarına dair inanç da güçlüydü.

Fakat ABD hegemonyasının giderek zayıflaması, ekonomik olarak Batının mutlak üstünlüğünün gerilemesi, ekonomik olarak Çin ve ekonomi ve savunma alanında Rusya Federasyonu’nun toparlanması ve güçlenmesiyle tek kutupluluk tartışmaları yerini çok kutupluluk argümanlarına bıraktı. Bu durumu Tarihin Geri Dönüşü çalışmasıyla Robert Kagan ve Fareed Zakaria’nın ABD Hegemonyasının sonunu sorgulayan bir dizi çalışmasıyla resmetmeye çalıştılar.

Son yıllarda dünyada artan otoriteryenizm, güvensizlik ve çatışmalar sadece Batı dışı dünyada değil, Batı dünyasında da ciddi bir kırılmaya ve antidemokratik hareketlerin güçlenmesine neden oldu. 1970’lerden bu yana demokrasi ve insan hakları gibi evrensel ahlaki değerleri sahiplenen ve ihraç eden Batı’da ciddi anlamda yabancı düşmanlığı, İslamofobya ve ırkçılık artmış ve Batının değer-merkezci özcülüğü kaybolmaya yüz tutmuştur. ABD’de Trump gibi bu değerleri içselleştirmemiş bir liderin gelmiş olması bu kötü gidi hızlandırmış ve Batı, diğer aktörlerle değerlerden ziyade materyal ve mekanik bir rekabet içine girmiştir.

ABD’nin son Ulusal Güvenlik Strateji belgesi başka bir ifade ile Trump doktrini olarak da tanımlanabilecek bu anlayış dünyayı yeniden kutuplaştırma ve Batı’da safları sıklaştırmayı hedeflemektedir. Rusya ve Çin’i küresel düşmanları olarak tanımlayan ABD İran, K.Kore ve “radikal” İslamı da karşı cepheye yerleştirmiştir. Öncelikle büyük güçler etrafında bir yeni Soğuk Savaş başlatmayı planlayan bu belge, gerektiğinde ikincil “tehdit” durumdaki ülke ve bölgeleri de hedef haline getirecektir.

Bu tür bir kutuplaşma ile ABD küresel hegemonyasını tahkim etmeyi ve yeniden dünyada “biz” ve “öteki” paradigmasını hakim kılmayı amaçlamaktadır. Bu sayede küresel sorunların kaynağı ve nedenleri olarak bu kadim “şer” odaklarını göstermeyi amaçlamaktadır. Elinde tuttuğu küresel iletişim ağları sayesinde de bu yönde küresel algıyı yönetmeyi düşünmektedir. Bu sayede, dünya çapında yeniden kutuplar ve uydular; kamplar ve taraftarlar belirlenecek; ideolojik, siyasi, diplomatik ve ekonomik bir rekabet ya da savaş başlatılmış olacaktır.

Bu süreç de doğal olarak süper güç olan ABD ve bu yolda hızla yol alan Rusya ve Çin’e yarayacaktır. Kutuplaştırıcı bir süreç doğal olarak aradaki küçük ve orta ölçekli toplumlar ve devletleri yeniden uydulaştıracaktır. Sürecin yükünü onlar çekecek, nimetlerini büyük güçler yiyecektir.

Plan böyle görünüyor. Tutar mı? Onu da zaman gösterecek. 

Yeni Bir Soğuk Savaş mı?
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen